İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, ‘Dünya Radyo Günü’nde radyocularla bir araya geldi. İmamoğlu, “Çok farklı 6 siyasi partinin 6 genel başkanının bir araya gelmesi, tarihi ve önemli bir görüntüdür. Bana göre, Türkiye’nin demokrasi tarihinin en önemli buluşmalarından birisidir” dedi. İmamoğlu, “Açıkçası, ülkenin umutlu olması lazım ve umut için çok fazla gerekçesi var. Başta, ülkemizin çok samimi, dürüst, gerçekçi, çok daha üst seviyede evrensel düşünen inanılmaz bir yeni kuşağı var… Çok gerçekçiler. Bugün yanlış yapan politikacıların dahi çocukları, torunları onlara oy vermeyecek. Mümkün değil. Sandığa gider ve ona oy vermez. Bu anlamda Türkiye değişime hazır” diye konuştu.
Ekrem İmamoğlu, bugün radyocularla Emirgan Korusu’ndaki buluştu. Radyocular, İmamoğlu’na, Kanal İstanbul’dan İBB’nin elinden alınan gayrimenkullere, eski İBB yönetimi döneminde burs alan siyasetçilerden yeni idarenin 53 bin öğrenciye verdiği eğitim katkısına, yeni taksi düzenlemesinden Askıda Fatura uygulamasına kadar birçok konuda sorular yöneltti. Gelen soruları yanıtlayan İmamoğlu, medyanın günümüzde geldiği durumu ölçecek bir çalışma içinde olduklarını da aktardı. İmamoğlu, şöyle konuştu:
BUNU DÜZELTMEK GEREKİYOR: “Her alanında fikir özgürlüğünün en güçlü şekilde temsil edildiği medyanın hangi durumda olduğu, o toplumun özgürlüğünün kanıtıdır. Ya da seviyesini belirler demek mümkün. Bu konuda bir araştırma yapıyoruz. Bir medya raporu hazırlıyoruz. Bizim de desteklediğimiz ve araştırmalarla İstanbul halkından aldığımız sesi, değerlendirme yaptığımız, bu işin uzmanlarının da içinde olduğu, muhtemeldir ki belli aşamalarında sizlerin de fikirlerine başvurulacak bir medya raporu. Çünkü bunu iyi görmek lazım. Eğer bilgi kaynağımız olan medya iyi durumda değilse zaten toplumun, sağlıklı bilgiler edinemediği yerde o keyfi, o ortamı yaşayamadığı sürece demokratik bir toplum olma şansı yok. Bunu düzeltmek gerekiyor.
TARTIŞMA PROGRAMLARI PATOLOJİK İNCELEMEYE MUHTAÇ: Bazı görsel medya kanallarında son bir yıl içinde yayınlanan tartışma programlarının patolojik incelemeye muhtaç olduğunu düşünüyorum. Ne yazık ki orada atılan manşetler, saatlerce üstünde tartışılan konular ve bu saatlerce üstüne tartışılan konuların son bir yıldır özellikle, büyük oranda siyasi tartışmaların malzemesi olmamdan ötürü de gerçekten patolojik incelemeye ihtiyacı var. O tartışmalar yapılırken oradaki insanların kurduğu cümleler, cümlelerin seviyeleri… Yani o kavramları, ben eminim ki kendi çocuklarına dinletilmesini yasaklarlar o cümleleri eden insanlar. Tüm bu ortam, elbette ki bizim her şeyimizi etkiliyor. Ruh halimizi etkiliyor, yaşama bakışımızı etkiliyor. Umudumuzu, geleceğimizi etkiliyor. Bunun için medya çok önemli. Radyolar çok önemli.
