AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan katıldığı NTV canlı yayında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
Erdoğan, “Öcalan’ın, Demirtaş’ın oradan vermiş olduğu mesajlardan rahatsız olduğu ortada bir gerçek. Elimizde böyle bir bilgi var ki söylüyorum” dedi.
Erdoğan’ın sözlerinden çıkan satır başları şöyle:
“Ekranları başında bizi izleyen tüm milletime Çankaya’dan selam sevgi ve saygılarımı gönderiyorum. Tabi ben bu kar yağışını doğrusu ben bir bereket olarak görüyorum asla bi felaket olarak filan telakki etmiyorum. Zira kuraklıkların ülkemizde hakikaten ciddi manada toprağımızı tehdit ettiği ve birçok yerlerde artık bitki, meyve, sebze her şeyde sıkıntılar yaşadığımız dönemleri geride bıraktık. Tüm tarımda yaşanan sıkıntılar ortada. Hep yağmur, yağmur diye bekledik. Şimdi de kar yağışı gelince farklı bir yaklaşım ortaya koymaya başladık.
Tabii kar yağışını engellemek elimizde değil ama karın sebep olduğu özellikle ulaşım sıkıntılarına karşı gerekli tedbirleri almak elimizde. Burada idareyi elinde tutanlar kimlerse onlar tedbirleri almak durumunda. Ancak bu son kar yağışının etkileri anlamında maalesef az önce sizler de ifade ettiniz özellikle İstanbul’a yakışmayacak görüntüler ortaya çıktı. Tabii İstanbul’da belediye başkanlığı yapmış bir insanım. İstanbul’un neresinde ne var, sıkıntılar nelerdir, nasıl oluyor, onlar nasıl giderililr onları da bilen birisiyim. Tabi tuzlanmayan yollarda araçlar kilometrelerce kuyrukları oluşturursa herhalde bunun bir sorumlusu vardır veya sorumluları vardır. Vatandaşlarımız saatlerce yollarda mahsur kaldı. Üstelik önceki yılların altında bir kar yağışı söz konusuydu. Buna rağmen İstanbul’da bu sorun gereken yol tuzlama ve yol açma çalışmalarının yapılmamasından kaynaklandığını ilçe belediyelerinden de dinledik.
“TAM ANLAMIYLA BASİRETSİZLİKTİR”
Tabii bunu yapmayanlar belli. Bu tam anlamıyla bir basiretsizliktir. Siz kar yağdıktan sonra tedbir alamazsınız. Kış mevsimine girerken tedbirlerinizi almalısınız. Maalesef daha önceki yürüyen uygulamaları bile devam ettiremeyen bir yönetim elinde şu an İstanbul. Biz İstanbul’umuzu kaderine terk edemeyiz. Nitekim çalışmaları koordine etmeleri için ben İçişleri Bakanımla Ulaştırma Bakanımı hemen o gece İstanbul’a gönderdim. Saat yarım civarlarıydı. Süleyman Bey’le, Adil Bey’le yaptığım görüşmeden sonra süratle siz İstanbul’a intikal etmelisiniz ve İstanbul’da yerinden buradan çalışmaları koordine etmelisiniz dedim.
Sağolsun her iki bakanım da kendi altyapıları durumunda olan örneğin Ulaştırma Bakanımızın koordine ettiği hangi kurumlar var? Karayolları var. Karayolları büyük bir önem arz ediyor böyle bir durumda. Süleyman Bey’in aynı şekilde sadece polisi yok bir de jandarma teşkilatı var. Jandarma da devreye girdi. Benzini mi bitmiş bir aracın icabında benzin ulaştırma gayretine girdiler. Yiyecek noktasında sıkıntı mı var oralara yiyecek ulaştırma gayreti içerisine girdiler. Çünkü bütün bu adımları böyle bir zamanda atmak durumundasınız.
