Ukrayna gerilimi Putin’in Ukrayna’daki ayrılıkçı bölgeleri tanıdığını açıklaması ile yeni bir safhaya girdi. Peki, şimdiye kadar iki ülke arasında hassas bir denge politikası takip eden Türkiye nasıl bir yol izleyecek?
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’nın doğusundaki ayrılıkçı bölgeleri tanıdığını açıklaması, şimdiye kadar iki ülke arasında hassas bir denge politikası takip eden Türkiye’yi artık daha net bir tercih yapmak durumunda bırakabilir.
Putin, dün gece bu kararı açıkladığı ulusa sesleniş konuşmasında, Donbas bölgesinin tarihsel olarak Rusya toprağı olduğunu da savundu. Konuşmanın ardından da Rusya bölgeye barış gücü göndermeye karar verdiğini açıkladı.
Gece yarısı biten konuşmaya Türkiye’den ilk tepki çok fazla zaman geçmeden AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan’dan geldi. Turan sosyal medya hesabından, “Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne saygı duyulmalıdır. Tarihteki mevcut konulardan/durumlardan yola çıkılırsa tüm dünyanın sınırlarının yeniden çizilmesi gerekir. Dünyanın artık kaosa, krize, savaşa, istikrarsızlığa değil; huzura ve barışa ihtiyacı var” ifadelerini kullandı.
Dışişleri Bakanlığı ise yaptığı açıklamayla Rusya’nın Donetsk ve Luhansk Cumhuriyetleri’ni tanıma kararını “kabul edilmez buluyoruz ve reddediyoruz” diyerek, Ukrayna’nın siyasi birliğinin ve toprak bütünlüğünün korunmasına bağlılığını bir kez daha vurguladı. Afrika ziyareti sırasında konuyla ilgili açıklama yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da “Biz Rusya’nın bu kararını kabul edilmez olarak değerlendiriyoruz” dedi.
ABD ve Batı ülkelerinin kısa bir süre içinde Rusya’ya karşı çeşitli yaptırımları devreye sokması bekleniyor.
Türkiye ne yapmalı?
Dün geceki gelişmeler kendisini Rusya ile Batı ülkeleri arasındaki Ukrayna merkezli giderek tırmanan gerginlik sırasında net bir tercih yapmak zorunda hissetmeyen Ankara’yı yeni bir pozisyon almaya zorluyor.
Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi (EDAM) Direktörü Sinan Ülgen’e göre Putin’in iki ayrılıkçı bölgeyi tanıması sadece Türkiye için değil aynı zamanda dünya istikrarı için de bir tehdit. Bu kararın uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurgulayan Ülgen, şöyle konuşuyor:
“Rusya bu cumhuriyetler için ‘self determinasyon’ tanıdığını söyledi ama bu şekliyle bu hakka başvurulması çok büyük istikrarsızlık yaratır. Çünkü bu hak uluslararası hukukta çok katı normlara tabidir, birçok şartın bir arada olması gerekir. Ama burada öyle bir durum yok. Rusya ayrılıkçılığa destek olmuş oldu.”
Ülgen, Türkiye’nin bu kararı ilk olarak uluslararası hukuk temelinde eleştirmesi gerektiğini belirterek, “Rusya hamlesini yaptı. Şimdi top batıya geçmiş durumda. Batı İttifakının bir yanıt vermesi gerekecek ve yaptırımlar gelecek. Kırım’dan sonra da CAATSA yaptırımları gelmiş ve bizi de etkilemişti” hatırlatması yapıyor.
2014’te Kırım’ın işgalinden sonra hem ABD hem de AB ülkeleri Rusya’ya karşı yaptırım kararları almıştı. AB almış olduğu kararlarda ihtiyatlı bir tutum sergilerken, ABD’nin yaptırımları daha sert olmuştu. Türkiye, Kırım’ın ilhak edilmesini “yasa dışı” olarak vurgularken, Batı’nın aynı nedenle Rusya’ya uyguladığı uluslararası yaptırımlara katılmamıştı.
