Ukrayna ile Rusya arasındaki kriz, Almanya gibi birçok NATO üyesi ülkenin Moskova’ya olan enerji bağımlılığını “acilen azaltması ve yenilenebilir enerjilere ağırlık vermesi gerektiğini” gün yüzüne çıkardı.
Krizde Kiev ve Batılı müttefiklerinin net bir pozisyon takınmamakla eleştirdiği Berlin yönetimi, bir yandan Rus tedarikçisi ile ilişkileri sürdürmek diğer yandan ise NATO içindeki yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda kaldı.
Almanya’ya ithal edilen doğal gazın yüzde 55’i Rusya’dan geliyor. 2012’den beri bu oran 15 puan artmış durumda. İthal gazın yarısı haneler tarafından kullanılırken temel enerji ihtiyacının neredeyse yüzde 27’sini doğal gaz oluşturuyor.
Bu da Ukrayna krizinde Berlin’in “ayak diremesi”nin başlıca sebebi. Almanya bir yandan Moskova’yı hedefleyecek yaptırımlar konusunda “ihtimamlı” olunması çağrısında bulunurken diğer yandan ise Ukrayna’ya silah göndermeyi reddediyor.
Hedef 2030’a kadar yüzde 80 yenilenebilir elektrik
Rusya ile Almanya arasındaki enerji işbirliği Baltık Denizi’nden doğal gaz akışının sağlandığı ve büyük tartışmalara neden olan Kuzey Akım II doğal gaz boru hattı ile somut bir hale gelmişti. Berlin’deki yeni koalisyon hükümetinde ise Yeşiller’in kilit rol oynaması, bağımlılığın azaltılması ve yenilenebilir enerjinin ajandanın ilk sırasına alınmasına neden oldu.
Alman Ekonomi ve İklim Bakanı Robert Habeck, “Fosil yakıtların gittikçe daha fazla terk edilmesi jeopolitik anlamda Avrupa’nın güçlenmesini sağlayacak” açıklamasında bulunarak hükümetin pozisyonunu ortaya koydu. 2030’a kadar elektrik ihtiyacının yüzde 80’ini yenilenebilir enerjiden karşılamayı hedefleyen Berlin, bu yıl ülke yüz ölçümünün yüzde 2’sini rüzgar türbinleri ile donatacak ve güneş enerjisi panellerinin çatılara takılmasını zorunlu kılacak.
Fakat kısa vadede bu çözüm önemli sorunları da beraberinde getiriyor. Zira enerji geçişi aynı zamanda daha fazla doğal gaz kullanılmasına neden oluyor. Bunun nedeni ise 2022 sonunda nükleer enerjiden, 2030’da ise kömürden çıkış kararı alınmış olması.
Çevreci enerjilerin yetmediği durumlarda yani güneşsiz ve rüzgarsız günlerde kullanılan kömür ve nükleer enerjinin devreden çıkarılması ise enerji ihtiyacını karşılamada tek seçeneğin doğal gaz olmasına neden oluyor.
Fraunhofer Ekonomi Enstitüsü’ne göre Almanya’nın 2030’a kadar doğal gaz kullanarak gerçekleştirdiği elektrik üretimini üçte bir oranında artırması gerekecek.
Alternatifler neler?
Peki, bu tabloda Moskova’ya bağımlılıktan kurtulmak mümkün mü? Hükümet ilk olarak enerji ithalatında çeşitliliğe gitme yoluna baş vurmuş durumda.
Ekonomi Bakanlığından bir kaynak Avrupa’daki metan terminallerinin “tam kapasite” kullanılmasının bir alternatif olabileceği görüşünde. Fakat bu enerjinin ABD, Katar ve Avustralya’dan gelmesi fiyatların da yükselmesine neden olacak.
Bir de ülkenin gaz rezervlerinin yüzde 42 gibi çok düşük seviyede bulunması enerjiye yeni zamların da kapıda olduğunun bir işareti.
Enflasyonun hızla yükseldiği bir dönemde enerji fiyatlarında fazladan bir artış yaşanması ise hükümet için “siyasi bir bomba” olarak yorumlanıyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***