YANLIŞ YAPAN POLİTİKACILARIN ÇOCUKLARI, TORUNLARI ONLARA OY VERMEZ: Açıkçası, ülkenin umutlu olması lazım ve umut için çok fazla gerekçesi var. Başta, ülkemizin çok samimi, dürüst, gerçekçi, çok daha üst seviyede evrensel düşünen inanılmaz bir yeni kuşağı var. Onlarla çok moral buluyorum. Sahada diyalog kuruyorum ya da onlar benimle diyalog kuruyor. Aktarımları var. Sorgulamaları var. Hatta hesap sormaları var. Ülkemizin böyle bir kaynağı var. Bu kaynak, çok sağlıklı. Bütün bu yoksulluğa ve yoksunluğa rağmen böyle bir neslin ortaya çıkması, mucizevi bir şey. Ama zaten işin doğasında da var. İnsanlar, bazen elinde olmayan şeylere daha çok sarılır ve onları ister. Onlar için mücadele verir. Toplum ve yaşam tarihinde bunlar vardır. Muhtemelen şu an belki toplumda en çok istenen, arzulanan, olması için ‘Niçin bizde yok? Niçin biz dürüst davranmıyoruz? Niçin adaletli değiliz’ dediğimiz birçok husus, yeni nesli de bu yönde etkilemiş ve o etkilenen nesil, açıkçası başka bir nesil olmuş. Ben yaşıyorum konuşmalarında, yazmalarında, öyle sözler var ki. Evimde de benzer üç kuşak var zaten. Onların da tavırlarından bunu yaşıyorum. Çok gerçekçiler. Bugün yanlış yapan politikacıların dahi çocukları, torunları onlara oy vermeyecek. Vermez yani. Mümkün değil. Sandığa gider ve ona oy vermez.
TEK BAŞINA SİYASİ PARTİLER SORUMLU DEĞİL: Bu anlamda Türkiye değişime hazır. Bu sağlıklı değişimin oluşması için siyasi partilerin tek başına sorumlu olmadığının toplum tarafından bilinmesi gerekir. Bu, sadece bir siyasi mesele değildir. Bu, toplumsal bir meseledir. Hep beraber aşmamız, üstesinden gelmemiz gereken bir süreçtir. Tabii ki bunun kanallarını oluşturmak da siyasilerin sorumluluğundadır. Katılımcılığı, şeffaflığı, bir arada düşünebilmeyi, bir arada üretebilmeyi, toplumun sesine göre en doğruyu bulup onu uygulayabilmeyi sağlayıcı metotları bulmak da siyasetin sorumluluğudur.
6 GENEL BAŞKANIN BİR ARAYA GELMESİ TARİHİ BİR GÖRÜNTÜDÜR: Bence bu anlamda dün tarihi bir adım atılmıştır. Çok farklı 6 siyasi partinin 6 genel başkanının bir araya gelmesi, tarihi ve önemli bir görüntüdür. Bana göre, Türkiye’nin demokrasi tarihinin en önemli buluşmalarından birisidir. Tabii bir toplantı, bir buluşma her şey demek değildir. Elbette bunun öncesi vardır. Ama bundan sonrası daha da önemlidir. Bu manada alınacak yol, Türkiye’nin hem demokrasisi adına hem sizin gibi toplum özgürlüğünün en simgesel alanlarının daha iyi işlenebilir hale gelmesi, daha iyi işlerini yapabilmesi noktasında da büyük sorumluluklara sahiptir. Topraktan eğer bir şey filizlenmiyorsa, o toprak ölmüş demektir. Ama bizim toprağımızın yeni filizleri de çok güzel. Ben hayata dair, geleceğe dair çok mutluyum. Her türlü kavramına dair çok mutluyum milletimiz adına. Sizin de mesleğinizi daha gür sesli, daha özgür, daha mutlu, daha keyif veren, ama gerektiğinde eleştiren, o eleştiriden ders alan yöneticilerin olduğu bir ortam olmasını diliyorum. O zaman daha güzel sesinizin çıkacağını hissedebiliyorum. Bazı şeylerin dibini görmek lazım herhalde. Böyle sıçrayabiliyor toplumlar. Şu anki pozisyonu da böyle değerlendiriyorum açıkçası.” (ANKA)
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***