Fakat bu hazırlıkların daha önceden yapılmış olması lazım. Karayolları Genel Müdürlüğü’müz Meteoroloji Genel Müdürlüğü ile irtibatlı olarak değişen hava şartlarına göre sorumluluğunda bulunan yol ağında gerekli önlemleri aldılar. 2021-2022 yılı kış programı toplam 68 bin 960 kilometre yol ağımızda uygulanıyor. Kar ve buzla mücadele çalışmalarımız bu programa göre yapılyıor. Bu çalışmalar yurt genelinde 446 karla mücadele merkezinde gerçekleştiriliyor. Bunu basit bir daire içerisinde değerlendiremezsiniz. 10 bin 916 makine ve ekipman 12bin 645 personel görev yapıyor. Siz kalkar da belediyelerinizde vesaire insanları dışarı döker onların yerine hiç İstanbul’u tanımayan bilmeyen insanları belediyeye boca ederseniz ondan sonra böyle sıkışır kalırsınız. Karla mücadele çalışmaları açılan kapanan yollar ve anlık trafik kameralarla takip ediliyor. Bu son yağışta ayrıca Karayolları Genel Müdürlüğü, AFAD, Kızılay ve valiliklerle koordineli müdahale edilerek insani ihtiyaçların karşılanması sağlanıyor. Ben mesela gece 3’e kadar işi takip ettim. Sürekli arkadaşlarımla irtibat halinde oldum. Karayolları’ndaki çalışmaları kendileriyle de bizzat koordine ederek izledim ve sağolsun arkadaşlarımızın da bizzat İstanbul’a vararak bizzat işin başında durmaları bizi rahatlattı.
Burada söylemek istemem ama yalan söz konusu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi kalkıp Cumhurbaşkanlığı’ndan, Plan Bütçe Başkanlığı’ndan talepte bulunur. İncelemeler yapılarak gereken karar alınır. Ödenme süreçleri bellidir. Şehirlere hizmet etmek gibi dertleri, kabiliyetleri olmayanlar ‘engelleniyoruz’ diyor. Söyledikleri şey bu. Burada tüm milletime böyle bir şeyin olmadığını somut rakamlarla anlatmak istiyorum. İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere muhalefet belediyelerine gelen 2019 yılından bu yana iki kat arttırılmıştır. AK Parti, MHP ve diğer partilere mensup belediyelerin gelirlerine yapılan artış aynı orandadır.
İBB 2019 yılında 13 milyar 848 milyon lira merkezi idareden pay alırken, bu rakam 2021’de 25 milyar 376 milyon liraya çıkmıştır. Düşmüş mü, artmış mı? Ankara Büyükşehir Belediyesi 4 milyar 606 milyon liradan 8 milyar 304 milyon liraya, İzmir Büyükşehir Belediyesi 7 milyar 274 milyon liraya yükselmiştir. Mesele genel bütçeden alınan rakamların haksız olması değildir. Gayet adil, hakkaniyete ve hukuka uygun bir dağılım söz konusudur. Mesele şehre vakti, enerjisi, kalbiyle sahip olup, olmama meselesidir. Bu inanca ve azme sahipseniz, hiçbir engel sizi projeleri hayata geçirmekten alıkoyamaz.
“ENGELLENİYORUZ İDDİALARI KOSKOCA BİR YALAN”
Kar kış kıyamet olacak Tayyip Erdoğan gidip yatacak? Yok öyle bir şey. Biz karargahımızı kurar, AKOM’dan izlerdik. Cumhurbaşkanı CHP’li belediyeleri engelliyor iddiası koskoca bir yalandır. Yurt içi borçlanma veya kendi gelirleriyle proje yürütmek isteyen belediyeler kararını kendileri verir konunun hükümetle hiçbir ilgisi yoktur. İş yapmak istiyorsanız kimse sizin önünüzü kesemez. Ne Cumhurbaşkanlığı, ne AK Parti sizin önünüzde engel olamaz. İstanbul’da 2015-2019 arasındaki dönemde belediye meclisine 22 borçlanma dosyası gelmiş, CHP 20’sine hayır oyu gelmiştir. Dosyaların arasında şu anda yapılmakta olan tüm metro projeleri de vardır.
