Rusya ve Ukrayna arasında tırmanan sınır gerginliğinin bölgede güvenlik ve istikrarı tehlikeye attığına dair kaygılar karşısında Batılı ülkeler ve Rusya diyalog kanallarını açık tutmaya çalışıyor. Taraflar anlaşmazlıkların askeri hamlelerden kaçınarak diplomasi yoluyla giderilmesi hedefiyle bu hafta içinde Avrupa kıtasında üç önemli toplantı ile çözüm yolları arayacak.
“Diplomasi haftası” olarak nitelenen görüşme takvimi dün Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman ile Rus mevkidaşı Sergei Ryabkov’un biraraya geldiği gayrı-resmi çalışma yemeği ile başladı. İkilinin başkanlığındaki heyetler bugün de ABD Başkanı Joe Biden ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in başlattığı “Stratejik Güvenlik Diyaloğu” çerçevesinde toplantı halinde.
Hafta içinde iki önemli toplantı daha gündemde. Ç:arşamba günü Belçika’nın başkenti Brüksel’de NATO ve Rus heyetleri biraraya gelecek. Perşembe günü ise taraflar Avustrurya’nın başkenti Viyana’da düzenlenecek olan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) toplantısında görüşecek.
Taraflar arasındaki ana anlaşmazlk konuları neler? Hangi talepler masaya yatırılacak? Ana hatlarıyla diplomasi haftasında ele alınacak konular:
Rusya işgal eder mi? Rusya’nın işgali korkusu
Rusya bir süredir Ukrayna sınırına yüzbinlerce asker ve silah yığma girişiminde. Bu girişimden büyük kaygı duyan Kiev, Moskova’nın Ukrayna’yı işgal etme planı olduğunu savunuyor ve kendini savunmak amacıyla sınıra asker ve silah yığıyor.
Ancak bu girişim de Moskova tarafından saldırı hazırlığı olarak algılanıyor. Moskova, Kiev yönetimini Ukrayna’nın doğusunda Rus yanlısı ayrılıkçı grupların kontrolündeki Donbass bölgesinde kontrolü yeniden silah yoluyla ele geçirmek için plan yapmakla suçluyor.
Ukrayna, Rusya’nın bu iddiasını reddediyor ve Rusya’nın ülkesini işgal edeceğine dair korkularını Batılı müttefikleriyle paylaşarak destek arıyor.
ABD ve NATO bu konuda Ukrayna’ya destek vererek Rusya’nın komşusuna saldırması halinde aralarında ekonomik ve mali yaptırımların da bulunduğu daha önce benzeri görülmemiş sonuçlarla karşı karşıya kalabileceği uyarısında bulunuyor.
Korkuların kaynağı 2014 yılına dayanıyor. Rusya 2014’te Ukrayna’ya bağlı Kırım’ı ilhak etmişti. Rusya aynı yıl Ukrayna’nın doğusundaki ayrılıkçı grupları destekleyerek savaş başlatmış, yedi yıl süren çatışmalarda 14 binden fazla kişi yaşamını yitirmişti. Rusya’nın bu girişimleri karşısında Batılı ülkeler Moskova yönetimine ağır ekonomik ve siyasi yaptırımlar uygulamış, yaptırımlar Rus ekonomisine ağır zarar verse de, ülkeyi amacından döndürmeye yetmemişti.
Rusya ne istiyor? Rusya’nın güvenlik talepleri
Putin, Ukrayna’nın NATO üyesi olmasını ve NATO’nun silahlarının Ukrayna’ya konuşlanmasını Rusya’nın “kırmızı çizgisi” olarak tanımlıyor. Kremlin, Washington ve müttefiklerinden NATO’nun Ukrayna, Gürcistan ve diğer eski Sovyet uluslarına yayılmamasını istiyor ve bunun için bağlayıcı bir taahhüt talep ediyor.
Moskova’nın talebi ayrıca bu ülkelere silah konuşlandırılmamasını ve herhangi bir askeri faaliyet yürütülmemesini de kapsıyor.
Kremlin bu kapsamda Rusya ve ABD arasında güvenlik anlaşması taslağı ve NATO ile bu hafta yapılacak görüşmeler için bir başlangıç noktası oluşturması amacıyla bir plan sundu. Bu taslak planlar, NATO’nun 1997’den önce bölgede bulunmayan hiçbir birliği burada konuşlandırmamasını öngörüyor. NATO 1997’den itibaren eski Sovyetlere bağlı ülkeleri bünyesine katmaya başlamıştı.
Moskova ayrıca Rus ve Amerikan donanma gemilerinin birbirinin sınırında devriye gezmesinin dondurulmasını talep ediyor ve ayrıca Rus ve NATO savai gemileri ve savaş uçaklarının öncelikle Baltık Denizi ve Karadeniz’de bir olaya müdahil olma riskinin azaltması, askeri tatbikatların faaliyet alanlarının küçültülmesi, daha fazla şeffaflık ve diğer güven inşa edici önlemlerin alınması için çağrıda bulunuyor.
ABD ve NATO Rusya’nın taleplerini kabul eder mi?
