İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 6 partinin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni’ni imzalamasına değinerek “Mutlu, huzurlu ve güçlü bir Türkiye için, yarının Türkiye’si için çok önemli bir adım attık” ifadelerini kullandı.
Meral Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Erdoğan’a sert sözlerle yüklenen Akşener, “İşte bu devlet bu akılla bu vicdanla bu yürekle kuruldu. Ayyaş dediğiniz buydu. Utanmadan anasına genelev de çalışıyor dediniz. İki ayyaş deniliyor ya… Birinci ayyaş dedikleri, I. Dünya Savaşı’nın küllerinden bir devlet, bir ülke kurdu. İkinci ayyaş dediğiniz II. Dünya Savaşı’na sokmadı bu ülkeyi, bir gencinin burnunun kanamasına izin vermedi!” tepkisinde bulundu.
6 siyasi partinin bir araya gelmesi ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni’ni imzalamasına değinen Akşener, “Devletimizi liyakatsizliğe ve beceriksizliğe mahkum eden partili cumhurbaşkanlığı sistemi ucubesinden kurtulmak için çok önemli bir adım attık. Mutlu, huzurlu ve güçlü bir Türkiye için, yarının Türkiye’si için çok önemli bir adım attık” ifadelerini kullandı.
Akşener’in yaptığı konuşmada satırbaşları şöyle:
Bugün Türkiye, Türk tarihinin en başarısız yönetim modeliyle ve tarihimizin en basiretsiz ekonomi ekibi tarafından yönetiliyor. Milletimiz her ay farklı bir fedakarlık yapmak zorunda. Ampulleri söndürüp, karanlıkta kalmak durumunda. Türk milleti zor zamanlarda kemer sıkmayı iyi bilir ama bugün yaşadıklarımız bir kemer sıkma politikası değil adeta milletimizin ümüğünü sıkma politikasıdır.
6 siyasi parti olarak geçtiğimiz pazartesi günü çok önemli bir adım attık. Ülkemizi sosyal hayattan ekonomiye, adaletten diplomasiye, doğadan demokrasiye her alanda yıpratan, milletimizi işsizlik, umutsuzluk ve hayat pahalılığı üçgenine hapseden, devletimizi de liyakatsizliğe ve beceriksizliğe mahkum eden partili cumhurbaşkanlığı sistemi ucubesinden kurtulmak için çok önemli bir adım attık. Mutlu, huzurlu ve güçlü bir Türkiye için, Yarının Türkiye’si için çok önemli bir adım attık. Ortak aklı ve istişare kültürünü çalıştırarak milletimizin ve memleketimizin ihtiyaçlarını düşünerek parlamenter sistem çalışmamızı tamamladık ve milletimizle paylaştık. Hayırlı olmasını temenni ediyorum.
ERDOĞAN’A ÜNİVERSİTE ÇIKIŞI
Sayın Erdoğan, bizler teksir kağıdından sarı defterlerle okuduk bugünlere geldik. Peki, sen kuşe kağıtla okumasına rağmen okuduğu okulun hiçbir faydasını görememek nedir bilir misin? Binbir emekle okulunu bitirip atanamamak nedir bilir misin? Üniversiteden mezun olup annenden babandan harçlık almaya, zincir markette kasiyerliğe mahkum olmak nedir bilir misin? Hayallerinin hayatını şekillendirmesi gereken yaşta AVM köşelerinde yitip umutsuzluğa hapsolmak nedir bilir misin? Bilmiyorsun Sayın Erdoğan, çünkü sen de aynı benim gibi Cumhuriyetimizin sunduğu fırsat eşitliğinden faydalandın. Bugün senin yönettiğin Türkiye’de gençlerimiz Cumhuriyetin sunduğu imkan ve fırsatlardan yoksun kaldı. Bu gerçeği ne kağıtla, ne binayla ne de hamasetle kapatamazsın. Ben büyüdüğüm Türkiye’nin imkanlarını bugün gençlerimize sağlayamadığım için suçlu hissediyorum. Sen de takkeni önüne koy, bu gerçeklerle yüzleş. Gençlere nasihat vermekten, nutuk atmaktan artık vazgeç be kardeşim! Sıktı artık, bıktırdın artık!
