Fransa’nın başkenti Paris’te PKK’nin kurucu isimlerinden Sakine Cansız (Sara), Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Paris Temsilcisi Fidan Doğan (Rojbin) ve Kürt Gençlik Hareketi Üyesi Leyla Şaylemez’in (Ronahî), 9 yıl önce Kürdistan Enformasyon Bürosu’nda uğradıkları saldırıda öldürülmüşlerdi.
Dosya, katil Ömer Güney’in ölümüyle birlikte kapatılmak istense de ortaya çıkan bilgi, belge ve Avrupa’da gündeme gelen Kürt siyasetçilere yönelik suikast girişimleriyle yeniden başlatıldı.
BELÇİKA’DAKİ SUİKAST GİRİŞİMİ, PARİS’TEKİ SORUŞTURMAYA KATKI SUNDU
Belçika polisi, Haziran 2017’de üç şüpheli şahsı, Kürt örgütlerin verdiği bilgiler doğrultusunda durdurdu. Durdurulan araçtaki üç kişi, KONGRA GEL Eşbaşkanı Remzi Kartal’a suikast planlıyordu. Şüphelilerden biri eski bir Türk askeriydi. Bir diğeri Türk polis kartını gösterdi. Soruşturmaya yakın kaynakların aktardıklarına göre, bu iki kişi 16 Haziran’dan itibaren Türk kökenli dört kişiyle Paris’te kaldı. Belçika makamları tarafından başlatılan inceleyemeye dair gizlilik kararı getirildi. Bu olay ise Paris’teki soruşturmanın yeniden başlamasına önemli katkı sundu.
Paris Savcılığı da, Mayıs 2019’da soruşturmayı yeniden başlatmaya karar verdi. Davaya bir sorgu yargıcı, Ömer Güney’in suç ortaklarını soruşturmak için atandı ancak dosyaya getirilen gizlilik kararı henüz kaldırılmadı. Remzi Kartal ve Zübeyir Aydar’a yönelik suikast girişimi davasının Ekim 2021’deki duruşması, Avrupa’daki suikast ve casusluk ağını ortaya koyarken, Türkiye’nin Paris eski Büyükelçisi İsmail Hakkı Musa dahil birçok kişinin Paris Katliamı’ndaki rolüne işaret etti.
Paris’teki süreci takip eden davanın avukatlarından Jean-Louis Malterre, dosyaya ilişkin Mezopotamya Ajansı’na konuştu.
‘GÜNEY BİLEREK SEÇİLMİŞTİ VE MİT ONUN ÖLÜMÜN BEKLİYORDU’
Güney’in ölümünün ardından dosyanın kapatıldığını hatırlatan Malterre, yeni bir mahkeme sürecinin açılması için çabaladıklarını ve başarılı da olduklarını ifade ederek, “Dava dosyasına suçlu olarak başkalarını dahil etmek için ve bunu üzerinde çalışıyoruz” dedi.
Güney’in ölümünün sürpriz olmadığını söyleyen Malterre, “Biliyorduk ki Ömer Güney uzun süreden beri zaten hasta idi ve ölecekti. Bu nedenle birinci mahkeme, tüm bilgileri engellemişti ki yargılama bitsin diye. Ama biz biliyorduk ki hasta olmasından kaynaklı MİT bu cinayeti gerçekleştirmesi için onu bilerek seçmişti. O, bilerek seçilmişti ve MİT onun ölümünü bekliyordu, mahkeme süreci işlemesin ve dosya kapansın diye” ifadelerini kullandı.
Jean-Louis Malterre
‘TÜRKİYE’DEN YANIT GELECEĞİNE İNANMIYORUZ’
Suikastın ardından Fransa yargısının Türkiye’den uluslararası ortaklık anlaşması talep ettiğini anımsatan Malterre, “Birinci dava dosyasının hakimi detaylı sorulardan oluşan bir listeyi cevaplaması için Türkiye’ye yollamıştı. Türkiye bu soruları cevaplamadı, yardımda da bulunmadı. Onun için birinci hakim, tekrar dosayı ağır ceza mahkemesine gönderdi. Eğer öyle yapmasaydı biz daha Türkiye’nin cevap vermesini bekliyor olacaktık ve dosya da gelişme olmayacaktı. Bugüne kadar daha bu sorulara cevap verilmiş değil. Türkiye’nin mevcut siyasi atmosfer ve durumundan kaynaklı cevap geleceğine de inanmıyoruz” dedi.
