Türkiye’nin dış politikasındaki değişim sürüyor. İsrail Devlet Başkanı Isaac Herzog’un “tarihi” olarak nitelendirilen ziyaretinin hemen ardından Yunanistan Başbakanı Kiryakos Mitsotakis de 13 Mart Pazar günü Türkiye’ye çalışma ziyareti gerçekleştirecek.
Mitsotakis, İstanbul’da önce Ortadoksluk Bayramı vesilesiyle Fener Rum Patrikhanesi’ndeki ayine katıldıktan sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile öğle yemeğinde bir araya gelecek.
RUSYA ENDİŞESİ İKİ NATO ÜLKESİNİ YAKINLAŞTIRIYOR MU?
Dr. Ioannis N. Grigoriadis’e göre Mitsotakis ziyaretiyle birlikte Türk-Yunan ilişkilerinden yeni bir sayfa açabilmeyi umut ediyor.
DW Türkçe’ye konuşan Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Grigoriadis, “Başbakan Mitsotakis, iki ülke ilişkilerinde yeni bir başlangıç istediğine dair iyi niyetini göstermek için bu ziyareti gerçekleştiriyor. Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türk dış politikasındaki belirleyici ağırlığı da onunla kişisel diyaloguna önem atfetmesini de beraberinde getiriyor” görüşünü aktardı.
Türkiye-Yunanistan ilişkileri uzmanı olan Grigoriadis, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna işgali ile uluslararası düzenin temel ilkelerini hedef aldığını, yaşanmakta olan gelişmelerin hem Türkiye hem Yunanistan için güvenlik alanında yeni tehlikeleri beraberinde getirdiğini kaydetti.
Son gelişmelerin NATO’nun önemini bir kez daha ön plana çıkardığını vurgulayan Yunan uzman, “NATO, Yunanistan ile Türkiye arasındaki önemli bir bağı temsil ediyor. Karadeniz’in güvenliği, Ukrayna’daki askeri ihtilafın son bulması, her iki ülke için önemli. Gelişmeler, her iki ülkeyi, ortak güvenlik çıkarları bağlamında, ortak paydada buluşturuyor. Her iki lider, bölgedeki sorumlu aktörler olarak ‘bizlerin ikili ihtilafları, görüş ayrılıkları olabilir, ama savaşın bir çözüm olmadığında mutabıkız’ diyebilirler” değerlendirmesini aktardı.
‘BATI’NIN SON İSTEDİĞİ ŞEY TÜRK-YUNAN İLİŞKİLERİNDEN BİR KRİZ’
Son gelişmeleri değerlendiren Atina merkezli Avrupa ve Dış Politika Vakfı (ELIAMEP) kıdemli uzmanlarından Dr. Ronald Meinardus, “Batı İttifakı’nın, ki burada NATO’yu ve bir bütün olarak Batı’yı kastediyorum, bugün en son ihtiyaç duyacağı şey, Türk-Yunan ilişkilerinde 2020’de tanık olduğumuza benzer bir kriz” tespitini aktardı.
“Şu anda özellikle Amerikalılar, Yunanistan ve Türkiye’nin siyasi yakınlaşma sürecini sürdürmeleri için ağırlığını koyuyor” diyen Alman uzman, ayrıca Miçotakis ile buluşmanın Erdoğan için Washington’da “güvenilir bir partner” olarak görülmek ve puan toplamak için bir fırsat yaratacağını söyledi.
Meinardus, “Pazar günkü Miçotakis-Erdoğan buluşması Washington’da memnuniyet ile karşılanacaktır” görüşünü dile getirdi.
ABD başkanlığını üstlenmesiyle birlikte NATO ittifakını yeniden güçlendirmek istediğini ilan eden Joe Biden’ın özellikle Erdoğan’dan Türkiye’nin rotasını yeniden Batı İttifakı’na çevirmesini, İsrail, Yunanistan ve diğer bölge ülkeleriyle ilişkilerini normalleştirmesini istediği biliniyor.
‘UKRAYNA SAVAŞI TÜRKİYE’NİN ÖNEMİNİ ARTTIRDI’
Dr. Ronald Meinardus, ABD yönetimi ve AB ülkelerinin, Türkiye’deki anti-demokratik gelişmeler konusunda eleştirilerini sürdürdüklerini, Ankara’nın Doğu Ege adaları ile ilgili tutumuna destek bulamadığını ancak son yaşananların yeni bir bakışı da beraberinde getirdiğini vurguladı.
“Ukrayna savaşı Türkiye’nin önemini arttırdı” tespitini yapan Meinardus, geçmiş yıllarda izlediği politikalarla Türkiye’yi uluslararası alanda yalnızlaştıran Erdoğan’ın son aylardaki adımlarının da Batı’daki yeni bakışı etkilediğini dile getirdi.