ABD ve müttefikleri, Ukrayna ve diğer yeni üyelerin NATO’ya katılımının kabul edilmemesine dair Rusya’nın talebini açıkça reddetti. Buna gerekçe olarak NATO üyeliğinin şartları yerine getiren her ülkeye açık olduğu ve üye olmayan bir ülkenin bunu veto yetisinin bulunmadığı belirtildi.
Ukrayna ve Gürcistan NATO üyeliği için hazır görülmüyor, ayrıca yakın zamanda üyelik için davet edilme ihtimali de düşük olarak değerlendiriliyor. Ancak Batılı müttefikler NATO’nun kapılarının açık kalmasında ısrarcı. 2008’de NATO her ne kadar üyelik için belirli bir yol haritası sunmasa da, bu iki ülkenin bir gün üye kabul edilebileceğine dair taahhütte bulunmuştu.
NATO’nun genişlemesinin durdurulması talebini baştan reddetse de, Washington ve NATO silahların kontrolü, güven arttırıcı önlemler, şeffaflık ve riskin azaltılması konularındaki taleplerin Rusya’nın yapıcı bir duruş sergilemesi halinde görüşmeye hazır olduklarını bildiriyor.
Amerikalı yetkililer Ukrayna’ya gelecekte yerleştirilecek saldırı füzelerinin azaltılması ve Doğu Avrupa’da yapılacak olan Amerikan ve NATO tatbikatlarına sınır getirilmesi konusunda görüşmeye açık olduklarını belirtiyor ve bunu Rusya’nın Ukrayna’dan geri çekilmeye gönüllü olması şartına bağlıyor.
Aynı zamanda Beyaz Saray Rusya’nın görüşmeler öncesinde iyi niyet göstergesi olarak askerlerini Ukrayna sınırındaki alandan uzaklaştırması çağrısında bulunuyor. Moskova ise askeri yığınağın NATO’nun “düşmanca” hareketi karşılığında yapıldığını belirterek bu talebi reddediyor ve kendi topraklarında gerekli gördüğü her yere askeri güçlerini mevzilendirebileceğini vurguluyor.
Rusya bastırıyor, ABD şüpheyle yaklaşıyor
Bu konuda daha önce iki kez ABD Başkanı Biden ile görüşen Putin, ABD ile müzakeleri olumlu adım olarak tanımlasa da, çabuk sonuçlar peşinde.
Batı’ya “Rusya’yı boş konuşmalara çekmeyin” uyarısında bulunan Putin, bir basın toplantısında Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmeyeceğine dair güvenceyi Batı’nın istedikleri garantileri “derhal, şimdi” vermesi şartına bağladı.
Görüşmelerde Rus heyetinin başındaki Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergeri Ryabkov da NATO’nun Ukrayna ve eski Sovyet ülkelerini üye almamasına ilişkin taleplerinin “kesinlikle vazgeçilmez” olduğunu belirtti ve ABD’nin bunu reddetmesinin ileri görüşmeleri anlamsızlaştıracağı uyarısında bulundu.
Diplomasi haftası kapsamındaki görümeler öncesinde bir değerlendirmede bulunan Ryabkov “Biz görüşmelere elimizi uzatarak değil, sorunların çözümü için koşulları sıralayan tam şekliyle formüle edilmiş bir taslakla gidiyoruz” dedi ve Rusya’nın tehdit ve baskılar altında taviz vermeyeceğini, eğer ilk turda ABD ve müttefikleri işbirliği sergilemezse görüşmelerin sona ereceğini kaydetti.
Kremlin’in bu tavrı ise ABD cephesinde şğpheyle karşılandı. Rus diplomatlar ise Moskova’nın gerçek dışı isteklerde bulunarak görüşmelerin çökmesini sağlamak ve bunu da saldırıya zemin olarak kullanma niyetinde olduğu iddialarını reddetti.
Görüşmeler olumlu sonuçlanmazsa Rusya’nın elindeki askeri ve teknik seçenekler neler?
Kremlin dış politika danışmanı Yuri Ushakov, Putin’in Biden’la görüşmesinde ABD’nin sınırına sadırı silahları konuşlandırılması halinde nasıl hareket ederse Rusya’nın da o şekilde davranacağını söylediğini belirtti.
Putin, her ne kadar Rusya Ukrayna’ya bir saldırı düzenleme planında olduklarını reddetse de, Batı’nın Rusya’nın güvenlik taleplerinin önünü tıkaması halinde bazı “askeri-teknik önlemleri” hayata geçirmek zorunda kalabileceği uyarısında bulundu. Putin böyle bir senaryo halinde Rusya’nın önünde farklı seçenekler bulunduğunu ve askeri uzmanların değerlendirmelerine göre belirleneceğini de sözlerine ekledi.
Putin’in belirttiği seçenekler arasında yeni Zircon hipersonik güdümlü füzelerin de bulunduğunu belirtti. Açık denizdeki savaş gemilerine yerleştirilebilecek olan bu füzelerin görülmemiş bir keskinlikle hedef vurma kabiliyeti bulunuyor.
“Diplomasi haftasının” anlaşmazlıklara son noktayı koyacak çözümleri getirmesi beklenmiyor ancak taraflar bu görüşmelerden bölgede barış ve istikrar için ciddi bir ilerleme kaydedilmesini umuyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***