Yeni parti kurma hazırlığı yapan eski Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen, “Bizim siyasi ekollerimiz Osmanlı’nın son dönemindeki siyaset ekolünün devamı niteliğindedir. Yani Osmanlının son döneminde, 2. Meşrutiyet döneminde, hangi siyasi gelenekler varsa hangi dergiler, hangi akımlar varsa bugünkü siyasi partiler kendilerini hala oradan takip ediyor… Hepimiz o anlamda İttihat Terakkinin uzantılarıyız” dedi.
Bilgen Politik Adam’a verdiği mülakatta “mahalle siyasetinin” bitmesi gerektiğini söyleyerek “Partimizde Türkiye’de hangi kültürler, hangi inançlar, hangi gelenekler varsa hepsinin eşit söz sahibi olmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Ayhan Bilgen, “Bu kadar gerekli mi yeni parti?” sorusuna şu şekilde cevap verdi:
“Biz yaklaşık 6-7 ay bu konuyu tartıştık. Ben cezaevinden çıktığım tarihten bu yana hemen hemen partilerin büyük kısmıyla görüşmeler yaptım, birçoğunun genel başkanlarıyla, başkan yardımcılarıyla, ya Türkiye siyasetinde bir tıkanma var ve bizim derdimiz bir tanede bizim tabelamız olsun, bizimde bir rozetimiz olsun falan değil. Türkiye siyasetinde hala ciddi bir tıkanıklık var, ciddi bir kriz var, siyaseten aşılamayan bir tablo var, dolayısıyla toplumsal ihtiyaç varsa siyasette boşluk vardır.
Siyasetin en temel verisi ihtiyaçtır. Yani bugün itibariyle Türkiye’nin temel sorunlarını çözmek konusunda iktidar muhalefet ilişkisi, siyasi partilerle toplum ilişkisi, partilerin tabanlarıyla üst yönetim arasındaki ilişkideki yapısal sorunların biz ciddi bir ihtiyaç olarak kendisini dayattığını düşünüyoruz. Bu anlamda 130 civarında parti var ama hala ciddi bir kararsız seçmen var. Ya da kerhen oy veren seçmen var. Yani birine yakın olarak, birine kızgınlığına başka bir partiye oy verme arzusu taşıyan insanlar var. Muhalefete oy vereceğiz ama muhalefetin ülke sorunlarını çözeceğine olan inancımız düşük diyen neredeyse %45’lerde bir seçmen kitlesi var.
Dolayısıyla burada esas olan şey, siyasi partilerin penceresinden bakmak değil, toplumun penceresinden bakmaktır. Toplum bugün itibariyle hala siyasete karşı güven bunalımı yaşıyorsa, hala siyasetçiden umudu kırıksa, hayal kırıklığı yaşıyorsa bu durumda siyasette yeni bir tarza, yeni bir dile ihtiyaç var demektir.”
Bilgen, partisinin nerede konumlanacağı sorusunu ise şöyle yanıtladı:
“Ben siyasette hayatımın hiçbir döneminde lider kurtarıcılığına inanmadım, bunu da her seferinde ifade ettim, HDP içerisinde de paylaştım, HDP dışında da. Kişi merkezli hayat kurtarma umutları hayal kırıklığına uğrar. Kişiler bir efsane gibi büyüyebilir ama bir toplumsal mücadeleye dayanmıyorsa, bir kadro hareketine dayanmıyorsa, bir fikri yeni duruşa dayanmıyorsa, kişi merkezli siyaset her zaman büyük riskler taşır. Dolayısıyla, ne kişi karşıtlığı ne de kişi yandaşlığı üzerine siyaset kurmamak lazım. Türkiye siyasetinde aslında geçmişten aldığımız kavgalar anlamını yitirdi. Bence en önemli handikap bu zaten. Bizim siyasi ekollerimiz Osmanlı’nın son dönemindeki siyaset ekolünün devamı niteliğindedir. Yani Osmanlının son döneminde, 2. Meşrutiyet döneminde, hangi siyasi gelenekler varsa hangi dergiler, hangi akımlar varsa bugünkü siyasi partiler kendilerini hala oradan takip ediyor.”
Bilgen, “İttihat Terakki hangi partide devam ediyor?” sorusu üzerine şu ifadeleri kullandı:
“Hepimiz o anlamda İttihat Terakkinin uzantılarıyız. İttihat Terakkinin dönemleri var biliyorsunuz, farklı dönemlerde farklı akımlar egemen oluyor İttihat Terakki’de. Ama şurası önemli, dünya değişiyor, sosyoloji değişiyor, insanlar değişiyorken, siyaset değişime direniyorsa, değişime ayak sürüyorsa, değişim talebine öncülük edemez. En büyük sıkıntımız bence bu siyasette, biz hala 100 yıl 120 yıldır aynı sözü tekrarlıyoruz. Oysa bugünün dünyasında özellikle gençler yeni bir söz, yeni bir yaklaşım, yeni bir sentez duymak istiyor. Biz hala eski yüzyılın sloganlarıyla siyaset yapmaya kalkıyoruz o yüzden ben eski şablonları hiçbir şekilde kabul etmiyorum. Arkadaşlarımızla bunu çok net tartışıyoruz. Biz siyasi parti Fehmi bey, hem vatansever, yurtsever olabilir hem emekten yana olabilir hem özgürlükleri önemseyebilir hem ahlakı değerleri önemseyebilir. Bunlar birbirinin alternatifi değildir, birbirinin hasmı, birbirinin rakibi kavramlar değildir. “
Ayhan Bilgen, kutuplaşmada taraf seçmek üzerine “Bu kolaya kaçmaktır, hazır bir mahallenin duygularını gıdıklamak, ya da onları tahrik etmek siyasette en kolay oy toplama yöntemidir. Ama bu fanatizm tam da çözümü zorlaştırıyor, siyasi liderleri esir alıyor aslında” şeklinde konuştu.
Partisinde herkesin eşit söz sahibi olmasını istediğini söyleyen Bilgen, “Biz Türkiye’de artık mahalle siyasetinin bitmesi gerektiğini düşünüyoruz. Birlikte yaşıyoruz, birbirimizi anlamaya, birbirimizin değerlerine saygı duymaya, birbirimizin kültürünü öğrenmeye ihtiyacımız var. Asla bir mahallenin, bir başka mahalle üzerinde ne inançsal, ne etnik kökenden kaynaklı ne başka bir nedenden baskı kurmasını kabul etmiyoruz. Dolayısıyla bizim partimizde Türkiye’de ne varsa, Türkiye’de hangi kültürler, hangi inançlar, hangi gelenekler varsa hepsinin eşit söz sahibi olmasını istiyoruz” dedi. (Kaynak)
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***