Türkiye’nin kısa süre önceye kadar hasım olarak gördüğü İsrail, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerle ilişkilerini normalleştirmeye çalıştığına işaret eden Meinardus, “İki gelişme eşzamanlı yaşanıyor. Bir yandan Erdoğan’da izolasyondan kurtulması gerektiği farkındalığı oluştu, Batı’da ve diğer aktörlerde de Ankara’nın Ukrayna konusunda merkezi bir öneme sahip olduğu idrak edildi” şeklinde konuştu.
‘PUTİN, TÜRKİYE’YE ÇOK HIZLI VE AĞIR ZARARLAR VEREBİLİR’
Alman uzman Meinardus, NATO üyesi Türkiye’nin de Moskova’yı gereksiz yere kışkırtmak istemediği kanaatinde olduğunu vurgularken “Putin istediği takdirde Türkiye’ye büyük zarar verebilir” görüşünü dile getirdi.
Putin’in elinde kullanabileceği birçok koz olduğuna işaret eden Meniardus, “Putin, Türkiye’ye çok hızlı ve ağır zararlar verebilir. Burada enerji, ticaret ve turizmen söz etmiyorum. Asıl mesele Suriye. Ruslar için, şu anda Ukrayna’da yol açtığı kitlesel göç hareketinin benzerini, İdlib’den Türkiye’ye başlatmak son derece basit. Bu hem yeni bir insani felakete yol açar hem de Türkiye için son derece istikrarsızlaştırıcı bir durum teşkil eder. Ben Erdoğan’ın bunu engellemek için elinden geleni yapacağını düşünüyorum” görüşünü aktardı.
‘TÜRKİYE RUSYA’DAN UZAKLAŞIYOR’
Saygın düşünce kuruluşlarından Alman Marshall Fonu’nun (GMF) Türkiye Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı ise yaptığı değerlendirmede, Putin’in son adımlarından sonra Türkiye’nin bugüne kadar izlediği ve “denge politikası” olarak nitelendirilen stratejisinin sürdürülebilir olmayacağı görüşünü dile getirdi.
Ünlühisarcıklı, “Denge politikasının kurulduğu döneme bakıcak olursanız, o zaman zaten Rusya işbirliği yapılabilir bir ülkeydi. Türkiye 90’lı yıllarda Rusya ile işbirliği adımlarını attığı zaman Rusya ile Batı da bir yerde olumlu ilişkilere sahipti. Ama gelinen noktada artık işbirliğinin sürdürülmesi için uygun zemin yok” şeklinde konuştu.
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının bizzat Türkiye için de endişe verici olduğuna vurgu yapan Ünlühisarcıklı, siyasi dinamiklerde değişim yaşandığının altını çizdi.
“Batı için Türkiye’nin jeopolitik önemi yeniden ön plana çıkmaya başladı” görüşünü aktaran Ünlühisarcıklı, gözlemlerini şöyle aktardı:
“Ayrıca Türkiye, Rusya’dan da, keskin bir şekilde olmadı bu ama, uzaklaşmaya başladı. Rusya’nın pozisyonuna yakın olmaması bile aslında Rusya’dan uzaklaşmadır. Kaldı ki, ilginç gelişmeler var. Türkiye eski bir kontrata dayanarak Ukrayna’ya SİHA’ları sevketmeyen devam ediyor. Böyle durumlarda ülkeler bazen ‘burada bir savaş var ben bu savaşı tırmandırmak istemiyorum’ diyerek sevkiyatı erteleyebilir. Türkiye, Rusya’nın tepkisine rağmen sevkiyata devam etti. Bunlar da Batı’da mutlaka dikkat çekiyor.”
‘YUNANİSTAN İLE NORMALLEŞME AB İLE İLİŞKİLERİ DE ETKİLEYECEKTİR’
Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin büyük bir jeopolitik belirsizlik yarattığını, böyle bir dönemde Türkiye’nin İsrail ve Yunanistan gibi yakın dönemde sorun yaşadığı ülkelerle ilişkilerini normalleştirme çabalarının daha da fazla anlam kazandığına işaret eden Ünlühisarcıklı, “Bu jeopolitik belirsizliğe herkes mevcut yüklerini atarak hazırlanmak ister. Bu nedenle herkes biraz da sırtındaki yükleri atmaya çalışıyor” görüşünü aktardı.
Türkiye’nin hem ABD hem AB ile ilişkilerinde gerilimleri düşürmeye çalıştığını, Yunanistan ile ilişkilerde normalleşme çabalarının bu açıdan büyük önem taşıdığını ifade eden Ünlühisarcıklı, değerlendirmesini şöyle tamamladı:
“Yunanistan ile normalleşme AB ile ilişkilerde çok önemli. Çünkü Yunanistan bir AB üyesi ve onların bir dayanışma prensibi var. Dolaysıyla Yunanistan ile normalleşme Türkiye’nin AB ile ilişkilerini de olumlu olarak etkileyecektir.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***