YORUM | M. NEDİM HAZAR
Bir toplumda adalet varsa, silaha yer kalmıyor. Bir tür bileşik kap gibi esasen; adalet eksildikçe zulüm çoğalıyor, zulüm arttıkça da şiddet.
Fetihler kılıçla yapılabilir fakat kalıcı olmak ancak ve ancak adaletle mümkün oluyor. Ve bir iktidarın ömrünü ölçmek istiyorsanız; adaletin hüküm sürdüğü vicdan vadisini ne kadar terk ettiğine bakmanız yeterli.
Ne güzel sözdür: “Zûlm ile âbad olanın âhiri berbâd olur!”
Sadece dilde ifade edilen sevgi, eylem ile içi doldurulmazsa hiçbir anlam ifade etmiyor. Hele hele bu sevgi marazî ise…
Bu memlekete ne fenalık geldiyse “sevemez kimse seni, benim sevdiğim kadar” hastalıklı ruh halinden geldi. Sevgiyi ifade etmeden icraatla göstermek yerine habire hayali düşman üreterek iktidarı elinde tutma hastalığı yeni de değil. Yüz yıl önceye, Cumhuriyet’in kuruluşuna bakıldığında benzer söylemlerin ne kadar popüler olduğunu da görmek mümkün. Vatanı herkesten ve her şeyden daha çok sevdiğini söyleyenlerin vatana verdikleri zararı yazıyor resmi olmayan tarih kitapları.
Cesaret ve risk…
Ancak aynı bünyede taşınıyorsa anlamlıdır. Başkasını ölüme gönderirken kahramanlık edebiyatı yapmak en kolayı. Birinin cesaretiyle bir başkası riske giriyorsa dünyanın en cesur insanı olabilir herkes. Hele hele savaş söylemi iktidar için bir propaganda aracına dönüşürse, kurban bulmak çok kolaydır. Einstein, “Propagandayla zehirlenmedikleri sürece kitleler asla savaş düşkünü değildirler” der.
Adaletsiz bir toplum için insan hayatı önemsizleşir. Ölüm arzusu bir üst dil olarak kullanıldıkça adalet bir sıklet olarak görülür. Defoe, adaletin haksız olana zulüm gibi ağır geleceğini söyler. Adil olmak ahmaklık, zalim olmak erdem sayılır bu durumlarda.
Yıkmak, yapmaktan daha mühimdir bu zihniyet için; öldürmek yaşatmaktan… Oysa mevcut olan her ne ise çirkinlik bile olsa bunu düzeltmenin en erdemli yolu güzeli yapıp göstermektir. Başkasının güzeli bize çirkin geliyorsa, bizim için iyi olanın başkası için de kötü olabileceğini düşünmek lazımdır.
Klişelerin, laf gargaralarının, yalanın, iftiranın yönetici söylemine dönüştüğü bir dönemde çalım satarak ‘yaptıysam ben yaptım, git istediğine şikâyet et’ efelenmeleri belki kısa süre içerisinde sahibine zarar vermez ama tarih karşısında sorumlu tutacağı da muhakkaktır. Unutmamak lazım ki, mazlumun ahı er ya da geç zalimin ensesine bir örs gibi iner. İnsanlık tarihi, bunu ispatlayan yaşanmış örneklerle doludur.
Zalimin hüküm sürdüğü her devirde ve toplumda adaletin evrensel normları yerine, ‘paşa gönül kriterleri’ geçerlidir. Bugün yaşadığımız olaylarda da bu manzara net olarak görülüyor maalesef. Hazzetmediği insanlara hayat hakkı vermemek için (‘Onlara su bile yok’ söylemiyle zirve yapmıştı) sahip oldukları her şeyi yok etmek, üzerine çökmek ve bitirmek üzere her türlü akıl ve vicdan dışılık normal sayılır ve belki ücreti mukabilinde destekçisi de bulunur.
Bulundu da…
Türk toplumundaki utanç verici suskunluk değil midir 85 yaşındaki Nusret Amca’yı ölüme gönderen kahrolası sebep!
İktidar, bugün gücünü sürdürebilmek için çareler aramakta.
Bulabilir mi emin değilim.
Ancak, ola ki böyle bir ihtimal gerçekleşirse emin olun yaşanacak olan şey daha fazla adaletsizlik, daha fazla tefessüh ve daha fazla zulümdür.
Dikkat buyurun buna paralel bir berbat son da yine aynı güruhu bekler bundan da emin olunuz.
Zulmün kendine göre ahlaki bir sistematiği olabilir.
Hitler dahil bütün zalim despotlar, milyonlarca masumu katlederken insanlığa iyilik yaptığına inanıyordu. Dönemin en önemli yitiği ise ahlak oluyor maalesef. Dinsiz insan vicdanlı olabilir ama vicdansız birinin dindar olması mümkün değildir.
Vicdanı çekilip alınmış bir toplumda huzurun, mutluluğun ve refahın olması asla düşünülemez.
Korkunun hüküm sürdüğü bir mankurtlar toplumu olur olsa olsa.
Bu kavramlar çerçevesinde bakılacak olursa, geri gidilen mesafe on ya da yirmi yıl değil, insanlığın başlangıç noktasındaki temel iyilik ve kötülüğün neşet ettiği devirdir.
Kadim bir kavganın güncel versiyonunu izliyoruz.
Biz kurbanlar ve hainler safındayız birilerine göre.
Görmüşsünüzdür, “Hepsini gaz odalarına tıkmak lazım” diyor başörtülü siyasal İslamcı.
İnsanları yok ederek iyilik yaptığına inanmak kadar korkunç bir yanılgı olabilir mi?
Oluyor işte!
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***