Türkiye’de yaşayan Uygur Türkleri; soykırım, işkence, tecavüz ve insanlığa karşı suç işlemekle itham ettikleri Çinli yetkililer hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.
Türkiye’de yaşayan ve yakınlarının Çin’deki kamplarda tutulduğunu iddia eden Uygur Türkleri; soykırım, işkence, tecavüz ve insanlığa karşı suç işlemekle suçladıkları Çinli yetkililer hakkında hukuki girişimde bulundu.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunan dokuzu Türk vatandaşı, 19 şikâyetçi adına konuşan avukat Gülden Sönmez, Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nın önünde yaptığı açıklamada, Sincan’da 2016 yılından beri yüz binlerce Uygur’u gözaltına alıp zorla çalıştırmakla suçlanan Çinli yetkililere karşı uluslararası kuruluşlarca hiçbir girişimde bulunulmadığı için böyle bir adım attıklarını söyledi.
Kaybettikleri akrabalarının fotoğraflarını ve Çinli yetkililerin yargılanması için çağrı yapılan dövizleri tutan 50’yi aşkın kişiyle birlikte açıklamada bulunan Sönmez, “Uluslararası Ceza Mahkemesi bu davayı çoktan açmalıydı. Ancak Çin, BM Güvenlik Konseyi üyesi olduğu için bu dinamikte pek mümkün görünmüyor” dedi.
Avukat Sönmez, Çin’de hâlen kamplarda tutulan ya da zorla kaybettirilen 116 kişi ve kamplarda ölenlere yönelik muameleyle ilgili olarak Çin Komünist Partisi üyeleri, çalışma kampı müdürleri, polis memurları ve yöneticilerden oluşan 112 ismin savcılığa bildirildiğini açıkladı. Suç duyurusunda bu kişiler hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılması isteniyor.
Sönmez, “Türkiye’deki yasalar, evrensel yargı yetkisini tanıyor. İşkence, soykırım, tecavüz ve insanlığa karşı suçlar Türk mahkemelerinde kovuşturulabilir ve suçlular yargılanabilir” dedi.
Türk hükümetine çağrı
Suç duyurusunda bulunan Uygur Türklerinden Medine Nazimi, “Kız kardeşim Mevlüde Hilal, Türkiye vatandaşı olmasına rağmen dört senedir Çin’in karanlık toplama kamplarında tutulmaktadır. Dört senedir kardeşim hakkında bilgi alamadım. Çin Hükümeti kardeşim hakkında bilgi vermeyi reddediyor” dedi. Kendisinin de Türk vatandaşı olduğunu belirten Nazimi, Türk hükümetini kastederek “Hükümetimden kardeşimi kurtarmasını istiyorum” ifadesini kullandı. Nur Muhammet Uygur ise Çin’de 2017 yılında kampa kapatılan babasının 6 ay sonra öldüğünü söyledi.
Çin önce bu kampların varlığını reddetmiş, daha sonra ise bunların aşırıcılıkla mücadele için kurulan meslek merkezleri olduğunu belirtmişti. Pekin yönetimi istismar suçlamalarınıysa tümüyle yalanlamıştı. Birleşmiş Milletler uzmanları ve insan hakları örgütleri, Sincan’daki kamplarda son yıllarda 1 milyondan fazla insanın tutulduğunu tahmin ediyor. Bu kişilerin büyük bölümünü Uygurlar ve diğer Müslüman azınlıklar oluşturuyor.
Türkiye’nin Çin politikası
Türkiye’de yaklaşık 50 bin Uygur’un yaşadığı tahmin ediliyor. Türkiye’de yaşayan bazı Uygurlar, Ankara’nın Çin’e yönelik yaklaşımını, iki ülke arasında imzalanan suçluların iadesi anlaşması sonrası eleştiriyor.
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu geçen Mart ayında yaptığı açıklamada bu anlaşmanın Ankara’nın diğer devletlerle imzaladığı anlaşmalara benzer olduğunu ve Uygurların Çin’e geri gönderilmesi gibi bir sonuca yol açmayacağını belirtti.
Türkiye’deki bazı muhalefet liderleriyse Ankara’yı Çin’le olan başka çıkarları nedeniyle Uygurların haklarını korumamakla suçluyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçen Temmuz ayında Çin lideri Şi Cinping’e Uygurların “Çin’in eşit vatandaşları” olarak huzur içinde yaşamasının Türkiye için önemli olduğunu söylemişti. Ancak Erdoğan Türkiye’nin Çin’in ulusal egemenliğine de saygı gösterdiğini belirtmişti.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***