Rusya’nın işgalinde beşinci hafta geride kalırken, Ukrayna’da yaşamanın nasıl bir şey olduğunu hayal edin. Bombalar, dökülen kanlar ve travma.
Ülkede pek çok şehirde çocuklarınızı okula gönderemiyor, ailenizdeki yaşlılar için tedaviye erişim sağlayamıyorsunuz. Başınızın üstünde sağlam bir çatı da yok. Ülkeden kaçar mıydınız? Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre 10 milyona yakın Ukraynalı ülkelerinden kaçtı.
Bu Ukraynalıların önemli bir bölümü, ülkelerinde daha güvenilir olduklarına inanılan şehirlere sığındılar. Ancak 3.5 milyondan fazla insan, ülke sınırlarının dışına çıktı.
Ukrayna hükümetinin 18-60 yaş arası erkeklere ülkelerinde kalıp savaşmaları için yurt dışına çıkış yasağı getirmiş olması nedeniyle, ülkeden kaçanların çoğu kadın ve çocuklar.
Yerlerinden edilen ve nereye gideceğini, ne yapacağını bilemeyen bu mülteciler, sığındıkları yerlerdeki yabancılara güvenmek zorunda kalıyor.
Savaşın kaosunu geride bırakmış olsalar da, Ukrayna’nın dışında da güvende değiller.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in değişiyle “Avcılar ve insan kaçakçıları için Ukrayna’daki savaş bir trajedi değil, bir fırsat”.
Kadın ve çocuklar da birer “hedef”.
‘Yabancı dil bilmiyor, kim ne derse inanıyorlar’
Ukrayna’da ve komşu ülkelerde insan kaçakçıları oldukça aktif. Savaşın yarattığı sisli hava da, faaliyetlerini gizlemek isteyen kaçakçılar için mükemmel bir fırsat.
Merkezi Lublin şehrinde olan insan hakları kuruluşu Homo Faber’in koordinatörlerinden Karolina Wierzbińska, çocuklarla ilgili ciddi kaygılar olduğunu, çok sayıda genç Ukraynalı’nın yanlarında büyükler olmadan ülkeden kaçtıklarını söylüyor.
Özellikle savaşın ilk haftalarında Polonya ve diğer sınır komşusu ülkelerde resmi kayıt işlemlerinin düzensiz olması nedeniyle çok sayıda çocuk kaybolmuş ve yerleri hâlâ bilinmiyor.
Polonya-Ukrayna sınırına gidip, gözlerimizle gördük. Mültecilerin geliş noktalarından biri olan tren garında büyük bir hareketlilik vardı ve şaşkınlık içindeki kadınlar ve ağlayan çocuklar her yerdeydi.
Bir gönüllü ordusu buradaki kadın ve çocuklara sıcak yemek veriyor, onlara destek oluyordu.
Görünüşte her şey ne kadar düzenli, değil mi? Pek sayılmaz.
Kendisi de Kiev’den göç etmiş bir mülteci olan 20’li yaşlarındaki Ukraynalı gönüllü Margherita Husmanov, iki hafta önce Polonya sınırına gelmiş ve diğer mültecilerin yanlış kişilerin eline düşmemesini sağlamak adına sınırda kalmaya karar vermiş:
“Kadınlar ve çocuklar korkunç bir savaştan buraya geldiler. Ne Lehçe ne de İngilizce konuşuyorlar. Ne olup bittiğinden haberleri yok ve onlara kim ne derse inanıyorlar” diyen Margherita, şöyle devam ediyor:
“Tren garına herkes gelebilir. Gönüllülüğümün ilk gününde İtalyalı üç adam gördüm. Seks ticaretine zorlayacakları güzel kadınlar arıyorlardı. Polisi aradığımda şüphelerimin boş olmadığını anladım. Paranoya değildi. Korkunç bir şeydi.”
Sınırda bekleyen ‘sahte gönüllüler’
Margherita, yerel yetkililerin eskisine göre düzeni daha fazla sağlayabildiğini, polisin de garda daha fazla nöbet tuttuğunu ifade ediyor. İşgalin ilk haftalarında, ellerinde mültecilerin sığınabilecekleri ülkelerin yazılı olduğu kartonlar tutan (çoğu erkek olduğunu öğrendiğimiz) insanların önemli bir bölümü artık yok.
