Türkiye’nin bazı Uygur Türklerinin vatandaşlık başvurularını ‘ulusal güvenlik’ ve ‘kamu düzeni’ne tehdit oluşturdukları gerekçesiyle reddettiği ileri sürüldü. Başvurusu reddedilenlerin özellikle ailelerinin Çin’deki tutukluluk halleriyle ilgili seslerini yükselten kişiler olduğuna dikkat çekildi.
Amerika Birleşik Devletleri merkezli Axios haber sitesi görüştükleri Uygur Türklerini bu iddiaya örnek olarak gösterdi. Bu örneklerden biri Uygur Türkü Alimcan Turdi. 2013 yılında çocuklarının eğitimi için Türkiye’ye yerleşen Turdi, birçok yakını ve akrabasının 2017 yılında Sincan’daki kamplara gönderildiğini ve hala onlardan haber alamadığını belirtti.
2019 yılında Türkiye’de protestolar düzenlemeye başlayan ve Çin hükümetine karşı sosyal medyada açıkça eleştiride bulunan Turdi’nin yedi yıl süreyle yaşadığı Türkiye’de yaptığı vatandaşlık başvurusu Ekim 2021’de reddedildi. Turdi başvurunun reddiyle ilgili kendisine “ulusal güvenliğe engel” ve “kamu düzeni” ifadeleri yer alan bulunan bir belgeden başka bir açıklama sunulmadığını söyledi.
“Evi” olarak tanımladığı Türkiye’ye karşı sadık hisler beslediğini ve bu duruma çok üzüldüğünü belirten Turdi şimdi Hollanda’da yaşıyor. Ailesi ise hala Türkiye’de.
Axios’a yaşadıklarını anlatan ve elindeki belgeleri paylaşan başka Uygur Türkleri de bulunuyor. 2015 yılından bu yana Türkiye’de yaşayan Emine Vahid ve 17 yaşındaki oğlunun da vatandaşlık başvuruları aynı ifadelerle Ekim 2021’de reddedildi. Vahid, yakınları Sincan’daki kamplarda tutulduğundan dolayı Türkiye’de protestolara katıldığını belirtti, ancak oğlunun hiçbir eyleme katılmadığını ve haksızca cezalandırıldığını dile getirdi.
Adının açıklanmasını istemeyen bir başka Uygur Türkü de ne kendisinin ne de eşinin ya da üç çocuğunun hiçbir protesto gösterisine katılmadığı ve sosyal medyada Çin aleyhine faaliyette bulunmadığı halde başvurusunun aynı gerekçelerle reddedildiğini aktardı.
Axios, Dışişleri ve İçişleri Bakanları ile Türkiye’nin Washington Büyükelçilği’ne yorum almak için başvuru yaptıklarını ancak bir açıklamada bulunulmadığını kaydetti.
“Türkiye’nin Çin’le bağları güçlendikçe eleştirilerin sesi kısıldı”
Konuyla ilgili Washington merkezli Uygur Türkleri İnsan Hakları Projesi kıdemli program yöneticisi Elise Anderson’ın yorumlarına yer veren haber sitesi, Türkiye’nin Çin’le giderek daha sıkı ekonomik ve güvenlik bağları kurduğuna dikkat çekti.
Çin hükümet yetkililerinin Uygurları gözlediği, takip ettiği, yakaladığı ve hatta bazı durumlarda Çin Halk Cumhuriyeti’ne geri göndermeyi başardığına dikkat çeken Anderson’a göre, Uygur Türklerinin vatandaşlık reddinin Çin’in gelişen baskı kabiliyetinin sınırlarının ötesine uzandığının bir örneği.
Anderson’un aktardığı bu çerçeveye göre birçok Uygur Türkü Türkiye’de güvenli şekilde yaşayabilecekleri konusunda endişe taşıyor. Çin hükümeti Ankara’dan bazı Uygurların iadesini istedi. Birçok Uygur Türkü en az bir ailenin Çin’in talebi üzerine Türkiye’den gönderildiğine inanıyor. Ayrıca Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki birçok Uygur Türkü’nün de Çin’e iade edildiği biliniyor.
Türkiye dünyanın en büyük Uygur Türkü diasporasına sahip, tahmini sayının 30 ila 50 bin kişi olduğu sanılıyor. Vatandaşlık alamayan ve oturum iznini kaybeden Uygurlar vatansız durumuna düşme ve sonucunda işlerini ve eğitim haklarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın henüz Sincan’daki çalışma kampları inşa edilmemişken Çin’in Uygur Türklerine karşı etnik şiddet uyguladığını ve bunun “soykırım” düzeyine vardığını yüksek sesle dile getirdiğini hatırlatan Axios, Erdoğan’ın Batı’dan uzaklaştıkça Çin’le ekonomik bağlarını güçlendirdiğine ve bunun Ankara’nın eleştirilerinde sesini kıstığınıifade ediyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***