İş dünyasının yeni ekonomik modele tepkileri sürüyor. Son dönemde finansman maliyetinin en önemli sorun olarak öne çıktığını belirten TÜRKONFED Başkanı Orhan Turan, işletme sermayesine ulaşamadıklarını söyledi. Turan, “Reel sektöre oksijen sağlamak için atılan adımlar nefesimizi daraltıyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan dövize endeksli mevduattan iş dünyası da nasibini aldı.
Sarkuysan Elektrolitik Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Çaycı’nın yeni ekonomi modeli hakkındaki “Kamu bankalarına getirilmiş olan kısıtlamalar var. ‘Biz size kredi veririz ama döviz almayacaksınız’ diyorlar. Peki ben dövizi nereden bulacağım?” eleştirilerinin ardından çatısı altında 30 federasyon ve 284 dernek üzerinden 50 bini aşkın şirketi barındıran Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu’nun (TÜRKONFED) Başkanı Orhan Turan’ın açıklamaları da yeni ekonomi modelinin iş dünyasındaki etkisini ortaya koydu.
İş dünyası isyanda: Kredi veririz ama döviz almayacaksın diyorlar. Ben dövizi nereden bulacağım?
Sarkuysan Elektrolitik Yönetim Kurulu Başkanı Çaycı, ‘Kamu bankalarına getirilmiş kısıtlamalar var. ‘Kredi veririz ama döviz almayacaksınız’ diyorlar. Peki dövizi nereden bulacağım?’ dedi.
TÜRKONFED’den bugün yapılan yazılı açıklamada, hızla yükselen ticari kredi faizlerinin işletmeleri zorladığı bildirildi. Sanayicilerin ve reel sektörün yatırım iştahının devam etmesi, KOBİ’lerin ayakta kalması için destek çağrısı yapılan açıklamada şunlar kaydedildi:
ENFLASYON-FAİZ-KUR SARMALINDAN BİR AN ÖNCE KURTULUP…
“Bir üretim ekonomisinde yaşıyoruz. Türk ekonomisinin kalbi olan sanayi sektöründe katma değer, verimlilik, ihracat, hammadde, yatırım, kredi ve çalışan emeği gibi süreçler belirli maliyetler ile bir araya gelerek pazara üretim gerçekleştiriliyor. Bu karmaşık sürecin sağlıklı işleyişi ve katma değer yaratması için öngörülebilirliğin sağlanması önem kazanıyor. Ülkemizde büyümenin sürdürülebilirliği ve kalitesi için yüksek enflasyon-faiz-kur sarmalından bir an önce kurtulup, öngörülebilirliği sağlayarak yatırım, üretim, istihdam ve katma değerli ihracata odaklanmamız gerekiyor.
İÇ PİYASADAKİ ALIŞVERİŞ VE DIŞ TİCARET DURMA NOKTASINA GELDİ
Ancak içinde bulunduğumuz bu sarmal, pandeminin yol açtığı global kriz ve yapısal sorunlarımızın da etkisiyle iç piyasadaki alışverişi ve dış ticareti durma noktasına getirdi. Firmaların işletme sermayesi ihtiyacında son bir yılda dört kata yakın artış görülen sektörler oldu. Politika faizine kıyasla bankaların ticari işletmelere uyguladığı kredi faizleri iki kat artış gösterdi. Sanayicilerimizin ve reel sektörün yatırım iştahının devam etmesi, ekonomimizin bel kemiğini oluşturan 3,2 milyonu aşkın KOBİ’mizin ayakta kalması için gerek devlet gerekse de finans sektörü tarafında finansmana erişim kanallarının bir an önce açılması gerekiyor.
DESTEK MEKANİZMALARININ OLUŞTURULMASINA YÖNELİK ÖNERİLERİLER
Çatımız altındaki 30 federasyon ve 284 dernek üzerinden 50 bini aşkın şirketi temsil eden Türkiye’nin en büyük bağımsız iş dünyası örgütü olarak, finansmana erişim kanallarının açılması ile destek mekanizmalarının oluşturulmasına yönelik önerilerimizi kamuoyuyla paylaşmak isteriz.
