Aydın Sezer’e göre, Batı’nın Rusya’ya uyguladığı ambargolara Türkiye birleşmediği ve bu süreç devam ettiği taktirde Türkiye’nin Batı ile ilişkileri içinden çıkılmaz bir hale gelecek. Sezer, Türkiye ekonomisinin bu durumu göğüsleyecek bir konumda olmadığının altını çizerken “Türkiye’nin bu savaşta, tarafsızlığı seçmesi bir tesadüf, bir irade beyanı ya da bir egemenlik taktiği değil. Bu bir mecburiyet.” diyor. Sezer, sorularımızı şöyle yanıtladı:
Batı Putin’i hedef aldı. Putin gibi bir lideri istemiyor artık. Bunu açıkça belli ediyor, Ekonomisine saldırıyor. Tabir yerinde ise şu an “anladığımız Rusya’yı” yıkmak istiyor. Rusya ya da Putin Türkiye’nin üzerine yıkılır mı?
Aydın Sezer: Bu sayın Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlık politikasını hangi ölçüde ve ne kadar süre ile uygulayacağına bağlı hiç kuşkusuz. Batı ambargolarının Rusya ve Putin üzerindeki yıkıcı etkisi yadsınamaz. Ancak Türkiye’nin burada, Rusya’nın dünyaya açılan bir kapısı gibi faaliyet göstermesi, özellikle insan trafiğin, Türkiye ile Rusya arasındaki ticari alış veriş, hatta 3.ülkeler ile ilişkilerde ne yapacağına bağlı.
Rusya’nın nefes alması biraz buna bağlı. Yani Batı uygulamaya çalıştığı ambargolarla ilgili, ne kadar sürede nasıl bir sonuç almayı hesaplıyor bunu açıkça bilmiyorum. Öncelikle bu çok da kolay ve net bir şey değil zamana bağlı olarak. Bu yıllara yayılabilecek bir süreç olabilir. Dolayısıyla Türkiye son derece kritik bir ülke.
Türkiye’nin rolünü anlatırken İran’ın stratejik konumunu da unutmamak gerekiyor. Rusya’nın özellikle Hazar’ın komşusu Rusya’nın, İran üzerinden de körfeze inebileceğini, körfez ülkelerinin de adeta Rusya yanında kümelendiğini düşünecek olursak, evet ama Türkiye yine çok önemli. Türkiye batı ambargolarına uymadığı taktirde ve bu süreç devam ettiği taktirde Batı ile de ilişkileri içinden çıkılmaz bir hale gelecektir. Gerçi şunu da söyleyebilirsiniz şu anda ABD ve Avrupa ile ilişkilerimiz çok mu mükemmel? Elbette değil ama ilave bir külfet getirecektir ülkeye.
RUSYA-TÜRKİYE İLİŞKİLERİNDE BAĞIMLILIKLAR VAR
Putin Ukrayna’yı işgal ederken aslında bir anlamda bir başına, içerideki desteği gittikçe azalıyor ama diğer yandan Lavrov ve Peskov’un ve diğer önemli isimlerin yaptırımların Rusya’yı durdurmayacağı açıklamaları var. Öte yandan Türkiye, Montrö’yü gündeme getiriyor ve Montrö’yü uygulayacaklarını sanki işaret ediyor ama bunu Rusya’ya bir yaptırım gibi değil uluslararası anlaşmayı uygulamak zorunda olduğu açıklaması ile gündeme getiriyor. Bu denklemi düşündüğünüzde, Rusya Türkiye ile ilgili olarak bazı şeylerin tabiri caizse yutmak zorunda mı kalacak? Rusya’da Türkiye’nin köşeye sıkıştığını, ancak kısıtlı manevralar yapabileceğini kabul mü edecek? Daha mı anlayışlı davranacak Türkiye’ye?
Türkiye’nin Rusya ile ekonomik ve ticari ilişkileri karşılıklı bağımlılık temelinde, başlıklara baktığımızda, yani burada Suriye’yi, Dağlık Karabağ’ı, Libya’yı falan hiç saymıyorum, sadece ikili ilişkiler anlamında söylüyorum bunu – Rusya’ya yönelik yaptırımların, indirekt sonuçları, dolaylı sonuçları asıl Türkiye üzerinde etki gösterecek.
Türkiye’de durmadan benzine zam geliyor. Türkiye enerji fakiri ve Rusya gibi yanı başındaki bir ülke ile derin bir enerji işbirliğine sahip. Böyle bir ülkenin Rusya batarken ya da Rusya batırılırken ayakta durması zaten teknik olarak mümkün değil.
