Heybeliadalılar, edebiyatçı Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın müzeye dönüştürülen ve 2017 yılından beri kapalı olan evinin yeniden açılması için yürüyüşlü ve bisikletli eylem yaptı. Adalılar, edebiyatçının 110 yaşındaki evinin “kaderini bırakılmasına, yanmasına, yıkılmasına göz yummayacağız” açıklamasında bulundular.
Heybeliadalılar, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın hayatının son 30 yılını geçirdiği, müzeye dönüştürülen evinin yeniden kamuya açılması için bir eylem düzenledi. Heybeliadalılar’a diğer adalarda yaşayanlar ve İstanbul’dan gelenler ile Gürpınar’ın o dönem adada bisiklet kullanan tek kişi olduğunu söyleyen bisikletli katılımcılar da destek verdi. Ada iskelesi önünde toplanan grup, ‘Hüseyin Rahmi’nin bisikletleriyiz’, ‘Müzemizi geri istiyoruz’ pankartları açarak Hüseyin Rahmi Gürpınar Müzesi’ne doğru yürüdü.
‘MÜZE STATÜSÜNDE KAMUYA AÇILMASINI İSTİYORUZ’
Müze önünde de pankartlarını açan grup adına müzenin yeniden açılması için internette imza kampanyası başlatan Nihan Aydar basın açıklaması yaptı. Aydar, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın evinin 110 yaşında olduğunu vurgulayarak, “Adadaki tek bisikletli olan Hüseyin Rahmi, o dönem şeytan arabası olarak anılan bisikletiyle adeta özdeşleşmiş, evine giden dik yokuşları 1912 yılından ölümüne dek tam 31 yıl boyunca bisikletiyle tırmanmıştı. Biz de kendisini anmak ve Heybeliadalıların onu hiçbir zaman unutmayacağını hep bir ağızdan dile getirmek üzere bisikletlerimizle birlikte evinin önünde buluşuyoruz. Bu evin müze olarak açılıp dağıtılmış eşyalarıyla bir bütün halinde yeniden kurulmasını, çok sevdiği adasında yaşamaya devam etmesini istiyoruz.
Hüseyin Rahmi Heybeliada’dır. 1912 yılında Şıpsevdi romanının telifiyle satın alabildiği bu ev adanın kıymetlisidir. Heybeliadalıları, adalıları, tüm edebiyat severleri ve İstanbullu dostlarımızı Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın hatırası etrafında bir arada olmaya çağırıyoruz. Müzenin geleceğinin belirsizlikten kurtulmasını, ticari ya da özel başka girişimlere değil müze statüsünde kamuya açılmasını istiyoruz. Bu amaçla change org’da açılan kampanyada yaklaşık 7000 imzaya ulaşılmıştır. Bu ev tekrar müze olarak açılana kadar biz Heybeliadalılar o evin kaderini bırakılmasına, yanmasına, yıkılmasına göz yummayacağız. Hüseyin Rahmi nasıl Heybeliadasız yapamadıysa Heybeliadalılar da ondan vazgeçmeyecek. Hüseyin Rahmi evi müze olarak kalacak, Hüseyin Rahmi Heybeliada’da yaşamaya devam edecek” dedi.
“EVİ YENİDEN MÜZE YAPILSIN”
Türkiye Yazarlar Sendikası’ndan genel sekreter Nuray Gök Aksamaz ise “Yazar, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın evini 2017’de Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne geçtikten sonra müze olarak ziyarete açıldığını ve kısa bir süre açık kaldıktan sonra restorasyon programına alındığı duyurularak kapatıldığını öğrendik. 1864’de dünyaya gelen Gürpınar, yaşamının son 30 yılını bu evde geçirdi. 1944’de vefat edene dek pek çok romanı bu evde yazdı ve mezarı da burada Heybeliada’da. ‘Hayat yalan, ölüm hakikat’ dese de yapıtlarıyla yaşamayı sürdüren Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın evi yeniden müze yapılsın diyoruz” diye konuştu.
“YAPILACAK ŞEY HEYBELİADA’NIN KÜLTÜR ADASI OLMASI”
Adada yaşayan tarihçi Orhan Silier de Heybeliada’nın Osmanlı’nın son döneminden başlayarak bir entellektüeller adası olduğuna vurgu yaptı. Silier, birçok muhalif edebiyatçı, şair, yazarın yazlarını bu adada geçirdiğini ifade ederek “Bu edebiyatçı bolluğunun güzelliği bir değer olarak Heybeliada için kullanılacak bir yerde, bunlardan geriye kalan bir evin adım adım terk edilmesi, oradaki roman müsveddelerinin, eşyaların, yerlerde kaybolmaya terk edilmesi, iki dönem önceki belediye başkanının eşinin girişimiyle durduruldu. Geri kalmış malzeme bu evin içinde kısa bir dönem korumaya alındı. Ama ne yazık ki hemen ardından buranın özelleştirilmesi bir kafe haline getirilmesi söylentileri de ulaşmaya başladı. Yapmamız gereken şey sadece bu örnekte bu binanın yüceleştirilmesi değil, Adalar’ın özellikle Heybeliada’nın birçok müzeye ev sahipliği yapacak bir kültür adası olması işidir. Bunun önemli bir adımı da bu noktayla başlatılabilir diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
“KÜLTÜR BAKANLIĞI’NA SESİMİZİ DUYURMAK İSTİYORUZ”
Behçet Necatigil’in kızı, yazar ve çevirmen Ayşe Sarısayın ise, “Büyük bir kültürel miras, binasıyla içinde yaşanmışlığıyla. Bir şekilde Kültür Bakanlığı’na sesimizi duyurmak istiyoruz” diyerek binanın kötü bir durumda olduğuna ve yangınlara açık olduğuna dikkat çekti. (DHA)
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***