ARTAN ENERJİ KRİZİ
İktidarı sayılarla yüzleştirmeye devam edelim. Mesela, doğal gaz ve elektrik fiyatları… Bir sene içerisinde; elektrik üretiminde kullanılan doğalgaza, yüzde 341, sanayide yüzde 435, konutlarda ise yüzde 47 zam yapıldı. Ben böyle deyince, “Avrupa’da da zam var” demeye başlayacak olan arkadaşlar var. Hiç kendilerini yormasınlar, onu da söyleyeceğim. Avrupa’da, pandemi sonrası genişleme, ve uluslararası alandaki istikrarsızlıklardan kaynaklanan, enerji enflasyonu Eurostat’a göre, sadece yüzde 25. Yani, yüzde 435’e varan zamlar ile enerji enflasyonunda da Avrupa’da açık ara birinci sıradayız. Peki bu durum neden kaynaklanıyor? Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının, nobel ödüllü ekonomist Robert Lucas’ın, “En iyi politika, politikasızlıktır” sözünü “Biz en iyisi hiçbir şey yapmayalım” olarak yorumlayıp, bunu da bir yönetim biçimi haline getirmelerinden kaynaklanıyor. Yani AKP iktidarının politikasızlığından kaynaklanıyor. Türk Lirası’ndaki dünyada eşi benzeri görülmemiş değer kaybından Putin’e ve İran’a bağlı doğalgaz ithalatından Azerbaycanlı kardeşlerimizin, Türkmen kardeşlerimizin, Özbek kardeşlerimizin, Kazak kardeşlerimizin, doğalgaz kaynakları dururken Rusya’nın kaynaklarına bel bağlamaktan kaynaklanıyor. Akdeniz’de herkes gaz arıyor. Bir tek biz arayamıyoruz. Çünkü dış politikadaki politikasızlık enerjide de bizi vuruyor. Üstelik doğalgaz sadece pahalı değil, aynı zamanda miktarı da yetersiz. Doğalgaz kesintileri hâlâ yüzde 20 oranında devam ediyor.
Yani, her ne kadar Sayın Erdoğan, her üç ayda bir yaptığı doğalgaz keşifleriyle gaz sondajı alanında dünyada adeta bir otorite haline gelmiş olsa da; kendisinin vatandaşımıza verdiği doğalgazdan, daha pahalı bir gaz daha var. O da olmayan doğalgaz. Bunun maliyeti ise hiçbir şeye benzemez. Elektrikler kesilir, sanayici üretemez olur. Karadeniz’de gaz bulan Sayın Erdoğan, nedense santrallere gaz bulamıyor. Bu da yetmezmiş gibi; BOTAŞ da, özel tedarikçilerin doğalgaz ithal etmesine engel oluyor. Neden? Çünkü yandaşa ihale etmeyi bekliyor.
‘GÖZ GÖRE GÖRE MİLLETİNE YALAN SÖYLÜYOR’
Aziz milletim; Sayın Erdoğan’ın, her sıkıştığında arkasına saklandığı cümlelerden biri, “Bütçeden bir kuruş harcamadan köprü, yol, havaalanı yapıyoruz” cümlesidir. Ne var ki; 2022 yılı bütçesine, bu dolar garantili ödemeler için, 42,5 milyar lira ödenek kondu. Bununla kalsa yine iyi… Türk Lirası değer kaybedince, bu ödeme miktarı 65 milyar liraya çıktı. Yanlış duymadınız. 65 milyar lira. Yani, Sayın Erdoğan’a göre, bütçeden kuruş harcanmayan projelerin sadece 2022 yılı için, bütçeye getirdiği yük, 65 milyar lira.
AKARYAKIT FİYATLARI
Ülkemizde canımızı yakan bir başka konu da, maalesef akaryakıt fiyatları…
Mesela biz şu an akaryakıtı; Amerika’dan, Angola’dan, Etiyopya’dan ve Arjantin’den daha pahalıya kullanıyoruz. Avrupa’daki Belarus’tan, Asya’daki Endonezya’dan, daha pahalıya kullanıyoruz. Hatta, Taliban’ın Afganistan’ından, Savaşın ortasındaki, Esad’ın Suriyesi’nden bile, daha pahalıya kullanıyoruz.
Ülkemizde son bir sene içerisinde; Benzin fiyatları yüzde 134, mazot fiyatları yüzde 159, LPG fiyatları da yüzde 143 arttı.