Loğoğlu: “İş yeni başlıyor”
Dışişleri Bakanlığı eski Müsteşarı, Emekli Büyükelçi Faruk Loğoğlu Türkiye’nin bu gerilimde şimdiye kadar doğru bir dış politika takip ettiğini ancak artık işinin daha da zorlaştığını belirtiyor.
“Türkiye, Suriye ya da Libya’da olduğunun tam aksine bu kez taraf tutmadı” diyen Loğoğlu, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Ancak iş yeni başlıyor. Çünkü bu iki bölgenin bağımsızlığını tanıdıktan sonra Rusya’nın asker sevk etmesi derhal yaptırımları gündeme oturttu. Öyle ya da böyle yaptırımlar hangi çapta olursa olsun Türkiye’nin işi zor olacak. Ukrayna ile ilişkilerimiz var ama Rusya ile ilişkilerimiz diğeriyle kıyaslanamayacak kadar derin kapsamlı ve derin.”
Batı’nın getireceği yaptırımlara Türkiye’nin uymama şansının olup olmadığının sorulması üzerine ise Loğoğlu NATO üyesi olan, AB’ye katılmak ve ABD ile ilişkilerini düzeltmek isteyen Türkiye’nin yaptırımlar konusundaki tavrının kendisini her nasıl karar alırsa alsın zorlayacağını belirtiyor.
“Her durumda Türkiye’nin Rusya ile ilişkileri bu gelişmelerden sonra bir önceki güne ya da haftaya nazaran aynı olmayacak” diyen Emekli Büyükelçi, Rusya ile ilişkilerde öngörülmeyen bazı sıkıntıların ortaya çıkabileceğini kaydediyor.
“Söylemi sertleştirip, yaptırımlara uymama” seçeneği
Peki Türkiye bu kez de Kırım’ın ilhakıdurumundaki gibi mi davranacak?
Ülgen, Batı ülkelerinin alternatifli yaptırım kararları belirlediğini ve en ağırı olmayacak şekilde bunları uygulamaya koyacağı öngörüsünde bulunurken, Türkiye’nin durumu ile ilgili şunları söylüyor:
“Türkiye üzerinde de bir baskı oluşabilir. Şimdiye kadar Ankara belki anlaşılabilir nedenlere yaptırım rejimine taraf olmadı. Ama şimdi açık bir şekilde bir kez daha uluslararası hukukun ihlali var. Ayrılıkçı ve yayılmacı bu politikaya Türkiye’nin de tepki vermesi lazım.”
Türkiye’nin şimdiye kadar yürütmeye çalıştığı denge politikasından artık vazgeçmek zorunda kalıp kalmayacağı sorusunu ise Ülgen şöyle yanıtlıyor:
“Bu şartlarda denge politikası yürütülmesi son derece zorlaştı. Çünkü Türkiye’nin de artık ilkesel bir düzlemde tepki vermesi lazım. Denge politikası yürüteceğim diye ilkesizlik yolunda gideceğini düşünmüyorum Türkiye’nin.”
Ülgen, Rusya’ya başta enerji olmak üzere çeşitli alanlardaki bağımlılıkların hatırlatılmasına karşılık da “İşte o nedenle Türkiye söylemini sertleştirip yaptırımlara taraf olmama politikası izlemeye çalışacaktır diye düşünüyorum” diyor.
Loğoğlu ise Türkiye’nin şimdiye kadar bu meselede “ince bir çizgide yürümeyi başardığına” dikkat çekerek, yaptırımlara ilişkin alınacak tutuma dair şu yorumu yapıyor:
“Yaptırımlara uyup uymama elbette bir egemenlik kararı. Ama uymadığı takdirde bu Türkiye’nin NATO, AB ve ABD ile ilişkilerini olumsuz etkiler. ‘Ben uymuyorum’ deyip işin içinden çıkamazsınız. Uymadığınız takdirde bunun Türkiye’ye dönük olumsuz etkisi mutlaka olur. Belki ara bir yol bulunup, kısmen uyulabilir.”
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE – GÜLSEN SOLAKER
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***