PKK lideri Abdullah Öcalan’ın haklarının ayaklar altına alındığını söyleyen kardeşi Mehmet Öcalan, “İmralı’ya gitmek istiyoruz. Devlet İmralı kapısını açmalı. Bu bir rica değil, bir haktır” dedi.
İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi’nde ağır tecrit koşullarında tutulan Öcalan, ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmüyor. PKK lideri, en son ailesi ile 25 Mart 2021’de gerçekleştirdiği “kesintili” telefon görüşmesi, avukatları ile de 7 Ağustos 2019 tarihinde görüşme gerçekleştirebildi. Aradan geçen 11 ayda Öcalan’dan herhangi bir temas sağlanmadı.
Aile ve avukatların 1999’dan 2016 yılına kadar yaptığı görüş başvuruları, “hava muhalefeti”, “gemi bozuk”, “koster bozuk”; bu tarihten 2019 yılına kadar yaptıkları başvurular ise 3 aylık aile, 6 aylık avukat görüş yasağı gerekçeleriyle sık sık reddedildi. 2019 yılından sonra yapılan başvurulara ise olumlu ya da olumsuz yanıt verilmiyor. HDP tarafından 26’ncı (17 Kasım 2015-16 Mayıs 2018) ve 27’nci (7 Temmuz 2018’den bu yana) dönemde, İmralı’da uygulanan tecride dair farklı tarihlerde Meclis Başkanlığı’na verilen 54 soru önergesinden ise şu ana kadar sadece biri yanıtlandı.
PKK lideri Abdullah Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan, İmralı’da devam eden tecrit, yapılan başvurulara rağmen Öcalan ve diğer tutuklulardan haber alınamaması, uluslararası komploya dair Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirmelerde bulundu.
İMRALI’NIN ÖRNEĞİ YOK
Mehmet Öcalan, aradan geçen 23 yılda gösterilen tepkiler ile halkların kabul etmediğini söyledi. PKK liderine yönelik ağırlaştırılmış tecride dikkat çeken Öcalan, “Tarihte bazı kişilere dönük tecrit politikası uygulandı, ancak Sayın Öcalan üzerinde uygulanan ağır tecridin bir örneği yok. 23 yıldır zaman zaman gevşetilmiş, zaman zaman da ağırlaştırılmış bir şekilde tecrit uygulanıyor. Yasalar herkes için geçerli olmalı. Ancak 23 yıldır Sayın Öcalan’ın ‘var olan’ hakları verilmedi. Bunu bir insan olarak kabul etmek mümkün değil. 12 Eylül Askeri Darbesinin ardından yaşatılanlar bile şu an yapılanlar kadar ağır değildi. Hak hukuk az bile olsa mahkemelerde vardı. Şu an Kürtlere karşı hukuktan bahsetmek mümkün değil” diye konuştu.
ÖCALAN’IN SÖZLERİNİ HATIRLATTI
Kamuoyu baskısı sonucu son olarak PKK lideri Abdullah Öcalan ile 25 Mart 2021’de Urfa Adliyesi’nde “kesintili” bir telefon görüşmesi yapabildiğini hatırlatan Mehmet Öcalan, “Kısa bir görüşme oldu. Görüşmede Sayın Öcalan bana ‘Devlet yanlış yapıyor. Bu yaptığınız doğru değil. Bu görüşme yasal değil. Ben bir tutukluyum ve benim haklarım var. Bir an önce avukatlar gelmeli’ dedi. Yüzlerce kez başvuru yapıyoruz, ancak bir gerekçe sunulmadan olumlu olumsuz bir cevap verilmiyor. Muhatap yok. Başkanın hakları ayaklar altına alınmış” ifadelerini kullandı.
‘KAYGILARIMIZ VAR’
İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi’nin bir örneğinin dünyada olmadığına dikkati çeken Öcalan, aile içinde en fazla cezaevine giden kişinin kendisi olduğunu belirtti. İmralı Cezaevi’nde görüşmeye gittiği zaman yaşadığı zorluklara değinen Öcalan, “Bazen yarım saat bazen de bir saat görüşme yapıyorduk. Denizin ortasında bir ada, orada insanın nefes alması bile zor” dedi. Aile ve avukatlar olarak 11 aydır PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan haber alamadıklarını vurgulayan Öcalan, “Bizim kaygılarımız var, orada neler oluyor bilmiyoruz. Bir an önce avukat ve aileler olarak İmralı’ya gitmek istiyoruz. Devlet İmralı kapısını açmalı. Bu bir rica değil, bir haktır. Orada yaşayan 4 insanın, insan olmasından kaynaklı hakları var. Devlet, 2015 yılından bu yana bütün Kürtlere dönük bir baskı politikası uyguluyor. Kürtlerin belediyelerine kayyım atandı, seçilmişleri tutuklandı. Tecrit toplumun her yerine yayıldı, en ağırı İmralı’da uygulanıyor” şeklinde konuştu.
DEMOKRATİK ÇÖZÜM YOLU
Mehmet Öcalan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın İmralı açıklamalarına dair şunları söyledi:
Muhalefet ve iktidar ‘Kürtler’ üzerinden kirli bir siyaset yürütüyor. Kürt sorununun çözümüne dair adım atamayan iktidar ve muhalefet, Kürtler üzerinden siyaseti dizayn etmeye çalışıyorlar. Kürtler eski Kürtler değil, Kürtler artık siyaset yapmasını biliyor. Kürtler hem muhalefete hem de iktidara karşı siyaset yapabiliyor. Kimse Kürtler üzerinden hesaplar yapmasın. Bu yapılanlar anti-demokratiktir. Kürt sorununda demokratik çözüm yolu belli.
HERKESE SORUMLULUK DÜŞÜYOR
15 Şubat uluslararası komplonun 23 yıldır sürdürülen tecrit ile devam ettiğini belirten Mehmet Öcalan, sözlerini şöyle sürdürdü:
Bu komploda ABD, İsrail, Rusya gibi onlarca ülke yer aldı. Amaçları Başkan Apo’nun düşüncelerini, fikriyatını ortadan kaldırmaktı. Kenya’da tutuklayıp Türkiye’ye teslim etmelerinin üzerinden 23 yıl geçti ancak bu fikriyat daha fazla yayıldı. Görmek isteyenler Rojava’ya baksınlar. Ortadoğu’da bir çözüm olacaksa ancak Sayın Öcalan’ın sunduğu sistemle olur. Bu sistemin içinde bütün halklara yer var. Ortadoğu’da çözüm isteniyorsa, bir an önce İmralı’nın kapıları açılmalı. Herkes Kürt meselesi ve Ortadoğu’da yaşanan sorunların demokratik çözümünün anahtarını elinde tutan Sayın Öcalan’a sahip çıkmalı. Kim ne yapabiliyorsa, bir an önce yapsın, yarın geç olabilir. Demokratik mücadeleyi büyüterek, ‘kara günü’ ortadan kaldırabiliriz. Burada herkese görev ve sorumluluk düşüyor.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***