YORUM | Dr. YÜKSEL NİZAMOĞLU
İslam hukukuna göre imam-halifenin tahttan indirilebilmesi için belli şartların yerine getirilmesi gerektiğini ve bunların neler olduğunu geçen yazımızda açıklamış ve örnek olarak I. Mustafa’nın iki defa tahttan uzaklaştırılmasıyla ilgili yaşanan gelişmeleri kaleme almıştık.
Bu yazımızda ise on dört yaşında hükümdar olup dört yıl sonra acı bir şekilde tahttan uzaklaştırılan Genç Osman’ın tahttan indirilişi ve onun hükümdarlığını etkileyen fetvaları ele alacağız.
ON DÖRT YAŞINDA BİR PADİŞAH
Sultan I. Ahmet’in çocuğu olarak dünyaya gelen şehzade Osman, Osmanlı veraset anlayışının aksine olarak babasının ölümünden sonra tahtta çıkarılmamış, yerine amcası Mustafa padişah yapılmıştı. Ancak akıl sağlığıyla ilgili problemleri olan I. Mustafa’nın hükümdarlığı sadece doksan altı gün sürmüştü.
Mustafa’nın yerine Osmanlı tahtına çıkan ve daha çok “Genç Osman” olarak bilinen yeni padişah, iyi bir eğitim alsa da henüz on dört yaşındaydı.
Osman’ın ilk yılları büyük sıkıntılarla geçti. Kısa aralıklarla padişah değişikliği yaşandığından iki defa cülus bahşişi dağıtılmış, bu durum hazineyi darboğaza sokmuş, bazı asker grupları bahşiş alamadıklarından yeni padişahtan memnun olmamışlardı.
Osman, amcasını tahta çıkaran Kaymakam Sofu Mehmet Paşa’yı azlettiği gibi Şeyhülislam Esat Efendi’nin de yetkilerini kısıtlayarak ulema tayinlerinde hocası Ömer Efendi’yi yetkili kıldı. İstanbul’da sık sık denetimlere çıkan genç padişah, askerlerin gittiği meyhane ve bozahanelere baskın yapmakta, yakaladığı kapıkullarını şiddetle cezalandırmaktaydı.
Daha sonra da Leh seferi öncesinde askerin bahşişlerini vermemiş, ulemanın da arpalıklarını kesmişti. Bu icraatlarıyla ulemanın ve kapıkullarının tepkisini çekmekteydi.
Osman bir süre sonra “dost ülkeler” Venedik ve Fransa’dan ele geçirdiği ganimetleri “hediye” olarak sunan Kaptan-ı Derya Güzelce Ali Paşa’yı sadrazam yaptı. Ali Paşa özellikle mali krizi çözmeye uğraştı ve bunun için de selefi Öküz Mehmet Paşa (bu lakap muhalifleri tarafından babasının nalbantlığından dolayı verilmişti) dahil olmak üzere birçok devlet adamının ve zenginin mallarını müsadere ettirdi.
Paşa, birçok muhalifini sürdüğü gibi Mehmet Paşa’yı da tayinle İstanbul’dan uzaklaştırdı. Her şeyini kaybeden ve perişan bir halde Halep’e gelen paşa, bir süre sonra üzüntüsünden vefat etti.
Müsadereler sayesinde padişaha her gün hediyeler takdim eden Ali Paşa bir taraftan da onu Lehistan seferine teşvik etmekteydi. Abartılı bazı iddialara göre Osman, bu seferle Baltık Denizi’ne çıkıp Atlantik’e ulaşacak ve burada oluşturacağı donanma vasıtasıyla Batı Avrupa’yı abluka altına alacaktı.
Ali Paşa vefat etse de sefer kararı veren II. Osman, kendisine rakip olacağı endişesiyle, şeyhülislamdan kardeşi Mehmet’i öldürtmek için fetva istedi. Esat Efendi böyle bir fetva vermese de Rumeli Kazaskeri Taşköprülüzade Kemaleddin Mehmet Efendi bu fetvayı verdi ve on beş yaşındaki şehzade katledildi.
Mehmet idam öncesinde ağabeyine “Osman! Dilerim Allah’tan sen dahi berhemend olmayasın (nasiplenmeyesin)” diye beddua etmiş, bu olay halkın padişahtan iyice soğumasına neden olmuştu.