2019-2021 döneminde aynı mecliste CHP yönetimde 50 borçlanma dosyası getirmiş AK Parti Grubu bunun sadece 1’ine hayır oyu kullanmıştır. Ayakları yere basan hiçbir proje finansman sorunu yaşamaz. Siz avam proje ile ortada hazırlık olmadan niyetle çıkarsanız elbette sonuç alamazsınız. Burada mesele parti değil, kanun, usül meselesidir. Ülkenin ve şehrin kaynaklarını doğru kullanma hassasiyeti meselesidir. Biz kimseyi engellemiyoruz, onlar kendi beceriksizlikleri, kendi kötü yönetimleri, yanlış tercihleri sebebiyle belediyeyi borç batağına sokmuştur. Bunların kendi parti içinde iktidar kavgası vermekten başka maharetleri yoktur.
Bunlardan eser ve hizmet beklemek beyhude bir gayrettir. Biz Marmaray’ı yaparken önümüze CHP zihniyeti çıktı. Biz 3-4 yıl önce bitirecekken bu CHP zihniyetinden dolayı bu gecikmeyle bitirdik. Şimdi kar, boran, fırtına herşey var. Marmaray’ı ücretsiz yapacağız dedik. Yolcularını ücretsiz taşıdı. Böyle bir zamanda Marmaray’ın önemi ne kadar insanımıza fırsat sağlıyor çok açık net ortada. Aynı şey Avrasya için de geçerli. Eser ve hizmet siyasetinin nerede nasıl yapılacağını bilmek önemli, bu da bizim maharetimiz.
“BELEDİYE BORÇ BATAĞINA SAPLANDI”
Burada İBB’nin Mart 2019’daki borç tutarı 28,5 milyar liraydı. Fiili değil bilanço borcundan oluşuyordu. Bir cebinden al öbür cebine koy. Müteahhitlere 5.2 milyar liraydı. Kalan borç ise vadesi 30 yıla yayılmış, uygun şartlarda alınmış borçlardı. Kanuna göre borç limitinin gelirini yüzde 150’sini 32,3 milyar lirayı geçmemesi gerekiyordu. 2022 için bu rakam 73 milyar liranın üzerine çıkacaktır. Peki niçin böyle tablo ortaya çıktı? 2018 yılında belediye öz gelirlerinin toplam gelirlere oranı yüzde 32 seviyesinde ise bu rakam yüzde 14’e gerilemiştir. Merkezi idareden gelen kaynak 2018 yılında toplam gelirlerin yüzde 68’ini oluştururken 2022’de yüzde 86’ya yükselmiştir. Beceriksizlik yönetim sebebiyle öz gelirleri yok edilmiş, merkezi yönetimden gelen paralarla karşılanmaya çalışılmış, belediye hızla borç batağına saplanmıştır.
Batılı değerlendirme kuruluşları CHP’nin İstanbul, Ankara, İzmir belediyelerini finansal sıkıntılar nedeniyle riskli kategorisine çıkarmıştır. Rabbim 2024’e kadar İstanbul halkının yardımcısı olsun diyorum. Biz ilçelerde AK Partili belediyeler olarak İstanbul’a hak ettiği değeri vermeyi sürdüreceğiz.
“İRAN’A BORCUMUZ KESİNLİKLE SÖZ KONUSU DEĞİL”
Biz İstanbul Büyükşehir Belediyesi değiliz, İran’a borcumuz kesinlikle söz konusu değil. Bu iddialar yalandır. Cumhurbaşkanı ile yaptığımda kendisine söyledim. Onlar bir arızadan ötürü ‘Bu işi 10-15 gün erteleme durumumuz olacak’ dediler. Biz kendilerine bu işi Haziran’a kadar ertelemek suretiyle, biz de bu sert geçen kışı daha rahat şartlarda geçiririz, dedik. Şu anda da İran’da kış çok sert. Onlar da bundan dolayı bir sıkıntıların olduğunu ifade etti. En kötü şartlarda bir 10 gün burada esneme yaparsak, bu süreci atlatırız dedi sayın Cumhurbaşkanı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızdan, BOTAŞ’tan bir ekibimizi gönderdik. İnşallah 10 gün bilemediniz 15 gün içerisinde doğalgaz akışı devam edecek. Tedbirlerimiz var. Tuz Gölü’nün altındaki depolama çalışmamız, gemilerimizle gelen doğalgaz olayımız var. Gaz akışının sağlanması bir taraftan gerçekleşecek, bu kış ortasında vatandaşımızı birinci deredecede korumak durumundayız. Sanayide biraz kontrollü gitmek durumundayız. Gerek Enerji gerek Sanayi Teknoloji Bakanlarımız müşterek çalışmayla koordine ettiriyorlar.