Bir de utanmadan çıkıp; “Domates tarlada 1 lira, markette neden 20 lira?” diye nara atıyorlar. Yahu el insaf! Mazot 17 lirayı geçmişken, tarladaki 1 liralık domates, tezgâhta nasıl 1 lira kalsın? Sayın Erdoğan, sağda solda düşman kuvvet aramaktan artık vazgeç. “Hayat pahalılığını neden bitiremiyorsunuz, bu gıda fiyatları neden uçuyor?” diye sorduğumuzda, suçu domates-biber-patlıcan lobisine atarak, meseleyi çözemezsin. Domatesin tarlada 1 lira, markette 20 lira olmasının sebebi, ne nakliyecilerimiz, ne manavlarımız, ne halcilerimiz, ne de marketler değil. Sanayiciyi üretemez hale getiren maliyetlerin sebebi; O pek bir sevdiğin, her fırsatta kıyak yaptığın dış güçler ve faiz lobisi değil. Uçan akaryakıt fiyatlarının sebebi de; Ne fayton lobisi, ne de elektrikli araç spekülatörü Elon Musk’ın, bize çektiği bir operasyon değil. Tüm bunların sebebi, bizzat sensin sen! Hiç kusura bakma. Sen ısrarla anlamak istemesen de, biz ısrarla hakikati konuşmaya devam edeceğiz.
RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI
Biz, Türk milletiyiz. Biz ağacıyla, çiçeğiyle, deniziyle, tarladaki mahsulüyle vatan toprağına sahip çıkanlarız. Biz eşiyle, dostuyla, kardeşiyle, oğluyla, kundaktaki çocuğuyla vatan toprağı için mücadele edenleriz. Biz vatan toprağındaki bağımsızlığın kıymetini bilenleriz. Biz, vatana sahip çıkmanın, bağımsızlığın kıymetini en iyi bilen milletiz.
Tarihimiz başkalarının hukukunu korumak uğruna ettiğimiz nice mücadele örneğiyle doludur. Çünkü adalet Türk’ün karakteridir.
İşte bu yüzden bugün Türk milleti olarak hepimizin yüreği bir başka millet için çarpıyor. Ukrayna’nın vermiş olduğu mücadeleyi belki de en iyi biz anlıyoruz. Ukrayna’nın cesur evlatlarını saygıyla selamlıyorum. Ülkelerinin özgürlüğü ve egemenliği için vermiş oldukları savaşta onlarla birlikteyiz.
Ukrayna’nın şehirleri, sivillerin yaşam alanları hedef alandı. Bunun açık bir işgal ve darbe girişimi olduğunu söylemek zorundayız. Çünkü Rusya devlet başkanı Putin, Ukrayna halkının iradesini tanımıyor. Siyasi egemenliğine saygı duymuyor. Asgari yollarla düpedüz vali atamaya çalışıyor.
Bu ilişki, Rusya lehine asimetrik bir ilişkidir. S400’lerden Suriye’ye, Akkuyu’dan turizme kadar, hemen her alanda bu asimetrinin, Türkiye’yi düşürdüğü kırılgan durumun yansımalarını görüyoruz.
Bakın size hemen bir örnek vereyim. Geçen hafta, Sayın Erdoğan çıktı ve Ukrayna krizinde, NATO’yu göreve çağırdı. Ukrayna’ya daha fazla destek olmuyorlar diye NATO ülkelerini eleştirdi. İçeride de gazetelere demeç verdi. Aynı günün akşamında ise Strazburg’da, Rusya’nın, Avrupa Konseyi’ndeki üyelik haklarının, askıya alınmasına dair, bir oylama vardı. Peki orada ne oldu? Sabah Rusya’yı eleştiren ve batılı devletleri göreve çağıran Sayın Erdoğan, aynı günün akşamı konseyin 47 ülkesinden bir tek Ermenistan’ın Rusya’ya destek olduğu oylamada, çekimser kaldı. Aynı gün. İşte size, AKP iktidarının, dış politikada memleketimizi düşürdüğü kırılgan durum.
‘AYYAŞ’ TEPKİSİ
İşte bu devlet bu akılla bu vicdanla bu yürekle kuruldu. Ayyaş dediğiniz buydu. Utanmadan anasına genelev de çalışıyor dediniz. İki ayyaş deniliyor ya… Birinci ayyaş dedikleri, I. Dünya Savaşı’nın küllerinden bir devlet, bir ülke kurdu. İkinci ayyaş dediğiniz II. Dünya Savaşı’na sokmadı bu ülkeyi, bir gencinin burnunun kanamasına izin vermedi!
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***