HAC KARARI
Osman’ın hakimiyet yıllarında pek çok felaket meydana gelmişti. 1618’de büyük yangınlar çıkmış, sel baskınları ve “taun-ı ekber” denilen büyük bir veba salgını olmuştu. 1621’de de çok sert bir kış yaşanmış, soğuklar günlerce devam etmiş, boğaz bile donmuş, bu durum İstanbul’da büyük bir kıtlığa yol açmıştı. Bütün bunlar halk tarafından Genç Osman’ın “uğursuzluğu” olarak yorumlanmaktaydı.
Osman Lehistan’a karşı yapılan Hotin seferinde maaş dağıtımına nezaret etmiş, askerleri tek tek saydırmış, bu da askerin padişaha karşı hoşnutsuzluğunu daha da artırmıştı.
Padişahın çok önem verdiği bu sefer; paşalar arasındaki geçimsizlikler, rekabet ve yönetimdeki yanlışlıklar nedeniyle başarısızlıkla sonuçlandı. Lehlilerin barış teklifi olumlu görüldüğünden geri dönüldü ise de Osman, seferi büyük bir zafer olarak yansıtmayı tercih etti.
İstanbul’da üç günlük şenlik yapıldı. Ancak padişahın Edirne’ye gelindiğinde yeniçeri yoklaması yaptırması, kapıkullarının sayısının azaltılması yönündeki kararı ve “hasis (cimri)” davranışları askerin tepkisini iyice gün yüzüne çıkardı.
Genç padişah ayrıca bir süredir tercih edilen haremdeki cariyelerden çocuk sahibi olma uygulaması yerine dört hür kadınla nikahlanmak istedi. Bunun için de Şeyhülislam Esad Efendi’nin kızına talip oldu. Muhtemelen böylece ulemanın desteğini yeniden kazanmayı amaçlıyordu. Esad Efendi bu evliliğe şiddetle karşı çıksa da sonradan kızı Âkile’nin padişahla evlenmesine razı oldu. Osman diğer evliliğini ise Pertev Paşa’nın kızıyla yaptı.
Padişahın yeni planı ise hacca gitmekti. Bu plan, Osman’ın katline kadar giden süreci de başlattı. Bu sırada muhalifler, onun Anadolu’dan toplanacak askerler, Şam ve Mısır askerlerinin desteğiyle Yeniçeri Ocağı’nı kaldırmak istediği hatta başkenti İstanbul’dan Bursa, Şam ya da Kahire’ye taşımayı düşündüğü şeklinde propaganda yapıyorlardı.
Bazı araştırmacılar onun askere kırgınlığından dolayı intikam amacıyla hareket ettiğini, bazılarıysa maksadının sadece hac olduğunu belirtmektedirler. Her ne olursa olsun padişahın “yeniçeri ve sipahi taifelerini kırdıracağının” yayılması, askerin huzursuzluğunu iyice artırdı.
Ulema padişahın hacca gitmesini onaylamadığı gibi Şeyhülislam Esad Efendi de hac yerine bir cami inşasının uygun olacağını söyledi. Ayrıca bir fetva vererek “padişahların hacca gitmek yerine adaletle hükmetmelerinin daha evla olduğunu” belirtti.
Genç Osman bu sırada rüyasında peygamberimizi görmüş ve okumakta olduğu Kur’an, Hz. Muhammed (SAV) tarafından elinden alınmış ve kendisi de tahtından yıkılmıştı. Tabirlerden ürken padişah Aziz Mahmut Hüdai’nin “tevbe, istiğfar ve ehlulllahı ziyaret tavsiyesi” üzerine, Eyüp Sultan’ı ziyaret ederek burada kurban kesmek istemişti. Ancak hayvan bulunamamış, yük arabalarının öküzleri değerlerinin çok altında bir fiyata satın alınarak kurban kesilebilmişti.
Bir süre sonra seyahat için çadırların Üsküdar’a geçirildiği anlaşılınca “hâile-i Osmaniye” denilen isyan başladı.
Genç Osman gençliğinin etkisiyle üst üste hatalar yapmış, ulema tarafından “dinsiz”, kapıkulları tarafından “ocaklara düşman”, halk tarafından “uğursuz”, bazı uygulamaları ve kardeşini öldürtmesi nedeniyle “gaddar” olarak algılanmıştı. İşte bu nedenler, ulema ve yeniçerileri ona karşı düşmanlıkta birleştirdi. Genç Osman serinkanlı davranamayınca olaylar daha da büyüdü.
