Tr724’ten Basri Doğan’ın haberine göre Belçika’da yaşayan bir grup mülteci, Hristiyanların en önemli bayramları olan Noel’de kilise ziyareti yaparak, Türkiye mutfağından ikramlarda bulundu. Girişimden etkilenen kilise papazı Chantal Lemmens, Kerknet.be sitesinde çok etkileyici bir yazı kaleme aldı. Özeleştiride bulunan Lemmens Belçika toplumunun yanı başlarındaki farklı etnik kökenli insanların zenginliklerinin farkında olmadığını söyledi. Yeni göçmenlerin kapıları çaldığında Belçikalıların çok temkinli ve şüpheli yaklaşmalarını eleştiren Lemmens, bunun çok yanlış bir düşünce olduğunu vurguladı.
Kilise Papazı Chantal Lemmens’ın kaleme aldığı yazının Türkçesi şöyle:
Noel için hazırlıklar yaparken, Noel’e bir hafta kala Esma isminde çok nezaketli bir hanımefendiden bir e-posta geldi. Müslüman toplumundan birkaç insan ile Kortenberg kilisemize gelerek Noel hediyesi vermek istediklerini söylediler. Bu tarz tekliflere alışkın olmadığımız için önce biraz şüpheyle yaklaştık.
Fakat bir süre sonra merakım şüphemi yendi ve iyi ki de öyle olmuş dedim kendi kendime çünkü fark ettim ki bize ulaşan organizasyon Fedactio isminde bir kurum ve toplumsal diyalog ve barış için çalışmalar yürütüyorlar. Bizimle tanışmak isteyen insanlar ise bu kuruluşun üyeleriymiş.
Noel kutlamasından yarım saat önce bizim için muhteşem Türk mutfağından oluşan bir sofra hazırlandı. Kilisenin girişinde, gelenleri “hoş geldiniz” kartlarıyla bu harika sofra kuruldu ama Türk samimiyeti de burada da bitmedi.
Gözlerimizin önünde İncil’den misal gibi iki olay yaşandı.
Ayin sırasında kilise cemaatimizden biri yere düştü ve elini incitti. Türk bir adam yanına yaklaştı ve ona sanki kanatlarını sararak çok yakından ilgilendi. Ona yardımcı olacağını söyledi ve bir sandalyeye oturttu ve daha sonra da sağlık durumunu yakından takip etti. Evet sanki İncil’de geçen Samiri kıssası tezahür etmiş gibiydi!
Açılış konuşması sırasında kadınlardan bir tanesi orada bulunan Türklerden çoğunun mülteci olduğunu söyledi. Ve çoğu ise Belçika’ya çok yeni gelmişti.
Yani hiç beklemediğimiz bir zaman diliminde bizimle Noel bayramını kutlamak isteyen bir grup hoş insanla tanıştık, ve bu bize sonsuz keyif ve mutluluk getirdi. Kendileri mülteci pozisyonundan dolayı mağdur bir durumda olmalarına rağmen bize ikramlarda bulunup çok zenginlik ile bir masa kurdular. Bu da bana İncil’deki hayırsever dul kıssasını hatırlattı.
Biz sert ve keskin Flaman Belçikalılar olarak bu tarz hayırseverliklere ve doğal jestlere alışkın değiliz. Bu yüzden böyle şeylerle karşılaşınca nasıl davranacağımızı bizde tam bilemiyoruz. İçimden bunları düşünürken, Esma’dan kapanışta da kısa bir konuşma yapmasını istedim ve o da çok samimi bir konuşma yaptı. Bir araya gelmemizin ve beraber çalışmamızın önemi üzerinde durdu, ve din, dil, ırk gibi farklılıklarımızın ötesinde daha kapsayıcı bir toplum olabilmemiz için uğraşmamız gerektiğini söyledi.
Sonra, cemaati sofraya davet ettim ve gördüm ki Kortenberg mahallesi sakinleri tek tek tatlılardan alabilmek için sıraya girdi. Birçok insan ise daha sonra beni defalarca arayarak bu hareketlerinden ne kadar etkilendiklerini anlattılar.
Kortenberg çok kültürlü bir belediye ve çok şükür kilise cemaatimiz de bu çok kültürlülüğü deneyimleme fırsatı buldu. O gün insanlar birbirini tebrik edip Noel dileklerini iletirken bunu en az 9 dilde yaptılar. Bu ne büyük bir zenginlik!
Bu güzel deneyimi yaşayabildiğim için şükrediyorum. Noel bayramı bu sene çok daha anlamlıydı ve Noel mutluluğu çok daha elle tutulurdu. O gün Hazreti İsa’nın gerçekten tekrar doğduğunu hissettim!
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***