HABER ANALİZ | YÜKSEL DURGUT
Taliban’ın iktidarı devralmasından bu yana 6 ay geçti. Afganlara acil yardımların dışındaki tüm destekler neredeyse tamamı durduruldu. Uluslararası yardım kuruluşları, yaşanan açlığın son 20 yıllık savaştan daha fazla Afgan vatandaşını öldürebileceğini belirtiyor. Bazı bölgelerde insanlar açlıktan dolayı ya çocuklarını ya da böbreklerini satıyor.
Birkaç ay önce AP’nin servis ettiği Afgan kadınlarının açlıktan dolayı çocuklarını sokaklarda sattıklarına dair haberleri okuduk. 21. yüzyılda böylesine bir haberi okumak bile insanın kanını donduruyor.
Afgan merkez bankasının yurt dışındaki toplam yaklaşık 10 milyar dolarlık varlığı, geçen ağustos ayında Taliban’ın ülkeyi ele geçirmesinin ardından donduruldu. Biden yönetimi, uluslararası toplum tarafından tanınmayan Taliban rejimine fon vermeyi reddetti. Mali yaptırımlar, Afganistan’daki bankacılık sisteminin çökmesine yol açarak zaten bozuk olan ekonomiyi felce uğrattı.
ABD mahkemeleri 2012 yılında, Usame bin Ladin, Taliban ve El Kaide davasında 11 Eylül’ün mağdur ailelerine maddi tazminat ödenmesine hükmetmişti. Bazı aile üyeleri, Taliban’ın Afganistan’ı ele geçirmesinin ardından Afgan varlıklarına el koymak için mahkemeye başvurmuştu.
Afgan varlıklarına el konulması, Afgan kadın ve çocuklarının acılarını yukarıda bahsini ettiğim haberler eşiğinde her geçen gün daha da kötüleşti.
ABD Başkanı Joe Biden, geçen hafta ABD’de tutulan Afgan Bankasına ait 7 milyar dolarlık fonların yarısını 11 Eylül kurbanlarının ailelerine aktarma kararı aldı. Diğer yarısı ise Birleşmiş Milletler tarafından yönetilecek bir fona aktarılacak.
Bu karar, ABD’nin 20 yıllık savaşının ardından Afgan halkını cezalandırmaktan başka bir sonuca varmayacak. Açlıktan ölmek üzere olan halktan intikam almanın çok acı sonuçları olacaktır. Bu sonuç, Afgan devletini ekonomik çöküşe yaklaştıracak ve halkın çilesini daha da arttıracaktır.
Bu tür eylemler, savaşın parçaladığı ülkeye bir miktar istikrar getirme çabalarına yardımcı olmayacaktır. Bu kriz, nüfusun yüzde 90’ından fazlasını zaten büyük bir yoksulluğa itti.
El Kaide’nin gerçekleştirdiği 11 Eylül terör saldırısından sorumlu tutulamayacak olan Afgan halkına ait mal varlıklarına el konulması akla ziyan bir yol. Bu alınan karar, insani yardım kuruluşları başta olmak üzere kamuoyundan tepki topladı.
Afgan devletini daha da istikrarsızlaştırmak için alınan politika bir karar. Bu, Taliban rejimi ve onun gerici politikalarıyla ilgili karardan çok, Amerika’nın savaşının gerçek kurbanları olan Afgan halkıyla ilgili. 11 Eylül terör saldırılarından Afganlar nasıl suçlanabilir? Afganistan’da çoğu çocuk, 11 Eylül yaşandığında doğmamıştı bile. Üstelik ülkenin 20 yıldır Amerika tarafından işgal altında olduğunu da unutmamak gerekir.
Kabil’in ‘hırsızlık’ olarak yorumladığı bu eylem, ülkenin yaklaşık 40 milyonluk nüfusunun neredeyse yarısının açlıkla karşı karşıya olduğu ve bir milyon çocuğun sert kış koşullarında ölüme terk edildiği bir zamana geldi.
Birleşmiş Milletler ve diğer insani kuruluşlar, uluslararası yardımın Afgan halkına ulaşmasına izin verilmesi ve ekonomik ablukaya son çağrısında bulunuyor.
BM Genel Sekreteri António Guterres geçen ay Dünya Bankası’nı yaşanan insani krizin görülmesini ve yaşanan ekonomik çöküşü önlemek için acilen 1,2 milyar dolarlık fonu serbest bırakma çağrısı yaptı.
Taliban’ın gerici politikaları Afgan halkını cezalandırmak için kullanılmamalı. Dondurulan varlıklar Afgan halkına aittir ve onlara iade edilmelidir. Aradaki ince çizgiyi Taliban rejimi üzerinden çocuklar cezalandırılmamalıdır.
Diğer taraftan Taliban yönetiminin geri dönmesinden Amerikalılar da sorumlu. Her ne kadar uluslararası insani yardım yapılsa da, bu Afganistan’ın ekonomik krizini çözmeye yetmeyecek. Yaklaşan ekonomik çöküş, insani felaketle baş etmeyi imkânsız hale getirecek. Afgan kadın ve çocuklarının acıları yaptırımlarla daha da derinleştirecek ve beraberinde devletin çöküşü ile bölge barışının da ciddi problemleri olacaktır.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***