‘GENERAL PEKİN’İN AÇIKLAMALARINI FRANSA’DAKİ DAVA DOSYASINA KOYDUK’
Genelkurmay eski İstihbarat Daire Başkanı İsmail Hakkı Pekin’in 3 Kürt kadın siyasetçiye dair itiraflarına ilişkin ise Malterre, “General Pekin’in açıklamaları bir yenilik değil. Bizi şaşırtmadı, daha fazlasını biliyorduk. Birinci dava hakimi ağır ceza hakimliğine dosyayı gönderip, MİT’in bu cinayetin içinde yer alığı ihtimalini ifade ediyordu. Bizim için sürpriz yoktu ama yine de önemliydi. Çünkü bu kişi, önemli bir kişi idi belki şimdi görev almıyor olabilir ama Türk ordusunun idaresinde önemli bir yere sahipti. General Pekin’in bu açıklamalarını buradaki Fransa mahkemesinin önündeki dava dosyasına koyduk. Fransa mahkemesine resmi olarak gönderdik” diye belirtti.
‘FRANSIZ YETKİLİLERLE TÜRK YETKİLİLER ARASINDA NASIL BİR İLİŞKİ VAR?’
Yargılama sürecine dair ise Malterre, şu bilgileri paylaştı: “Özellikle ilk dava dosyası kapanınca Fransız yetkililerin bir adım atmasını ve bazı saklı dosyaları bize göstermelerini bekliyorduk. Davayı aydınlatabilecek, bize detaylı olarak Fransız yetkililerle Türk yetkililer arasında nasıl bir ilişki var, ne gelişti, olayı çözecek bu dosyalar, sanırım Fransız yetkililerin elinde. Bundan dolayı maalesef Fransa Hükümeti, önceki kararından vazgeçmemiş ve tutumunu değiştirmeyi de kabul etmiyor. Onun için Fransız yetkililer bizimle gizli dosyaları paylaşmıyor. Güncel durum da biraz ihtimal var ki; Türk otoritesinin eylem ve metotları üzerine bazı bilgiler elde edebiliriz.”
‘FRANSIZ İSTİHBARAT SERVİSİNİ KORUYABİLMEK İÇİN BİR YÖNTEM’
Malterre, Fransa Hükümeti’nin “devlet sırrı” gerekçesiyle katliama dair parlamentoda milletvekillerinin sorularını yanıtsız bırakmasına dair, “Bu, Fransız istihbarat servisini koruyabilmek için bir yöntemdir. Bu şekilde ajanlarına talimat verip soruşturma hakimine cevap vermeyi yasaklayıp ve soruşturma hakiminin devlet arşivine girip dokümanlara ulaşmasına izin vermiyor. Bu şekilde gizli servislerinin sorumluluklarında gelişen soruşturma durumları tabii ki de devlet sırrı ile engelleniyor” dedi.
‘FRANSA’NIN CİNAYETLERDE SORUMLULUĞU VAR’
Fransa Hükümeti’nin Türkiye ile ekonomik, ticari ilişkilerinden dolayı Türk Hükümeti’nin otoritesini rahatsız etmek istemediğine dikkat çeken Malterre, bu nedenle dosyadaki gizlilik kararının kaldırılmadığı ve soruşturmada ilerleme kaydedilmediğini söyledi.
Dosyanın, var olan bilgilerden kaynaklı kendileriyle paylaşılmadığının altını çizen Malterre, “Bizimle bu dosyaları paylaşmak istemiyorlarsa bunun Fransa Devleti’ne zarar vereceğini düşünüyorlar. Fransa gizli istihbaratı, Türk otoritesi ve gizli servisiyle yıllarca çok yakın işbirliği içinde oldu. Burada ya da Türkiye’de, Kürt militanlarını baskılamak için ortaklık yaptılar. Fransa’nın bu tarz şeylere hazır olduğunu görmek, en azından kendi topraklarında bu kadar toleranslı olması, bizim için büyük bir hayal kırıklığı oldu. Fransa Devleti arşivlere girmemize izin vermediği için dosyayı açamıyoruz. Bu şu anlama geliyor ki Fransa Hükümeti’nin bu üçlü cinayette sorumluluğu var” ifadelerini kullandı.
Sürecin ilerlemesi için hükümet ve devlet otoritesinin tutumunu değiştirmesini talep eden Malterre, şöyle dedi: “Gizli servisin dokümanlarına giriş izni verilmesi ve yeni bir polis ekibinin bu soruşturma görevini üstlenmesi gerekiyor.”
Paris’te kitlesel yürüyüş: Adalet yerini bulsun
Paris’te 2013 yılında katledilen Kürt kadın devrimciler Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez için gerçekleştirilen yürüyüşte adalet çağrısı yapıldı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***