ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı’nın tutuklu olduğu, toplam 22 avukatın yargılandığı ÇHD davasının duruşması görüldü. Dava 1 Haziran’a ertelenirken tutukluluk halinin devamına karar verildi.
Avukat Selçuk Kozağaçlı’nın tutuklu yargılandığı ÇHD davasında, 20 yıldır bulunmayan dijital materyaller dosyaya girdikten sonraki ilk duruşma görüldü. Duruşmada söz alan avukatlar, “soruşturma ve kovuşturmalarda yer alan savcı, emniyet müdürü, komiserlerin sahte delil, ifade üretimi ve dijital materyaller ile oynama faaliyetlerinden” hüküm giydiğini hatırlattı. Selçuk Kozağaçlı, “Yıllardır tutuklu olan insanlar hakkında açılan soruşturmanın usulsüzlüğü var, soruşturma ve yargılama sürecinde görev yapan kolluk yargılanmış ve hüküm giymiş. Bunlar çok büyük delillerdir. Daha ne olsun” diye sordu. Mahkeme heyeti, dijital materyallerle ilgili adli tıp raporunun beklenmesiyle tutukluluk halinin devamına karar verdi. Bir sonraki duruşma 1 Haziran’da görülecek.
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ile birlikte 3 avukatın tutuklu yargılandığı 22 sanıklı davanın duruşması İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesinin Silivri Kapalı Cezaevi Yerleşkesi’nde görüldü.
Bu dosyadan tutuklu olan Avukatlar Selçuk Kozaağaçlı, Barkın Timtik ve Oya Aslan ile başka bir dosyadan tutuklu olan Avukat Özgür Yılmaz’ın duruşma salonunda hazır bulunduğu duruşmayı Şırnak Baro Başkanı Avukat Rojhat Dilsiz ile Muş Baro Başkanı Avukat Kadir Karaçelik ile çok sayıda avukat takip etti.
Fransa Barolar Birliği, Paris, Brüksel, Liege ve Bologna Baroları, Avrupa Barolar Federasyonu, Almanya Cumhuriyetçi Hukukçular Derneği, Uluslararası Avukatlar Birliği, Risk Altındaki Avukatlar için Uluslararası Gözlemciler, Fransa Sınır Tanımayan Avukatlar’ın temsilcileri ile CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da duruşmayı izlemek üzere Silivri’deydi.
SAVCI: TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINI TALEP ETTİ
Bir önceki duruşmada 2007 yılından itibaren bulunamayan binlerce sayfadan oluşan Hollanda/Belçika belgeleri, incelenmek üzere adli tıp kurumuna gönderilmişti. Mahkeme Başkanı, dosyalarla ilgili incelemenin devam ettiğini söyleyerek duruşma savcısına söz verdi. Duruşmada ilk sözü alan savcı “tutukluluk hallerinin devamını” talep etti.
Ardından söz alan avukatlar, bahsi geçen ve 20 yıl sonra “Bulduk” denilen Hollanda/Belçika belgelerinin, eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek tarafından imzalanarak Emniyet Genel Müdürlüğü arşivine alındığına dair konuştu.
SAHTE DELİL ÜRETTİLER, DİJİTAL MATERYALLERLE OYNADILAR…
Avukat Derviş Emre Aydın, bugün devam eden davanın soruşturma ve kovuşturma aşamasında görev alan ancak şu anda kamu görevlisi olmayan Savcı Adem Özcan, Emniyet Müdürü Serdar Bayraktutan, Komiser Ferdi Taşkaya gibi isimlerin İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada “İstanbul TEM Şube personelinin sahte ifade üretimi ve dijital materyaller ile oynama faaliyetleri” ile suçlandığını belirtti
Aydın, avukatlara yöneltilen suçlamalara dayanak yapılan ifadelerin baskı altında alındığının, çarpıtıldığının, değiştirildiğinin bizzat ifadeleri verenler tarafından mahkemelerde anlatıldığını söyledi ve taleplerini içeren dilekçeyi mahkemeye sundu.
AVUKAT DEMİR’DEN SİLAHLI KOLLUK UYARISI
Avukat Hasan Fehmi Demir ise salondaki kolluk kuvvetlerinin silahlı olduğunu belirterek, mahkeme heyetinin bu konuda savcıyı uyarması gerektiğini söyledi.
Dosyada dijitallerin çözümünü yapan Ferdi Taşkaya’nın ve istinabe evraklarını imzalayan Serdar Bayraktutan’ın “kumpasçılıktan” ceza aldığını hatırlatan Demir, şunları söyledi:
“Siz bizim dijitallere dair taleplerimizi ‘Yargılama uzar, araştırmayı Hollanda ve Belçika ülkelerinde de yapmak gerekir’ diye reddettiniz. Bu materyallerin bugüne kadar incelenmemesi bizim veya müvekkillerimizin sorumluluğunda değildir, mahkemenin ataletinin sonucu sanıklara yüklenemez. Dijitallerin incelenmesine dair taleplerimizi kabul etmelisiniz.”