Konuştuğumuz kaynaklar, gönüllü üniforması giyerek rol yapan kötü niyetli kişilerin garda belirdiğini anlatıyor.
Facebook’ta bu konudaki farkındalığı arttırmak için paylaşım yapan ve şu anda Danimarka’da güvenli bir yerde yaşayan Elena Moskvitina ile Skype üzerinden uzun uzun konuştuk. Yaşadıkları tüyler ürperticiydi.
Çocukları ile beraber Romanya sınırını aşan Elena, mülteci merkezinde bir grup “sahte gönüllünün” kendisine yanaşıp nerede kaldığını sorduğunu anlattı.
Daha sonra kendisini tekrar bulup, saldırgan bir şekilde İsviçre’ye gitmesi, oranın en güvenli ülke olduğu konusunda ısrar eden bu grup, başka kadınların da olduğu bir kamyonetle onu İsviçre’ye bırakabileceklerini söylemiş.
Elena, bu erkeklerin kendisine ve kızına “pis” bakışlar attığını, kızının dehşete düştüğünü ifade etti. Grubun daha sonra, başka bir odada bulunan oğlunu görmek istediklerini, oğlunu baştan ayağa süzdüklerini anlattı.
Elena onlardan kimliklerini göstermelerini istediğinde ise öfkelenerek tepki göstermişler.
Ailesini onlardan kurtarmak isteyen Elena, önce bu adamlara bahsettikleri kamyonette buluşma sözü vermiş ama yanından ayrıldıkları an, çocuklarını da alıp kaçmış.
Polonyalı cesur girişimci Elżbieta Jarmulska, Ukraynalı mülteciler için bir “güvenli alan” oluşturmak amacıyla Kadınlar Direksiyona Geçiyor adını verdiği inisiyatifi kurmuş.
Ukrayna-Polonya sınırına arabayla gidip gelebilecek ve mültecilere güvenli bir geçiş sunmak için çalışabilecek 650’den fazla “harika kadını” ekibine aldığını belirten Elżbieta, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Bu kadınlar savaş bölgesinden yürüyerek ya da arabayla buraya geldiler ve zaten çok fazla zorluk yaşadılar. Şimdi de burada korkuya ve sömürüye mi maruz kalacaklar? Bunu hayal etmek ve dile getirmekte zorlanıyorum.”
Elżbieta, ya da bilinen adıyla Ela ile beraber bir mülteci merkezine gidiyoruz. Gitmek isteyen olup olmadığını sormadan önce, kimliğini ve nerede yaşadığına dair belgeleri gösteriyor. Dakikalar içinde arabasına insanlar doluşuyor.
Bugünkü yolcuları, Nadia ve 3 çocuğu.
Ela, aileyi arabaya yerleştirdikten sonra, çocuklara su, çikolata ikram ediyor. Araba tutanlar için mide bulantısı ilacı gibi ihtiyaç malzemelerini de düşünmüş.
Nadia, Ukrayna’nın Harkov şehrinden tehlikeli bir yolculukla Polonya’ya geldiğini ve sürücünün kadın olmasından dolayı rahatlama hissettiğini söylüyor.
Ukrayna radyosunu dinlerken, insan kaçakçılığı tehdididen haberdar olmuş ama evi bombalanan Nadia için, savaşın yarattığı tehdit üstün gelmiş.
Evlerini göçmenlere açanların istismarı
Ela’nın mültecilerin iyiliğini düşündüğü belli ancak sınırı aştıktan sonra bu mülteciler için tehlikeler bitmiyor.
Konuştuğumuz mültecilerin önemli bir bölümü savaş biter bitmez evlerine geri dönmek istiyordu ama günler, haftalar, hatta aylar boyunca uyuyabilecekleri, yemek yiyebilecekleri, çocuklarını okula gönderebilecekleri ve iş bulabilecekleri bir yer bulup orada kalmak zorundalar.
Bu ihtiyaçları da mültecileri daha savunmasız hâle getiriyor.