Kapıkulları, Şeyhülislam Esad Efendi’ye başvurarak fetva talep ettiler. Şeyhülislamın fetvasında; “İslam padişahını azdırıp beytülmalin itlafına sebep olup padişahı hacca gitmek lazım değil iken böyle fetret ve fitneye sebep olanlara ne lazım gelir” diye soruluyor ve “fitne uyduranlara katl lazım gelir” cevabı veriliyordu. Böylece yeniçeri ve sipahiler, isyanlarına dini meşruiyet elde etmiş oluyor ve padişahın en yakınlarını katletmek için harekete geçiyorlardı.
Padişah kendisine takdim edilen ve “dini bir hüküm olan” fetvayı yırttığı gibi asilere nasihat için devrin alimlerini gönderdiyse de bir sonuç alamadı. İsyancılar dört yıl önce tahttan indirilen I. Mustafa’yı Orta Cami’de yeniden padişah ilan ettiler.
Osman ise saraydan alınarak önce Mustafa’nın bulunduğu Orta Cami’ye sonra da çok ağır hakaretlerle Yedikule’ye götürüldü. Hapsedilmesi yönündeki talebine rağmen feci bir şekilde öldürüldü. Bununla yetinmeyen asiler, öldüğüne kanıt olarak maktul padişahın kulak ve burnunu keserek yeni padişah Mustafa’nın annesine götürdüler.
Dört yıl dört ay saltanat sürebilen ve henüz on dokuz yaşındayken katledilen Genç Osman, bu devre tanıklık eden Hüseyin Tugi’ye göre “kanun-ı kadime aykırı etmiş ve Tanrı bu zulmü cezasız bırakmamıştı”. Yaşadığı bu trajediden dolayı sonraki dönemlerde Genç Osman için pek çok destan kaleme alınmış ve tiyatro oyunu yazılmıştır.
FETVALAR
Genç Osman’ın hayatında fetvalar ve “Tacü’t-Tevarih” yazarı meşhur Şeyhülislam Hoca Sadeddin Efendi’nin oğlu olan Şeyhülislam Esad Efendi önemli bir rol oynadı. Esad Efendi’nin etkisiyle amcası Mustafa “ekberiyet” gerekçesiyle padişah olduğu gibi birkaç ay sonra verilen fetvayla, amcasının “akli problemleri” nedeniyle hal’i sonucu kendisi tahta çıktı.
Kardeşi Mehmet’in katli için Esad Efendi’den fetva alamayan Genç Osman, Anadolu Kazaskeri’nin fetvasıyla kardeşini öldürttü. Daha sonra hacca gitmek istediğinde de artık kayınpederi olsa da yıldızının bir türlü barışmadığı Esad Efendi’nin hacca karşı çıkan fetvasıyla karşılaştı.
Esad Efendi daha sonra damadı hayatta iken I. Mustafa’nın padişah yapılmasına da karşı çıktı. Ancak bu sırada asilerin fitneyle ilgili olarak Esad Efendi’den aldığı fetva, isyanın başarıya ulaşmasında etkili olmuş ve Genç Osman, Osmanlı tarihinin hiçbir döneminde görülmeyen bir şekilde öldürülmüştür.
Hakkında yazılan şu mersiye dillere destan olmuştur:
Bir şah-ı âlişan iken şah-ı cihana kıydılar
Gayretli genç aslan iken şah-ı cihana kıydılar
Gazi bahadır han idi âli neseb sultan idi
Namıyla Osman Han idi şah-ı cihana kıydılar…
***
Kaynaklar: H. İnalcık, Devlet-i Aliyye, İstanbul, İş Bankası, 2016, C. II; İ. H. Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, İstanbul, Türkiye, 1972; C. 3; İ. H. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, Ankara, TTK, 1988, C.3; N. Sakaoğlu, Bu Mülkün Sultanları, İstanbul, Alfa, 2015, C. Esen, İstanköylü Ali Paşa, İÜ Edebiyat Fak. Mezuniyet tezi, İstanbul, 1966; M. Sertoğlu, “Tugi Tarihi”, Belleten, 1947, C. XI, S. 43; F. Emecen, “II. Osman”, DİA, 2007, C. 33; Ş. Altundağ, “II. Osman”, İA, MEB, C. 9.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız?
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***