TOPALKARA: BU DOSYA BOŞ, ÇİRKİN VE ÇIPLAKTIR
Avukat Oğuzhan Topalkara, sözlerine bir önceki celsede “Bulduk” denilen dijital materyallerle başladı ve “Siz geçen celse buldum dediğiniz şeyin ne olduğunun farkında mısınız” diye sordu.
Topalkara, “20 yıl önce yurt dışında bulunduğu söylenen materyallere ‘Buldum’ dediniz. Bizim 20 yıldır elimizden hiç geçmedi. Ama Fethullahçı hakimler, savcılar, polis memurları defalarca bu dijitallere baktı. Arşimet hamamdan çıplak fırlamış ‘Evraka’ (buldum) diyerek suyun kaldırma kuvvetini bulmuştu. Çıplak fırladığı için bazıları onu ayıplamıştır. Burada çıplak olan dosyanızdır, aynı zamanda boş ve çirkindir. Arşimet kaldırma kuvvetini kralın tacının saf altın olup olmadığını anlamak için bulmuştu, size bir kralın tacının değerini anlamak veya tartmak için yargılama yapmadığınızı hatırlatırız” dedi.
KAÇAK BİZ DEĞİLİZ, İDDİANMEYİ HAZIRLAYAN SAVCI KAÇAK, İFADELERİ ALAN EMNİYET MÜDÜRÜ KAÇAK
37 Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan ve 18 avukata 159 yıl hapis cezası verilen yargılamayı hatırlatan Topalkara, “Meslektaşlarımız buradan önce bir çadır tiyatrosundan, bir celladın önünden geçip de geldiler. İki meslektaşımız için tutukluluk süresi 6 yıl olmuştur. Tutukluluğun devamını ‘kaçma şüphesinden’ kuruyorsunuz ama 6 yıldır bunun delilini bize anlatmadınız. Dosyada bazı kaçaklar var. Bu dosyanın savcısı Adem Özcan gerçek bir kaçak. Bu savcının kendisi kaçak, malvarlığına el konulma kararı verilmiş bir kaçak. Kaçaklık bizde değildir… Ya da Serdar Bayratutan da kaçak. Yasa dışı delil imal ettikleri kesin olan bu kaçakların beyanları ile müvekkillerimizin 6 yıla varan tutukluluğundan vazgeçin” dedi.
Muş Barosu Başkanı Kadir Karaçelik ile Şırnak Barosu Başkanı Rojhat Dilsiz söz aldı. Karaçelik, geçen 9 yılda hukuksuzluk açısından bambaşka bir noktaya gelindiğine dikkat çekti. Dilsiz ise “Ceza hukukuna ilişkin bütün bilgi ve eğitimi şu an bu salonda savunmak durumunda kaldığım meslektaşlarımdan aldım” diyerek avukatların serbest bırakılması talebinde bulundu.
“RAMAZAN AKYÜREK’İN BAZI İŞLERİNDEN MEMNUN DEĞİLSİNİZ, BİZİMLE İLGİLİ İŞLERİNDEN MEMNUNSUNUZ”
Avukatların ardından Selçuk Kozağaçlı söz aldı. Kozaçağlı şunları söyledi:
“‘Buldum’ dediğiniz dijitalleri incelemeye gönderdiniz ancak bizim taleplerimizi dikkate almadınız. ‘İlk rapor bir gelsin, bakalım’ dediniz. Şimdi söylüyorum tekrar: ‘Buldum’ dedikleriniz dosyadaki evrakları barındırmıyor. Ben bundan çok eminim. ‘Buldum’ dediğiniz şeyler orijinal değil. Eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı olan Ramazan Akyürek hakkında konuşalım biraz. Şimdi kendisiyle aynı cezaevindeyiz. Ramazan’ın 20 yıl boyunca el atıp mahvettiği bütün dosyaları kaldırsanız, Türkiye adalet sistemindeki dosyaların dörtte birini ortadan kaldırmak zorunda kalırsınız. Ramazan’ın yaptığı işlerin tamamından savcılar memnun değil, diyemeyiz. Bana ve arkadaşlarıma karşı yaptığı işlerden savcılar memnun. Ancak Cumhurbaşkanı’na veya çocuklarına, bakanlara karşı yaptığı işlerden memnun değiller. ‘Fethullahçıların işleri kötüdür, biz kötü işten yargılanıyoruz, bizi tahliye edin’ demiyorum. Fethullahçıların bizimle ilgili yaptığı işlerin ‘kumpas’ olduğunun delilleri var. Ortada. ‘Bizi bu yüzden tahliye etmelisiniz’ diyorum. Nereden biliyorum, itirafçı olan ve TEM’in kadrolu avukatı olan Süleyman, TEM’de kişilerin ifadesine girip para aldığını açıkça beyan etti. Süleyman hükümlü ve avukatlıktan atıldı. Adem Özcan zaten bildiğiniz gibi. Yıllardır tutuklu olan insanlar hakkında açılan soruşturmanın usulsüzlüğü var, soruşturma ve yargılama sürecinde görev yapan kolluk yargılanmış ve hüküm giymiş. Bunlar çok büyük delillerdir. Daha ne olsun?”