Rusya sadece Batı ambargosu altında, biz Rusya’nın doğrudan ambargosu altına, tırnak içinde söylüyorum, girmiş gibi olacağız. Bir defa bunun altını çizelim. Batı ile ilişkiler işin cabası ama bunların etkisinden daha önemlisi, bizim şu andaki ekonomik konumumuz. Kriz içerisinde oluşumuz.
Merkez Bankası politika faizinin, reel faizin altında kalması ve bununla da iktidarın övünmesi, hem de anlamsız kıldık diye övünmesi, biz zaten içler acısı bir durumdayız. Dolayısı ile yaz aylarına doğru Rusya’dan gelecek, 1 doların 1 sentin anlamlı olduğu bir dönemde, Türkiye 6 milyon, 7 milyon turist beklentisi ile rekor kırmaya hazırlandığı Rusya’dan, böyle bir darbe de yerse zaten Türkiye ekonomisinin içindeki sorunlar katlanarak büyüyecek.
Sadece turizmde değil, bu enerjide de böyle. Bizim şu anda Rusya’da Türk Akım’dan spot bazda aldığımız enerji fiyatları her gün zaten artıyor. Bizim zaten her gün faturamız kabarıyor. Dolayısı ile biz batılı ülkeler gibi “oh ne güzel, Batı değerlerini korumak” adına Rusya’ya ambargo uyguluyoruz, Putin’e diz çöktüreceğiz, Rusya’ya geri adım attıracağız hatta Rusya’ya demokrasi getireceğiz gibi” o hoş söylemleri söyleyebilecek konumda bir ülke değiliz biz.
Bizim yönetim tarzımı, bizdeki demokrasinin kalitesi, bizdeki insan haklarının kalitesini bir tarafa bırakın, yani bunları hiç tartışmıyorum bile, bizim ekonomimiz bunu göğüsleyecek bir konumda değil. O nedenle bu savaşta, tarafsızlığı seçmesi bir tesadüf ya da bir irade beyanı ya da bir egemenlik taktiği gibi değil. Bu bir mecburiyet. Bunun altını çizelim.
DURUMUN BU KADAR ZOR OLDUĞUNU KİM BİLİYOR?
Yani demek istediğiniz – Rusya ekonomisi çökerse, Türkiye ekonomisi de mi çöker?
Aydın Sezer: Kesinlikle. Kesinlikle. Rusya ekonomisi çökerse, Türkiye ekonomisi de çöker.
Bunun farkındalar mı peki ülkeyi yönetenler ya da muhalefet?
Muhalefet bugün itibariyle farkında değil. İktidar işgalden 1 hafta sonra anladı. Her ne kadar Sayın Erdoğan, gün aşırı farklı söylemlerde bulunsa da, mesela bir gün NATO’yu yetersizlikle suçlasa ya da bir gün Avrupa Konseyi’nde Rusya’ya çekimser oy vererek Ermenistan ile beraber hizalansa da bir anlamda, ama öte taraftan da biz Rusya’dan da Ukrayna’dan da vazgeçmeyiz dese de, kafamız karışık gibi görünse de şu net: Biz henüz Rusya’dan da Ukrayna’dan da vazgeçmeyiz bir konumdayız.
Bu ne kadar sürdürülebilir?
Muhalefetin bu konudaki salvoları Erdoğan üzerinde etkili olacak mı, ya da Batı’dan kim ne diyecek bilmiyorum. Amerika’dan birileri telefon edip, bu ambargoya uyun, şu S-400’leri de Karadeniz’e atın her şey günlük gülistanlık olacak der mi? Belki de diyebilir. Avrupa’dan, Almanya’dan, Fransa’dan, Avrupa Birliği’nin kapısında bekleyen dost ve kardeş Türkiye’nin stratejik öneminin farkında olarak bir yardım paketi oluşturuyoruz derler mi bilmiyoruz.
Biz bir açıdan öyle bir durumdayız ki kim daha fazla verecekse o taraf ile iş birliği yapalım arayışındayız ama şunu baştan net söyleyeyim, kişisel olarak Türkiye’nin bu süreçte kalabildiği kadar ve sonuna kadar tarafsız kalmasını istiyorum ve bunu arzuluyorum. Çünkü bizim Rusya ile olan ilişkilerimiz, her hangi bir ülke ile sadece ticaret rakamlarına bakarak yorumlanacak bir ilişki değil.
