Belçika’nın başkenti Brüksel’de Haziran 2017’de KONGRA-GEL Eşbaşkanı Remzi Kartal ve KCK Yürütme Konseyi Üyesi Zübeyir Aydar’a yönelik suikast girişimine ilişkin davacı taraf ile birçok gazetecinin katıldığı bir basın konferansı yapıldı.
Brüksel Basın Kulübü’nde (Press Club Brussels) düzenlenen toplantıya Paris’te 2013’ta katledilen üç Kürt kadın siyasetçinin ailelerinin avukatı Antoine Comte (online bağlanarak), Almanya’da sürgünde yaşayan gazeteciler Hayko Bağdat ve Erk Acarer (online bağlantı) ile suikast girişimine maruz kalan Zübeyir Aydar ve Remzi Kartal katıldı.
Konferansta Avrupa’daki suikast girişimleri, ölüm tehditleri, casusluk ağları ve yıldırma faaliyetleri üzerine geniş bir dosya sunuldu.
Kartal ve Aydar’a yönelik suikast girişimiyle ilgili, savcının dosyayı kapatma çabalarına rağmen 18 Haziran 2021’de dava açılmasına karar verilmişti.
PARİS VE BRÜKSEL SUİKASTLARINDA BÜYÜKELÇİ MUSA İZİ
Dava dosyası Avrupa’da geniş bir suikast ve casusluk ağının olduğunu ortaya koydu. Dosyada, Türkiye’nin eski Paris Büyükelçisi İsmail Hakkı Musa dahil birçok kişinin Paris’te Sakine Cansız ile Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’in öldürülmesinde rolleri olduğu anlatılıyor. Dosyada Brüksel’deki suikast girişiminde yer alanların İsmail Hakkı Musa tarafından koordine edildiğine dair bulgular yer alıyor.
Suikast ekibi üyelerinin Paris ve Ankara’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmanlarından SADAT’ın kurucusu Adnan Tanrıverdi ile Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Güvenlik Politikası ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi Prof. Dr. Seyit Sertçelik ile çekilmiş fotoğrafları var.
11 MART’TA DAVA BAŞLAYACAK
Yürütülen soruşturma suikast timinin merkezinin Fransa olduğunu gösteriyor. Fransa ise Belçika adaleti ile geniş bilgi paylaşımını reddediyor.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Zübeyir Aydar, ayın 11’inde Brüksel mahkemesinde davanın başlayacağını hatırlattı. Aydar, SADAT’ın şefi Adnan Tanrıverdi’nin suikast timi ile bağlantısına işaret ederken, Brüksel’deki suikast girişiminin de “organizeli” olduğunu ve suikast ekibinin başında yer alan Yakup Koç’un Türk devletinin Paris Büyükelçiliği dahil birçok resmi Türk kurumuyla doğrudan bağlantılı olduğunu ifade etti.
Aydar, raporda suikast timi üyelerinin Türk Büyükelçiliği, Ankara’daki Saray ve SADAT bağlantılarını gösteren fotoğrafların yer aldığını anlattı.
AYDAR: TÜM MUHALİFLER HEDEFTE
Aydar, özellikle Fransa’nın hem 2013’teki suikast ardından hem de ortaya çıkan yeni bilgilere rağmen ciddi bir soruşturma yürütmediği tepkisinde bulunarak, yeni bilgiler ışığında Fransa’nın Türk devletini yargılaması gerektiğini söyledi.
Türk hükümetinin Avrupa’da muhaliflerini susturmak için suikast ağları oluşturduğunu belirten Aydar, “Sadece biz değiliz, tüm muhalifler hedeftedir. Avrupa ülkeler ciddi tedbirler almalı” dedi.
FERMON: 4 KİŞİ TERÖRİST ÖRGÜTE KATILMAKLA YARGILANIYOR
Avukat Jan Fermon, davaya ilişkin bazı bilgiler vererek, bu davada 4 kişinin yargılandığını ve bunların kriminal bir çete üyesi olmak ve farklı derecelerde terörist örgüte katılmakla suçlandıklarını belirtti.