ACIMIZ YOK SANMAYIN AMA BİZİ HAPİSLE TERBİYE EDEMEZSİNİZ
Cezaevinde babasını kaybettiğini, eşinin annesinin hastalığı nedeniyle duruşmada olmadığını belirten Kozağaçlı, “Kuyruğu dik tuttuğumuz için acımız yok sanmayın. Ama biz hapisle terbiye olmayız, biz polisle, jandarmayla, itirafçıların yalanlarıyla terbiye olmayız. Biz açlıkla terbiye olmayız. Biz bu dosya yüzünden Ebru’muzu kaybettik. Ama derseniz ‘Seni bırakırsak bu yargılamayı bana devam ettirmezler, seni tahliye eden iki hakim devam edemedi’ diye, ona da diyecek bir şeyim yok” ifadeleri ile beyanını noktaladı.
TUTUKLUĞA DEVAM İÇİN YENİ “İFTİRALAR”
Senelerdir tutuklu olduklarını hatırlatan Avukat Oya Aslan, sürekli olarak dosyaya yeni “iftiracı tanık ifadelerinin” girdiğini söyledi. Aslan, “Son giren ifadelerden dikkat çekici olanı aktarmak istiyorum. Aykut Valavani isimli biri hakkımızda ifade vermiş bu kez. Diğer arkadaşlarım için de beyanı var ancak özellikle ben. Barkın ve Selçuk hakkında vücudumuza streç film ile sardığımız SD kartlarla talimat ilettiğimizi söylüyor. Neden üçümüz? Öyle açık ki! Yalnızca Selçuk, Barkın ve ben bu dosyanın tutuklularıyız. Ve delilleri, var olan tanık ifadelerini çürütüyoruz. Tahliye olmamız gerekiyor, bu açıkça ortada” dedi.
MAHZENE İNMEYE MECBUR KALDINIZ…
Tutuklu Avukat Barkın Timtik ise sözlerine “Ne mahkemenize ne içinde bulunduğumuz yargı sistemine karşı bir inanç duyuyorum” diye başladı.
Timtik şunları söyledi:
“Dosyanızla birleşen bir dosya var benim açımdan, Kıraç dosyası. O dosyanın sanığıyım, neden biliyor musunuz? Müvekkilimin cenazesi cemevinde polis saldırısı altında kalmasın, kaldırılabilsin diye ailesinin yanında cemevinde bulunduğum için gözaltına alındım ve yargılanıyorum. İşkence yapıldı.”
Yargılanmak istenenin avukatlık pratikleri olduğunu söyleyen Timtik, “Bu dosya çok teşhir oldu. İstanbul Barosu 141 yıllık tarihimizdeki en hukuk dışı dosya dedi. Bu teşhir nedeniyle mahzene inmeye, dijital delil dediğiniz bazı şeyler bulmaya mecbur oldunuz” ifadelerini kullandı.
37. Ağır Ceza Mahkemesindeki dosyada hüküm giyen Avukat Özgür Yılmaz ise “Ramazan Akyürek yargılanıyor ancak onun topladığı, yarattığı deliller ile tutuklu yargılamalar devam ediyor. Akın Gürlek’in verdiği kararın referansı ile tutuklu yargılama devam ediyor. Ramazan Akyürek gibi Akın Gürlek de yargılanacak. 2017 operasyonunun Siyasi Şube Amiri de yargılanacak. Bu hukuksuz kararlarınızda ısrar ederseniz siz de yargılanacaksınız” dedi.
TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINA… BİR SONRAKİ DURUŞMA 1 HAZİRAN’DA
Verilen aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, dijital materyallerle ilgili adli tıp raporunun beklenmesiyle tutukluluk halinin devamına karar verdi. Bir sonraki duruşma 1 Haziran’da görülecek.
KAYNAK: EVRENSEL – MELTEM AKYOL
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***