‘BEKLE-GÖR’ POLİTİKASI İŞ DÜNYASINI ZOR DURUMDA BIRAKMIŞTIR
Bankalar kredi faizlerini düşürmeli, katı kurallardan vazgeçmeli. Özellikle kurdaki oynaklık nedeniyle banka ve piyasa oyuncularının izlediği ‘bekle-gör’ politikası, iş dünyasını zor durumda bırakmıştır. Ticari kredi faizlerinde son yılların en sert artışları yaşanmış, özel bankaların faiz oranları yüzde 35’leri bulmuştur. Kamu bankalarındaki oranlar yüzde 15-17 arasında seyretse de onlar da kredi verme konusunda limitli ve iştahsız davranmaktadır.
BANKALAR KREDİ FAİZLERİNİ İNDİRMELİ
Tüm bankalar kredi kullanımında katı kurallar uygulamaktadır. Bazı bankalar, yalnızca kendi bankalarında hesabı olan tedarikçilere ödeme yapılması koşulunu öne sürmekte, bankadan bankaya transfere veya başka bankadaki kredinin kapatılmasına izin vermemektedir. Bu koşullarda bankaların tek taraflı oran artışına maruz kalan işletmeler herhangi bir pazarlık şansına da sahip olmadıklarından finansmana erişememektedir. Firmalarımızın kapanmaması, istihdam ve iş gücü piyasasının daha fazla bozulmaması için firmalarımızın işletme sermayesi, bankacılık sistemi tarafından desteklenmelidir. Bu süreçte bankalar firmalara ayırdıkları kredi limitlerini artırırken talep edilen kredi faizlerini de indirmelidir.
KGF DESTEKLİ MEKANİZMALAR DEVREYE ALINMALI
Özellikle yatırım ve ihracat odaklı şirketlerde KGF’nin yeniden, daha ucuz maliyetli kredi kanalını açmasına yönelik çok büyük bir beklenti oluşmuştur. Bu kapsamda TÜRKONFED olarak, 2021 yılı ağustos ayında açıklanan KGF destekli mekanizmaların bir an önce hayata geçirilmesini önemsiyoruz. Talep edilen miktarın yüzde 30’unun işletme sermayesi olarak nakit hesaba aktarılmasını, kalan yüzde 70’lik kısmın bankaların kredilendirme şeklindeki gibi fatura karşılığı alışveriş yapılan firmaya bankanın ödemesi olarak gerçekleşmesini, tıpkı kredi kartı gibi yüzde 70’lik kısmın KGF Kartı şeklinde olmasını, firmanın mal aldığı yere kartla ödeme yapmasının sağlanmasını öneriyoruz. Bu mekanizmayı hayata geçirdiğimiz takdirde gerçekten ihtiyaç duyan, bu krediyi doğru bir şekilde değerlendirecek olan firmaların krediye ulaşması sağlanabilir.
EXİMBANK’IN DOĞRUDAN TEMİNAT MEKTUPSUZ İHRACAT DESTEĞİNE GEÇMELİ
İhracatın geliştirilmesi, uluslararası piyasalarda rekabet gücünün artırılması hedefiyle faaliyet gösteren Eximbank’ın verdiği kredilerin bankalardan teminat mektubu alınarak ve ancak firmaların ticari banka limitlerinden harcanmak suretiyle erişilebilmesinin yanı sıra banka kredileri ile yarışacak düzeye gelmesi de ihracatçı firmalarımızı zor durumda bırakmaktadır. İhracatı desteklemek için Eximbank kredilerinin uygun koşullarda verilmesi sağlanmalıdır. Eximbank’ın doğrudan teminat mektupsuz ihracat desteğine geçmesi de yararlı olacaktır.
ÜRETİMİN DURACAĞINA DAİR CİDDİ ENDİŞELERİMİZ OLDUĞU BELİRTMEK İSTERİZ
Ekonomi yönetiminin kısa vadeli önlemler yerine yapısal sorunları çözecek politikalar geliştirmesi ve finans sektörünün üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi durumunda, 2022 yılında işletme sermayesi ihtiyacı giderilirken reel sektörün finansmana erişim kanallarının açılması da sağlanabilir. Aksi durumun üretim, yatırım ve istihdamı durma noktasına götürecek bir sürece yol açabileceğine dair ciddi endişelerimiz olduğu belirtmek isteriz. Sürecin takipçisi olmaya devam edeceğiz.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***