Fermon, Belçika’da suikast girişiminde bulunan ekibin Paris’teki Türk Büyükelçiliği ve Ankara ile doğrudan bağlantısı olduğunu gösteren bulgulara ulaştıklarını kaydetti. Avukat Fermon, suikastçi ekibin Erdoğan’ın danışmanlarından Seyit Sertçelik ile çekilmiş fotoğraflarının yanısıra, Paris’te de SADAT’ın şefi ve Sertçelik ile çekilmiş fotoğrafların bulunduğunu söyledi.
Adnan Tanrıverdi’nin suikast ekibi üyesi İrfan Yeşilyurt ile çekilmiş fotoğrafını gösteren Fermon, SADAT’ın Erdoğan rejimini paralel bir aygıtı olduğunu vurguladı.
Paris’te katledilen üç kadın siyasetçinin avukatı Antoine Comte, Fransa’daki davaya ilişkin adli sistemin sınırlı kaldığını belirtirken, Türk istihbarat teşkilatı MİT’in Paris katliamı ile bağlantılarını anlattı.
Türk devletinin Avrupa’da geniş bir ağ içerisinde bu tür faaliyetleri örgütlediğinin ortaya çıktığını ifade eden Comte, üç Kürt kadın devrimciyi katleden Ömer Güney’in MİT ile temasları ve Almanya’daki ilişkilerinden bahsetti. Comte, tüm Avrupa ülkelerinin, kriminal bir devletin faaliyetleri karşısında sessizliğinin kabul edilemez olduğunu vurguladı.
HAYKO BAĞDAT: ÇELİK YELEKLE SAHNEYE ÇIKIYORUM
Gazeteci Hayko Bağdat, otoriter rejimlerin oluşturduğu tehditlere dikkat çekerek, “Erdoğan rejimi de otoriter bir rejimdir ve Avrupa’da çok uzun zamandır çok etkin faaliyetlerde bulunuyor” dedi.
Avrupa’da yaygınlaştırılan ihbarcılıktan bahseden Bağdat, sadece Almanya’da binlerce kişilik bir muhbir ağının olduğunu söyledi. “Bu Almanlar için ciddi bir risk” diyen Bağdat, Avrupa’nın ortasında AKP eski milletvekili Metin Külünk’ün talimatıyla hareket eden, Ankara tarafından finanse edilen bir kriminal çetenin var olduğunu kaydetti.
Ölüm tehditleri nedeniyle Alman polisinin koruması altında yaşadığını söyleyen Bağdat, “Üzerimde çelik yelekle sahneye çıkacak kadar büyük bir risk algısından bahsediyorum ki bu ikinci dünya savaşından bu yana hiçbir sanatçının başına gelmemiştir” şeklinde konuştu.
Şu anki dönemin çok riskli olduğuna işaret eden Bağdat, “Recep Tayip Erdoğan tarihinin en zor seçim sürecine gidiyor, kaybetme riski taşıyor. Türkiye’de gerek iktidarda, gerek devlet içinde, gerek çeteler arasında çok büyük bir hesaplaşma sözkonusu” dedi.
Geçmişte böylesi dönemlerde Hrant Dink cinayet, Ankara Gar Katliamı ve Suruç katliamlarını örnek gösteren Bağdat, “Bunun Avrupa’ya sıçramamasının mümkün olmadığını düşünüyorum” şeklinde noktaladı.
KARTAL AVRUPA’NIN SESSİZLİĞİNE TEPKİ GÖSTERDİ
Son konuşmayı yapan KONGRA-GEL Eşbaşkanı Remzi Kartal, baskılar suikastlere varmasına rağmen Avrupa’nın Türk devleti ile suç ortaklığı yapmaya devam ettiğini belirterek, “Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği, Türk devletinin Kürt halkı ve demokrasi yanlılarını hedef alan suçlar karşısında sessizdir” dedi.
Ancak Rusya sözkonusu olduğunda bu sessizlik durumunun değiştiğini söyleyen Kartal, “Bu iki yüzlü bir siyasettir” tepkisinde bulundu.
Brüksel’deki mahkemenin demokrasi yanlılarının seslerini duyulmasına bir vesile olmasını umut eden Kartal, mahkemenin “çok ciddi bir kararla” Türk devletini baskılayabileceğini söyledi. Kartal son olarak Türk devletinin muhaliflere karşı işlediği alıkoyma, cinayet gibi suçların durdurulması için Avrupa basınında da önemli bir rol düştüğünü vurguladı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***