Rusya-Ukrayna savaşıyla enerjide yeni bir arz mimarisi şekillenirken, enerji çeşitliliği için İsrail gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırılması fikri yeniden gündemde. Ancak bu ihtimalin de bazı zorlukları var.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve ardından Rusya üzerinde uygulanan yaptırımlar nedeniyle dünya çapında yeni bir “enerji arz mimarisi” oluşturulma çabaları göze çarparken, İsrail gazının Avrupa pazarlarına ulaştırılması için Türkiye güzergahı alternatifi yeniden gündemde.
Ukrayna’da devam eden savaş, yaptırımlar ve buna karşılık Rusya’nın “dost olmayan ülkelere gazı ruble ile satma kararı” dünyada enerji alanındaki dengelerin değişmesine neden oldu.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada doğalgaz satışı ödemelerinde Rus rublesine geçme planını duyurmuştu.
AB ülkeleri kullandıkları gazın yaklaşık yüzde 40’ını Rusya’dan ithal ediyor. Almanya da son aldığı kararla Rusya’dan petrol ve kömür alımlarına bu yıl, doğal gaz alımlarına da 2024’ün ortasında son vermeyi amaçladığını açıkladı. Bu kapsamda Batı ülkeleri enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi için alternatif coğrafyalara yönelmiş durumda.
Bu coğrafyalardan ve alternatif gaz sahalarından birisi de İsrail. Doğu Akdeniz’deki İsrail gazı bu bölgedeki enerji denkleminin önemli parçalarından biri olarak görülüyor.
DW Türkçe’ye konuşan enerji uzmanı Necdet Pamir, İsrail’in öne çıkan iki sahası bulunduğunu, bunların Leviathan ve Tamar sahaları olduğunu hatırlatarak, “Leviathan’da 623 milyar metreküp gaz var. 314 metreküp de Tamar’da var. Yani ikisini topladığınız zaman yaklaşık 1 trilyon metre küpe yakın” bilgilerini veriyor.
İsrail’in içerdeki kendi tüketimi 10 milyar metreküp civarında. Mısır ve Ürdün’e ihraç edilen gazın bir bölümünün milli çıkarlar ve gelecek nesiller için ihraç edilmemesi yönünde kararları bulunuyor.
Enerji uzmanı Pamir, İsrail’in ihraç edilmesi için ayrılan gaz miktarının Rusya gazı için tek başına alternatif olmasının beklenemeyeceğini belirterek, belki Türkiye açısından sadece İran gazı kadar miktarı karşılayabileceğine dikkat çekiyor.
İsrail gazı yeniden gündemde
Rusya-Ukrayna savaşının etkisiyle enerji arzında çeşitliliğin eskisine kıyasla daha önemli olduğu ve İsrail gazının çok yeterli olmasa da yeniden ön plana çıktığı uzmanların ortak görüşü.
İsrail gazının Avrupa pazarlarına ulaştırılması için geçmişte farklı yöntemler gündeme gelmiş ve bazı projeler için adımlar atılmıştı. Yunanistan ve Kıbrıs üzerinden geçecek olan ve EastMed olarak adlandırılan boru hattı projesi maliyetinin yüksek olması ve ABD’nin desteğini çekmesiyle gerçekleştirilememişti.
Ayrıca İsrail gazının jeolojik açıdan çıkartılması zor olduğuna, yüksek sülfür içermesi nedeniyle temizlenmesi gerektiğine de dikkat çekilerek, maliyetinin uluslararası fiyatların çok üstüne çıktığı belirtiliyor.
Şimdi ise İsrail gazının Türkiye üzerinden ulaştırılması yeniden gündemde. Türkiye ile İsrail arasında son dönemde ilişkilerin normalleştirmesi için atılan adımların da bu süreci hızlandıracağı düşünülüyor. Ankara’nın beklentisi de bu yönde.
Necmettin Erbakan Üniversitesi Öğretim Üyesi Gökhan Çınkara, DW Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede, Türkiye-İsrail ilişkilerinin iyileşmesinin enerji dahil birçok anlaşmazlık alanında ilerleme sağlanmasına yol açabileceğini belirterek, “Doğu Akdeniz’deki gaz meselesinde ben Türkiye’nin elinin artık daha rahatladığını düşünüyorum. Bu noktada da Türkiye’nin kısa vadede Yunanistan’la, belki orta vadede Rum yönetimiyle enerji konusunda ortak bir noktada buluşabileceğini düşünenlerdenim” yorumu yapıyor.
