Ana karakteri Matilda üzerinden Yahudilerin hayatına, bugün artık Türkiye’de çok az konuşanının kaldığı Ladino diline ve Varlık Vergisi‘nin Yahudiler ve diğer gayrimüslim üzerindeki yok edici etkisine ışık tutan Kulüp dizisi, ikinci sezonunda bu kez 6-7 Eylül Pogromu‘na odaklandı.
‘HİKAYE KENDİSİNE İHANET ETTİ’
Kulüp dizisinin genel olarak kendisini çok heyecanlandırdığını aktaran gazeteci Burçin Gerçek, “Yahudi toplumundan katkı alarak özenle yapılmış bir bölümdü. Beğendiğim çok fazla şey var fakat dizi ilk bölümde uyandırdığı heyecanı sürdüremedi; hikaye kendisine ihanet etti. 6-7 Eylül gibi ciddi bir konuyu ele alıp acayip bir sonla bitirdi” dedi.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yetvart Danzikyan ise “Ayakları yere basan, Yahudi toplumunu içeriden anlatan sezon gayet iyi bitti. 6-7 Eylül’ü hakkını vererek işlemişler” diyerek 6-7 Eylül’ün dizideki siyasi temsiliyetiyle ilgili şöyle konuştu:
“Arka plandaki devletin müdahelesi, toplumun nasıl dahil olduğu, bunun nasıl kurgulandığı, çoğunluğun azınlığa bakışının değişmesi gibi başlıklar gayet iyi işlenmiş. Genel olarak 6-7 Eylül’ün siyasi temsiliyetini beğendim; fakat sadece biraz bodoslama işlenmiş gibi geldi bana. Bu tip etnik mezhepsel travmaları işlerken çok farklı yollar gösterebiliriz. 6-7 Eylül ve Varlık Vergisi gibi gerçek olaylara yer veriyorsunuz. İçeriğinde olan karakterlerin gerçekten var olan insanlar olduğunu biliyoruz. Böyle gerçekler var iken dizinin geriye kalan kısmında da hayatın genel akışında olan gerçeklikleri bekliyoruz.”
‘MUTLU SOFRA’ FİNALİ HAYATIN AKIŞINA TERS
Dizinin son sahnesinde yer alan “mutlu sofranın” hayatının olağan akışa ters bir olgu olduğunu aktaran Burçin Gerçek, “Bu durum bana, ne olursa olsun, ne yaşanırsa yaşansın biz Türkiye sofrasında bir araya geliriz. Dışarıda çok kötülerde olsa iyilerde yanımızda var ve mutlu olmaya çalışırız. Bu sofrayı terk etmeyiz gibi bir alt metinin varlığını hissettiriyor. Bu alt metin çok rahatsız edici” dedi.
Senaristlerin böyle bir alt metin niyetinin olmadığını da düşünen Gerçek, “Sadece bebeğe anlatılan masal çizgisinde kalmış olabilirler; ama bunu işi iyi kotaramadıklarını düşünüyorum. Bu açıdan toplumsal hafızaya katkıda bulunmaya çalışmak için eleştirel bir bakış açısı seçmiş bir diziye bu sonu yakıştıramadım” diye konuştu.
Netflix gibi milyonların seyrettiği bir platformda böyle bir konun işlenmesinin çok değerli olduğunu kaydeden Danzikyan ise, “Bu yapı beğendiğimiz ve hep rastlamadığımız bir tür. Dizi yayınlandıktan sonra ulusalcı-milliyetçi kesim Varlık Vergisi’ni yaşayanların hala hayatta olduğu, listelerin gazetelerde yayınlandığı ayrımcı bir politikayı savunuyor ve görmezden geliyorlar. Kulüp dizisinden sonra böyle bir savunma mekanizmasının oluşması bile çok kıymetli ve önemli” dedi.
Danzikyan düşüncelerini şöyle ifade etti: Kürşat karakterinin ne sebeple Rumca konuştuğu anlatılabilseydi, derin devletin gerektiği zaman Rumca, Ermenice, Kürtçe bildiği belli edilseydi, bu diziye büyük derinlik katardı; ama bu fırsat kaçırılmış oldu. Ayrıca bazı absürt ve oturmayan sahneler vardı. Fakat bunlara rağmen 6-7 Eylül konusunun işlenmesi ile birlikte bu konulara aç olduğumuzu farkettik.”
ORHAN İLE SELİM’İN AŞKI ÜSTÜ KAPALI VERİLEBİLİRDİ
Dizide yer alan Rum Tasula karakteri ile ilgili çok rahatsız edici noktaların olduğunu belirten Gerçek, “Bu rahatsız edici noktalara rağmen insanlar Tasulayı çok olumsuz algılamadılar. Hatta Tasula’nın intikamını almasından memnun bile olmuşlar. Tabii ki gerçek hayatta “Tasulalar” intikam alamadı ve failler hiçbir şekilde cezasını çekmedi.” dedi
Toplumun siyasi iklimini anladığını söyleyen Gerçek, yine de Orhan ile Selim’in aşkını üstü kapalı verebileceklerini, dizide bunun için iyi fırsatlar olduğunu belirtti.
Tasula karakteri konusunda Burçin Gerçek’e katılan Danzikyan da, “Gerçek yaşantıda Tasula’nın başına gelenler birçok insanın başına geldi ve dizide gösterildiği gibi intikam almak gibi bir durum söz konusu olmadı aksine olayların üstü kapatıldı. Türkiyeli bir Rum gözü ile izlendiği zaman Tasula’ya yüklenmiş olan karakter son derece rahatsız edici. O yüzden başka türlü anlatılabileceğini düşünüyorum” diye konuştu.
KÜRŞAT NEDEN RUMCA KONUŞUYOR?
Dizideki 6-7 Eylül kurgusunda hem beğendiği hem de eleştirdiği yönlerin olduğunu aktaran Burçin Gerçek, “Kürşat’ın üstlerini ve emir aldığı kişileri görmüyoruz. Bu konuları bilmeyen birisi belki de her şeyi Kürşat’ın düzenlediğini bile düşünebilir. Kürşat’ın Rumca konuşması nefretinin kökenlerinin sadece ideolojik olmadığını; kişisel hikayesinde de bir şeylerin olduğunu hissettiriyor” diyerek “Hikayesini daha iyi bilseydik onun hakkındaki düşüncelerimiz havada kalmamış olurdu” değerlendirmesini yaptı.
Türkiye’de 6-7 Eylül olaylarını hiç duymamış insanların olduğunu, ayrıca 6-7 Eylül’ü bilen insanlar açısından da bunun canlandırılmış halini görmenin önemli etkiler yaratacağını söyleyen Danzikyan, “Bu olayları bilmeyen birçok insan var, 12 Eylül’ü bile bilmeyen insanlar var. 6-7 Eylül’ü anlatmak önemli; doğru anlatmak daha önemli. Totalde buna en yakın yapımlardan biri oldu. Popüler yapım açısından Kulüp dizisi önemli bir güzergah açtı. O güzergahtan umarım yeni filmler, diziler farklı bakış açısıyla gelir” diye konuştu.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***