AB liderleri Ukraynalılar için iş imkanlarını artırmak, okullara ve sağlık hizmetlerine erişimi artırmak için bir takım önlemleri kapsayan planı onayladı ancak insan hakları kuruluşlarına göre bu mültecilerin önce kayıt işlemleri tamamlanmalı ve onlara sahip oldukları haklar ile ilgili bilgi verilmeli.
Polonya-Ukrayna sınırında tanıştığım gönüllülerden biri, daha gençken fuhuş tuzağına düşürülmüş ve Ukraynalı mültecilere yardım etmek istemesinin önemli bir nedeni de bu.
Çocuklarının geçmişinden haberdar olmaması için adını vermek istemeyen kadın gönüllü, “Göçmenleri korumak ve uyarmak istiyorum” diye konuşuyor.
Öte yandan seks ticareti ve organ kaçakçılığı gibi organize suçlar mülteciler için tek tehdit değil.
Polonya, Almanya ve İngiltere gibi bazı ülkeler iyi niyetli bir şekilde Ukraynalı mültecilere evlerini açarak yardım ediyor ancak bazı kişiler, evlerine aldıkları mültecileri istismar ediyor.
Almanya’nın Düsseldorf şehrine sığınan bir kadın, sosyal medyada paylaştığı mesajda, evini ona açan adamın kimliğini yok ettiğini ve kendisini hiç maaş vermeden ev işi yapmaya zorladığını anlatıyor. Daha sonra kadına cinsel tacizde bulunmaya başlayan adam, reddedilince onu evden kovmuş.
İnsan kaçakçılığı ile mücadele eden sivil toplum kuruluşu La Strada’nın Varşova’daki temsilcisi Irena Dawid-Olçzik için bu gibi hikayeler hiç de yabancı değil. Bu gibi olayların savaş olsun ya da olmasın hep yaşandığını söyleyen Irena, Ukrayna’dan çığ gibi başka ülkelere gelen kadın ve çocukların istismara daha açık olması nedeniyle, bu gibi vakaların artabileceğinden endişe ediyor. Gençler için de kaygılı:
“Hepimiz gençleri biliyoruz. Güvensizlik yaşayabiliyor, kabul edilme ve tanınma ihtiyacı duyuyorlar. Eğer evleri ve ailelerinden uzaksa bu gençler istismara daha açık hale geliyor. Bazı genç kızlar yaşça daha büyük erkeklerin ilgisinden hoşlanabiliyor.
“Bazen de yaşıtları olan, havalı görünümlü bir genç kızla tanıştırılıyorlar ve bu kızlar onları partilere davet ediyor. Zaten böyle başlıyor. Unutmayın – kaçakçılar ve istismarcılar sadece erkekler değil.”
Savaşın zorluklarından kaçan Ukraynalı kadınlara internette oldukça cömert bazı teklifler de yapılabiliyor. La Strada’dan Irena, Ukraynalı kadınların, hiç tanışmadıkları adamlardan Meksika, Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne gitmeleri için uçak bileti teklifi aldıklarını söylüyor.
Irena’nın ekip arkadaşları, arkadaşı bir adamın evine taşınan 19 yaşındaki bir genç kızı, onun düştüğü ağa takılmaması için ikna etmeye çalışıyorlarmış:
“Arkadaşının bu adam tarafından dayak yediğini biliyor aslında. Ancak adam onu cep telefonundan arayıp hediye almayı teklif ediyor, genç kızın hoşuna gidebilecek şeyler söylüyor. Bu kızlara, eğer gitmekte ısrar ederlerse, en azından yerel yetkililere giderek kayıt olmaları için yalvarıyoruz. Eğer bunu yapmazlarsa da, telefon numaramızdan bize ulaşabiliyorlar. Umarım ihtiyaç duyduklarında bizi ararlar.”
Avrupa ülkelerinin hükümetleri, Ukrayna ile dayanışma sözü verdi.
İnsan hakları grupları ise, hayatta kalmak için ülkelerinden kaçan bu göçmenlerin korumaya ihtiyaç duyduğu çağrısında bulunuyor.
KAYNAK: BBC TÜRKÇE
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***