Türkiye rotasında da zorluklar var
Ancak enerji uzmanlarına göre Türkiye ile İsrail aralarındaki sorunları çözse ve Doğu Akdeniz’de yeni bir barış denklemi kurulsa bile bu gazın çıkartılması ve batıya ulaştırılması çok kolay olmayabilir.
Londra Enerji Grubu Başkanı Mehmet Öğütçü, DW Türkçe’ye açıklamasında İsrail gazının Türkiye üzerinden ulaştırılması işinin kolay olmayacağını söyleyerek, “İki taraf karar verse de ‘tamam istiyoruz, hadi boru hattı inşa edelim’ ile olmuyor bu iş. Çünkü bazı olmazsa olmazlar var. Nedir bunlar? Birincisi oradaki gazın çıkartma maliyeti ne olacak?” diye konuşuyor.
Bu nedenle Leviathan sahasındaki gazın maliyeti konusu önemli bir zorlayıcı faktör olarak görülüyor. Öğütçü bu hususla ilgili şunları söylüyor:
“Bu gaz yeterince ucuza çıkacak mı? Çıktığı zaman alacak olan ülke, diyelim ki Türkiye, eğer ’10 milyar metreküp almak istiyorum’ diye bir kontrat imzalayacaksa, bu finansçıların işini kolaylaştırır. Finans sorunu kalmaz bu durumda.”
Necdet Pamir de İsrail gazının maliyetinin geçmiş dönemlerdeki projelerde de yüksek olduğunu hatırlatarak, şöyle konuşuyor:
“2020’de 100 dolar olan bin metre küp gaz, geçen yıl 1300 doların üstüne çıktı. Bu sene Ukrayna savaşıyla 2500 doları geçti. Sonra tekrar düştü ama yine 1300-1400 dolar. Dolayısıyla şu ara fiyatlar cazip olabilir. Ama seneye çok daha fazla gaz olabilir piyasalarda ve fiyatlar yine aşağıya inebilir.”
Yunanistan ve Kıbrıs faktörü
Enerji uzmanlarının dikkat çektiği bir başka zorluk ise inşa edilecek boru hattının Yunanistan ve Kıbrıs üzerinden geçmesi durumunda bu ülkelerin ikna edilmesi.
O kapsamda son yıllarda restleşmelere sahne olan Doğu Akdeniz’de yeni bir denge kurulup kurulamayacağı da tartışılıyor. Öğütçü, burada devreye ABD’nin girmesi gerektiğini belirterek, şöyle konuşuyor:
“Yani bu boru hattının izleyeceği güzargah konusunda ‘sorun çıkartmayın’ deyip, kendi iki üye ülkesini ikna etmesi lazım. Ya da onları da işin içine katıp, Rum gazını da belki ilave boru hattıyla buna bağlamak mümkün olabilir. Çünkü normalde olmaz denilen şeyler bu tarihi dönüm noktasında olabilir.”
Bu arada Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan NATO zirvesi dönüşünde uçakta yaptığı açıklamada İsrail ile yakınlaşmadan bahsetmesinin ardından, enerji ile ilgili bir soruya karşılık “Yaptığımız görüşmelerle birlikte önümüze enerjide çok daha farklı alanlar açılacak ve bunu duyduğunuzda ‘Bu da nereden çıktı’ diyeceksiniz. Bu görüşmelerden inşallah şöyle dört dörtlük bir sonuç çıkacak” demişti.
Reuters’ın üst düzey Türk yetkililere dayandırdığı haberde de doğalgaz hattının güzergahı ve anlaşmaya katılacak taraflar konusunda somut kararların önümüzdeki aylarda açıklanabileceğini dile getirildi.
Türkiye ile İsrail arasında hız kazanan diplomasi trafiği kapsamında İsrail Başbakanı Bennett’in Ankara’ya gelmesi, Enerji Bakanı Fatih Dönmez ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ise İsrail’e gitmesi bekleniyor.
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE – GÜLSEN SOLAKER
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***