Gazeteci Tuncer Çetinkaya
HABER | KENAN BAŞ
Türkiye’de muhaliflerine yaşam hakkı tanımayan Erdoğan rejiminin zulmünden kaçan 30 yıllık gazeteci Tuncer Çetinkaya, 2 yıl kaldığı cezaevinde tedavi hakkı verilmediği için böbreklerini kaybetne noktasına geldiğini söyledi. Çetinkaya, “Ölmem için ameliyattan sonra 10 saat çırılçıplak bir odada, doktor ve hemşire olmadan bekletildim.” dedi.
Türkiye’yi terk ederek, Almanya’da yeni hayatlarına başlayanların oluşturduğu Warendorf Köprü İnisiyatifi (Die Brücke) ilk programını Warendorf Christuskirche gerçekleştirdi. Toplantıya çok sayıda Türk ve Alman dinleyici katıldı. İnisiyatif gönüllüsü 5 kişinin kürsüye çıktığı toplantının açılışını yapan Warendorf Christuskirche Papazı Pfarrer Behring, insanlığın sevgi, barış ve hoşgörüye ihtiyaç duyduğuna işaret etti. Ancak dünyanın birçok yerinde yaşanan savaşların, antidemokratik yönetimlerin buna izin vermediğini ifade etti. Behring, herşeye rağmen insanların birlik, beraberlik ve barış içinde yaşamak için çaba göstermeleri gerektiğinin altını çizdi.
Dikkat çeken konuşmalardan birini 30 yıllık gazeteci Tuncer Cetinkaya yaptı. Erdoğan’ı ve AKP hükümetini eleştirdiği için 2 yıl hapis yattığını anlatan Çetinkaya, cezaevinde işkenceye maruz kaldığını söyledi. Uzun süre tedavi hakkından mahrum bırakıldığı için her iki böbreğini de kaybetme noktasına getirildiği belirten Çetinkaya, “Ayrica fıtık ve prostat nedeniyle ameliyat olmam da gerekiyordu. Askerlerin kontrolünde, ellerim kelepçeli hastaneye götürüldüm ve ameliyata alındım. Sonrasında, ölmem için çıplak vaziyette, doktor ve hemşire olmadan bir odada 10 saat bekletildim.” diye konuştu.
Erdoğan’ın, muhaliflerini susturmak için kullandığı sözde darbe hakkında hala kimsenin bilgi sahibi olmadığına işaret eden Tuncer Çetinkaya, 15 Temmuz’a ilişkin şunları aktardı: “Bu hala tartışmalı bir konu. Erdoğan, darbenin ´Tanrinin hediyesi´ olduğunu söyledi. Darbe girişimini, diktatörlüğünü inşa için kullandı. Darbe gecesi Erdogan´a yakın bir Twitter hesabı tutuklanacagimi yazdı. Bir hafta sonra tutuklanıp hapse atıldım.”
Mihrican Pürbudak, devlet kurumlarında öğretmen ve hemşire olarak 21 yıl görev yaptı.
Çocuklarıyla 3 yıl saklandı
Devlet kurumlarında öğretmen ve hemşire olarak 21 yıl görev yapan Mihrican Pürbudak da yaşadıklarını dinleyicilerle paylaşatı: “15 Temmuz´dan sonra hayat bizim için tamamen değişti. 3-4 gün içinde memuriyetten atıldık. Tutuklanma emrimiz çıkarıldı ve mallarımıza el koyuldu. Iki çocuğum da okul çağında olmasına rağmen, tutuklanmamak için saklandik. Bu durum tam üç yıl sürdü. Bu sürede ailem de dahil hiç kimseyle görüşemedik. Çaresizdik. Daha fazla dayanamayacagimizi anlayınca yurt dışına çıktık.”
18 yıllık matematik öğretmeni Cengiz Sönmez
Oğlunun yanında kaçırıldı
Daha sonra kürsüye gelen 18 yıllık matematik öğretmeni Cengiz Sönmez, hırsızlık ve yolsuzlukları ortaya çıkan Erdoğan’ın herşeyi örtbas edebilmek için 15 Temmuz 2016 gecesi yaşanan sözde darbe girişimini bahane ederek ‘insan avi´ başlattığını kaydetti. Sönmez “Bir gün oğlumla yolda yürüken polisler önümüzü kesti. Beni gözaltına aldılar. Ardından da eşimin tutuklandığını öğrendim.” dedi. Polis nezaretinde sözlü ve fiziksel şiddete uğradığını aktaran Sönmez´in su sözleri ise dikkat çekti: “Bazi günler dördüncü katin penceresinden sarkıtıp aşağı atmakla tehdit ettiler.” şeklinde konuştu.
İşkenceden kulağı patladı
Türkiye´deki ailesinin sıkıntı yaşamaması için isminin kullanılmamasını isteyen bir başka konuşmacı ise mühendis olduğunu söyledi. 15 Temmuz sonrası gözaltında işkence gördüğünü ve bu sebeple işitme kaybı yaşadığını anlatan konuşmacı şunları dile getirdi: “Durumum ciddi olunca doktora götürdüler. Doktora işkence gördüğümü söylememe rağmen bana yardım etmedi. Tekrar karakola götürüldüm. Ellerim kelepçeli, yüz üstü yere yatırıp uzun süre üstüme bastılar. Nefessiz kaldım.”
4 gün kaldığı polis nezaretinde bir kez bile tuvalete çıkarılmadığını, uyumaması için odanın ışıklarının 24 saat açık bırakıldığını ve sürekli başından aşağıya su döküldüğünü anlatan konuşmacı, “Bana kendi yazdıkları, üzerinde isimler olan ifadeyi imzalatmak istediler. Kabul etmeyince işkence uyguladılar. Çırılçıplak soyulup, tecavüzle tehdit edildim.” dedi.
Warendorf Christuskirche Papazı Pfarrer Behring
Ortak dua
Toplantı, konuşmaların ardından papaz Pfarrer Behring’in yaptığı duayla sona erdi. Program sonunda ikramlar eşliğinde konuşmacılar ve dinleyiciler sohbet etti. Warendorf’un yani sıra çevre yerleşimlerde de gelen misafirler, dinledikleri karşısında çok etkilendiklerini dile getirdi. Dinleyiciler, konuşmaların Almanca dilinde yapılmasının da dikkatlerinin çektiğini ifade etti. Ayrıca konuşmalar sırasında dinleyicilere son 7 yıldır Tüerkiye´de yaşananlara dair barkovizyon izletildi.
Türkiye’de neler oldu?
17-25 Aralık 2013’ten sonra Türkiye’nin eğitimli ve donanımlı en büyük sivil toplum hareketine yönelik soykırım ve cadı avı başlatıldı. Bu süreçte çocuklar ve kadınların da aralarında olduğu yüzlerce insan hayatını kaybetti. 7 yıl içinde yaşananlardan bazıları şu şekilde: 129 bin 161 insan kamu hizmetinden atıldı. 31 bin 857 polis, 34 bin 63 öğretmen ihraç edildi. 4 bin 340 hakim ve savcı mesleklerinden men edildi. 234 bin 419 kişinin pasaportu iptal edildi. 87 gazeteci, 36 engelli, 104 hasta tutuklanarak cezaevine atıldı. 15 üniversite kapatıldı, 5 bin 990 akademisyen kovuldu. 109 vakıf, bin 410 dernek kapatıldı. Parasal büyüklüğü 20.4 milyar dolara ulaşan 2 binin üzerinde şirket kapatıldı ya da devlet tarafından el konuldu.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***