Bizim Rusya’da yüzlerce fabrikamız var, tesisimiz var, iş adamlarımız var, bankalarımız var. Türkiye şantiyelerinde çalışan işçilerimiz var. Bizim bir de orada Rusya’daki çıkarlarımız var. Keza sayıyoruz, enerji, tahıl, turizm… uzun bir liste, gidiyor. Türkiye’nin yakın tarihini bilerek bakmak lazım bu duruma. Dolayısı ile Türkiye-Rusya ilişkilerinde hiçbir şey eskisi gibi olur mu, ben zaten 1 senedir söylüyorum eskisi gibi değil diye.
TÜRKİYE KİMİN TARAFINDAYDI?
Ne değişti?
Biz zaten son bir sene Ukrayna’nın yanında taraf olduğumuz için Rusya ile ilişkilerimiz çok gergindi ve Rusya bize bunun faturasını ağır ödetti. Nerede ödetti? Geçen sene turizm ambargosu uyguladı. Nerede ödetti? Türk Akım müzakerelerinde hibrit formül ile en yüksek fiyat çekerek bize doğal gaz sattı. Spot doğalgaz sattı Aralık’ın son haftasında. Bunların hepsinde Ukrayna etkisi var.
Ayrıca tehdit ettiler en üst düzeyde. Biz de sizin etnik problemleriniz ile ilgilenmek zorunda kalabiliriz, onları kaşırız dediler. Kırım üzerinden Ukrayna’yı kışkırtmanız, bizim toprak bütünlüğü ve egemenliğimize tehdittir dediler.
Yani şunu demediler “Devam ederseniz savaş nedeni sayarız” demediler Allah için ama bizim son olaylara kadar ilişkilerimiz zaten böyleydi. Dolayısı ile Türkiye’de özellikle Batı yanlısı demeyeyim de Batı perspektifi ile konulara yaklaşan arkadaşlarımız, sanki Türkiye başından beri tarafsızmış gibi bu tarafsızlık politikasını değiştirip Rusya’ya karşı ambargoları uygulayalım modundalar.
Biz son iki haftadır, tarafsız olmaya çalışıyoruz. Erdoğan’ın Afrika dönüşü uçakta yaptığı basın toplantısının açıklandığı anda, Putin, Erdoğan’ı aradı. Kremlin açıklamasına bakın. Türkiye bilinen görüşlerini tekrarladı diyor. Adeta alay ediyor. Dolayısı ile şu anda Batı’nın ambargolarının sonunda sıkışan Rusya, bu sıkışmışlık içerisinde Türkiye ile ilgili pozisyonunu netleştirmeye çalışıyor.
İşin garip tarafı bir de böyle bir külfet de var. Bizim samimiyetimizi test ediyorlar şu an. Yani siz bu işi ne kadar devam ettireceksiniz. Lütfen devam edin filan da dedikleri yok bu arada. Artı parantez söyleyeyim, tırnak içerisinde, bir güven sorunu var bizle ilgili. Şimdi Ukrayna Savunma Bakanı yeni İHA’lar SİHA’lar geldi diyor. Ankara’daki Ukrayna büyükelçiliği bizim şehitlerimizin intikamını aldıklarını söyledi yani gerçekten ağır bir provokasyon ile de karşı karşıyayız. Rusya işgalci, yapılan kabul edilemez net. Hiç tartışmıyorum bunu ama bu dünyada yeni yaşanan bir şey değil. Herkes çok hayret ediyor, ilk defa olmuş gibi. Böyle bir şey yok.
AKP’NİN DIŞ POLİTİKADAKİ ADIMLARI GÜNÜ BİRLİK
Hükümetin nasıl bir dış politika uygulayacağına dair öngörünüz var mı?
Öncelikle hükümetin herhangi bir dış politika başlığında attığı adımlar günübirlik adımlar. Bir defa kendi içerisinde çelişkili adımlar, bırakın muhalefeti, muhalif bir dış politika analisti olarak ben de yorumlayamıyorum. Ben bu süreçte Çavuşoğlu ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarını yabancı medyaya yorumlamaktan gerçekten acizdim. Çünkü ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Bir gün sonra yalanlanabilir o söz. Bir gün sonra tersi söylenebiliyor. Bir de böyle bir realite var. Hükümet bu konuda şeffaf değil. Yalnız bunu artık ben şuna inandım Alin Hanım. Hükümetin bilinçli bir tercihi, yöntemi, usulü değil bu. Bilmiyorlar. Hesaplayamıyorlar. Konuların evveliyatı ile bir hakimiyet yok. Dosya bilgisi yok.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***