Kazakistan’da yaşanan sokak olaylarının ardından, Türk Hava Yolları (THY) personeliyle birlikte başkent Nur Sultan’da mahsur kalan Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı’nın, ülkeden öncelikli olarak tahliye olması bardağı taşıran son damla olmuştu. Üstelik kendisi ve eşinin Kazakistan’a giderken, bağlı olduğu kamu makamlarına bilgi vermeden, gizlice ve şahsi gezi için gittiği olaylar patladıktan sonra ortaya çıktı.
Aycı, eşiyle birlikte ve THY personelini geride tehlike içinde bırakarak, THY’ye ait bir kargo uçağıyla gizlice ülkeyi terk ettiğinin öğrenilmesinin ardından yoğun eleştirilere maruz kaldı. Aycı bir süre sonra kamuoyu baskısıyla görevinden istifa etmek zorunda kaldı. Yaşanan bu skandalın ardından gözler Aycı’nın altı yıl boyunca tek başına yönettiği THY’nin mali durumuna çevrildi.
Karar gazetesinde yer alan habere göre, 2015 yılında THY’nin yönetim kurulu başkanlığına getirilen Aycı, uçak finansmanı kredisi hariç kurumu sıfır işletme sermayesi kredi borcu ve kasada bulunan nakit 2,5 milyar dolar kaynak ile devralmıştı. Aycı’nın 2022 yılı Ocak ayında istifa etmesiyle birlikte, THY’nin net kredi borcu 4 milyar doları bulurken, şirketin sermayesi de büyük hava yollarında görülemeyecek bir rakam olan 100 milyon dolara düştü. Aycı döneminde sadece yanlış yakıt hedge (risk yönetimi) uygulaması nedeniyle pozisyon zararlarının da 500 milyon doları aştığı belirtiliyor.
MİLYARLARCA DOLARLIK TARTIŞMALI İHALELER
Aycı’nın yönetime getirdiği havacılık sektöründe isimleri hiç duyulmamış üst yöneticilerin isimleri de 6 yıllık süre içinde çok sayıda şaibelerle anıldı. Toplamda milyar dolarlık hacimlere ulaşan işler, rekabete kapalı, pazarlık usulü ile ihalesiz (teklif usulü) şekilde, Aycı ve yönetim ekibi tarafından belirlenen şirketlere verildi. İhalesiz yapılan sözleşmelere en çarpıcı örnek ise, geçtiğimiz günlerde yaşanan kar yağışıyla birlikte çatısı yıkılan tek bina olarak kamuoyunda ses getiren, İstanbul Havalimanı’ndaki geçici olduğu söylenen THY Kargo Binasıydı.
İhalelerin THY için zararlı olup olmadığı araştırılmadan, rekabete kapalı bir şekilde verilmesi kanuna ve iş etiğine uygunluk şüphelerini artırdı. Aycı ve ekibinin üzerindeki eleştiriler ayrıca, kurumun yurt dışında kurulan, sahibi belirsiz acenteler üzerinden yapılan yüzlerce milyon dolarlık reklam harcamaları, sponsorluklar ve bağışlar üzerinde oldu. Uçakların tamamının yerde tutulduğu 2020 pandemi döneminde bile THY’nin reklam harcamasının 65 milyon doları aşması büyük bir muamma olarak kaldı.
THY’DE LİYAKAT BİTTİ
Aycı’nın İstanbul’un lüks semtlerinden Kemer Country’de tanesi 4 milyon euroyu bulan en az bir adet villası olduğu iddiaları da kurumu ve kendisini yıpratan bir başka gelişme oldu. Bu konudaki iddialar da diğerleri gibi cevapsız kaldı. İlker Aycı görevde bulunduğu sürede tam 17 şirkette, büyük kısmı YK Başkanlığı olmak üzere, görev aldı. Bu şirketlerin en az 14’ünden maaş aldığı özellikle sosyal medyada gündemi zaman zaman meşgul etti.
Görevde kaldığı süre boyunca Aycı’nın liyakat esaslarını bir kenara bırakarak kadrolaşması THY’de verimliliği düşürdü. İlker Aycı, yönetici tercihlerinde kendisine siyasi destek sağlayacak kişileri veya talimatlarını sorgulamadan yerine getirecek adamlarını önemli kritik pozisyonlara getirmekle suçlandı. Atamalar kamuoyunda da sürekli tepkilere yol açtı.
İşe alımlarda THY’nin önceki dönemlerindeki insan kaynakları seçme sistemi devre dışı bırakıldı ve personel seçme süreci ihalesiz bir şekilde danışman şirkete devredildi. Kuruma alınan her personel için, danışman şirkete ödeme yapıldı.
ÇALIŞANLARIN MAAŞINI KESİP KURUMA KÂR OLARAK YAZDI
“THY tarihinin en büyük başarısı” olarak lanse edilen 2021 kâr rakamının aslında 2020 yılında personelin maaşlarından yapılan (Yüzde 30-55 arası) kesintiyle oluştuğu ortaya çıktı. Diğer havayolu şirketleri pandemi döneminde maaş kesintilerini asgari seviyede tutarken, Aycı ve ekibi çalışma arkadaşlarını enflasyon karşısında çaresiz bırakmayı tercih etti. Pandemi öncesinde krizde olan THY’nin faaliyet zararı aslında zararı pandemi sürecinde, diğer havayollarında olduğu gibi, daha da büyüdü.
HEDEF 5 YILDIZDI, 3 YILDIZA DÜŞTÜ
Nisan 2015’te 4 yıldız sahibi olan ve 5’inci yıldızı zorlayan THY’nin bugün 3 yıldıza düşürülmesi ise gelinen durumun özeti gibi. Personel sadakati de önceki yılların çok gerisine düşen şirketin, operasyon ve hizmet kalitesi de rakiplerinin gerisinde kaldı.
Aycı’nın, adı kara para iddialarına karışan, ABD’nin de peşinde olduğu, Avusturya’da tutuklu bulunan Sezgin Baran Korkmaz’a VİP hizmet verilmesini sağlamadığı iddiaları da THY’nin itibarı açısından geride kalan dönemin tartışmalı başka bir konusuydu.
FEHİME SULTAN YALISI PROJESİ KARA DELİĞE DÖNÜŞTÜ
Fehime Sultan Yalısı’nı Do&Co şirketi ile 25 yıllığına kiralayan THY, seçkin müşterileri için 7 yıldızlı otele dönüştüreceği proje 2015 yılında hizmete gireceğinin açıklanmasına rağmen yönetimin ilgisizliği nedeniyle bir türlü faaliyete sokulamadı. Sürecin uzamasıyla birlikte Do&Co hisselerini THY’ye devrederek projeden çıktı. Yaşanan bu ayrılık THY’yi 150 milyon dolar zarara soktu. Otelin açıklanan sürede hizmete alınamaması nedeniyle 25 yıllık kira süresinin azaldı ve proje fizibilitesini kaybetti.
THY yönetiminin yurt dışı gezileri de şirketin zarara uğramasında oldukça etkili oldu. Aycı ve ekibinin yurt dışı gezilerinde lüks araçlar kiralamaları dikkat çekti. Kurumun yurt dışında görev yapan müdürlerine atanan güvenlik personeli bahanesiyle gereğinden fazla lüks rezervasyonlar yapılması da eleştiri konusu oldu.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***