Böyle önemli tarihi anlarda alınan tutumlar son derece hayatidir. Bu yazıda, Rusya’nın Ukrayna işgali girişimi karşısında, özellikle solda alınan çeşitli tutumlara ve kafalardaki önyargılara kısaca değinmek istiyorum.
Genelde Türkiye solu, Rusya’nın işgal girişimi başlar başlamaz kendini ortaya atan ve “Rus silahlarının barış ve huzur getirdiğini” söyleyen, o kadar kızdığı ve ateş püskürdüğü Doğu Perinçek’in (fazla acele eden Perinçek, bir iki gün sonra Çin’in soğukkanlı, hatta Rusya’ya karşı eleştirel tutumunu görünce biraz “hizaya” gelme ihtiyacını duymuş olabilir) arkasında sıralandı. Bunların başında “Grup Yorum” geliyor. “Grup yorum”, 23 Şubat günü, “sosyalizmin anavatanı” diye kutsadığı Rusya’da verdiği konserde Rusya’ya desteğini Perinçek kadar net ifade etti.
“Ulusalcılığı” ile tanınmış Merdan Yanardağ, “Rusya aslında bir savaşı başlatmıyor, 8 yıldır süren savaşı bitiriyor” diyerek, Perinçek’i yankıladı ve onun hemen yanı başında yerini aldı. TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Rusya’dan çekinen Nato’nun, Ukrayna’ya “elini uzatmaya” hiç de niyetli olmadığı alenen ortada olmasına rağmen, “Nato’nun Ukrayna’dan elini çekmesi” talebiyle Rusya’nın Ukrayna’ya uzanan elini (ya da süngüsünü) görmezden geldi ve Perinçek’in bir adım gerisinde konuşlandı.
Tam da işgalin başladığı gün Putin’le “müttefiklik antlaşması” imzalayan, Tayyip Erdoğan’ın “can kardeşi”, Azerbeycan Başkanı İlham Aliyev de, Türkiye, Azerbeycan ve Rusya arasında ittifak kurulmasını önererek Aydınlık gazetesinden büyük alkış aldı. İlginç bir cephe!
Bunlar bilinen şeyler ama örneğin Facebook’ta dolaşan bağımsız kişilerin yukardakinden farklı olmayan tutumları yeterince bilinmiyor olabilir. Bu arkadaşlar, elbette yukarıdaki betonlaşmış siyasiler kadar katı ve değişmez tutumlara sahip olmayabilirler. Çünkü yukarıdakiler, Merdan Yanardağ hariç, birer örgüt ya da devlettir ve ne yaparsanız yapın, hangi gerçeklere işaret ederseniz edin tutumlarını değiştirmezler. Örgütler, beyinleriyle ya da olmayan vicdanlarıyla değil, siyasi angajmanlarıyla hareket ederler. Bireyler ise önyargılarıyla. Bu önyargıları yıkmak da bir hayli zor olmakla birlikte, siyasi angajmana girmiş örgütler kadar umutsuz vaka değildirler. Tartışmaya çalışalım.
Bu arkadaşlar, Ukrayna’nın Rusya tarafından işgalini haklı gösterebilmek için Ukrayna’daki neo-nazilere ve işledikleri cinayetlere dikkat çekiyorlar. Diyelim ki (abartmalar bir yana) söylediklerinin hepsi doğru olsun. Bir ülkenin, cinayetler işleniyor diye işgal edilmesi haklı görülebilir mi? Ya da bu gerekçeyle işgale karşı çıkmamak nasıl bir akıl tutulmasıdır.
Geçmişte defalarca yaşadık. Saddam da bir katildi. Özellikle Kürtlere karşı kitle katliamları yapmıştı. Ama bunu ve başka şeyleri bahane ederek Irak’ı işgal eden ABD ve müttefiklerine bütün gücümüzle karşı çıkmadık mı? ABD yapınca kötü, Rusya yapınca iyi… mi?
Batı’nın ve Türkiye’nin Suriye topraklarına girmesine, Suriye Hükümeti’ni zorla devirmeye kalkışmasına karşı çıkıyoruz da benzerini Rusya bir başka ülkeye karşı yaptığı zaman neden sesimiz çıkmıyor? Grup Yorum’un paylaşımının altına yorum yazan biri, “belki de SSCB’nin dağıldığından haberleri yok” diye yazmış. Keşke öyle olsaydı. Habersizliklerini hayretle karşılardık ama kınamazdık. Oysa onlar Putin Rusya’sını hâlâ “sosyalist anavatan” olarak görüyorlar, vehamet burada (gerçi bu “sosyalist anavatan” zırvalığı da sorgulanmalı ama burada konu o değil).
Ukrayna’da, aldıkları oy oranı o kadar fazla olmasa da militan eylemleriyle ve saldırganlığıyla etkili olan, “Pravi Sektör” denen (bir de Svoboda var), aşırı sağcı, neo-nazi bir hareketin olduğu bir gerçek. Fakat bazı arkadaşlar buradan hareketle Zelenskiy başta olmak üzere bütün Ukrayna Hükümeti’ni neo-nazi ilan edecekler neredeyse. Eh, hükümet neo-naziyse işgali de hak etmiş oluyor onların mantığına göre.
Bence, hükümet dedikleri gibi olsaydı da (Saddam örneğini verdim) işgale girişmek yanlıştır ama ayrıca Ukrayna’daki hükümet neo-nazi falan değil, sadece AB yanlısıdır. Gerçi bugünlerde AB’den hayal kırıklığı yaşıyorlar, o başka. Fakat önemli olan nokta şu ki, Odesa’da, aynı Sivas katliamına benzer bir şekilde sendika binasını yakarak 43 kişiyi öldüren neo-nazileri en çok güçlendirecek olan şey, Rusya’nın işgalidir, bu fazlasıyla “anti-nazi” arkadaşlar bunu hiç düşündüler mi acaba? Çünkü “Pravi sektör”, propagandasının bütün demagojik argümanlarını Rus karşıtı aşırı milliyetçilikten üretiyor. Emin olun, şimdi onlar işgal karşısında “yeme de yanında yat” diyorlar!
Bir de “tarafsızlık”larını ilan eden “barış taraftarı” arkadaşlar var. Onlara ilişkin de birkaç şey söylemek istiyorum. Elbette bu arkadaşları, Putin yanlılarından ayırıyor ve daha olumlu görüyorum ama aynı zamanda bir yanılgı içinde olduklarını düşünüyorum.
“Barışçılık” her zaman savaştan kaçınmakla olmaz. Bazen barış için savaşmak da gerekebilir. Örneğin, Naziler Avrupa’ya ve ardından Sovyetler Birliği’ne saldırdığında onlarla savaşılmasaydı barış asla kazanılamazdı. Bugün de benzer bir durum var. Ukrayna halkı ve dünya halkları barışı her türlü hegemonyacı ve emperyalist saldırganlığa ve işgale karşı savaşarak kazanacaklardır.
Önyargıları yenmek düşmanı bile yenmekten zordur!
www.gunzileli.net
[email protected]
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***