SEZEN AKSU AÇIKLAMASI
Çok açık ve net bir gerçeği ortaya koymakta fayda var. Benim ordaki ithamımın muhatabı Sezen Aksu değildir. Sezen Aksu Türk müziğinin önemli bir ismidir. Ben ülkenin cumhurbaşkanı olarak, insanımızın hangi inançtan olursa olsun dini değerlerine laf edilmesine müsaade etmem. Burada Meryem validemize de aynı şekilde, burada hakaret var. Dilini koparma ifadesini bir kişinin şahsına değil, kutsallarına karşı hakarete dönük bir tavır olarak ifade ettim. Demokrat Parti döneminde Atatürk’ü koruma kanunu çıkarıldı. Şimdi biz kutsallarımızı korumak için de kanun mu çıkaracağız. Bu bir duruş. Özgürlüğün sınırları, hakaret etmek veya kutsallara kötü sıfatlar yakıştırmak değildir.
SEDEF KABAŞ AÇIKLAMASI
Her şeyden şahsımla ilgili değil, temsil ettiğim makama yöneliktir. Devletin, devleti yöneten Cumhurbaşkanının ve Cumhurbaşkanlığı makamının hedef alınması burada söz konusudur. Biz Cumhurbaşkanlığı makamını korumakla yükümlüyüz. Bizim bunlara prim vermemiz söz konusu olamaz, hukuk neyi gerektiriyorsa sonucu ne olursa olsun burada gereği yapılacaktır. Bunun ifade özgürlüğü ile de alakası yoktur. Siyasette elbette eleştiri olur ama bu temiz bir dille olmalıdır.
CHP’nin cumhurbaşkanına hakaret maddesinin kaldırılması teklifi de tam bir garabet. Bunlar milletin bu makamlara kendilerini getirmeyeceğini bildikleri için, bizim elde edemeyeceğimiz makamlara gelenlere herkes istediği gibi saysın sövsün diyorlar. Bu makamların şerefini saygınlığını biz bu aziz milletle koruyacağız.
Esasında hakaret ettikleri Tayyip Erdoğan nezdinde milletin ta kendisidir. Milletin evi dediğimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetim merkezine ‘ahır’ benzetmesi de tümüyle bu aziz millete hakarettir, edepsizliktir. Muhalefetin de bu kadar ağır sözleri, eleştiri hakkı gibi göstermesi bunların edebini gösteriyor. Kabul etseler de etmeseler de, Recep Tayyip Erdoğan bu ülkenin yüzde 52 ile seçilmiş cumhurbaşkanıdır. Bu suç cezasız kalmayacaktır. Bu hakareti yapan şahsın amacının provakatörlük olduğu da çok açık. Bunu sağlık kontrolü için getirildiği hastaneye girerken kelepçesiz ellerini arkadan birleştirerek ters kelepçe vurulduğu algısı yaratmaya çalıştığında da gördük.
İMRALI ÇIKIŞI
Abdullah Öcalan’a sormak lazım. Öcalan’ın, Demirtaş’ın oradan verdiği mesajlardan rahatsız olduğu, ortada bir gerçek. Terör Örgütü PKK Elebaşı’nı (Öcalan) bırakacak tek bir iktidar olur, o da HDP’nin içinde olduğu zillet ittifakı iktidara gelirse böyle bir şey olur. HDP’nin terörist elebaşıyla ilgili heykelini dikeceğiz vaadlerini hatırlayın. Bu hanım (Akşener) zihnindekini ifade etmiştir, zillet ittifakındaki HDP’ye verdiği sözler aklına gelmiş olacak ki, terörist başının salıverileceğini zannediyor.
Öcalan’ın bırakılması sözü yalan ibarettir. (‘Öcalan, Demirtaş’tan rahatsız’ demiştiniz, devletin böyle bir bilgisi mi var?’ sorusu) Var ki söylüyorum.
KÖRFEZ ÜLKELERİYLE İLİŞKİLER
Son dönemde Körfez ülkeleriyle ilişkilerimizde güzel bir ivme yakaladık. Özellikle de Katar ile diğer bazı bölge ülkeleri arasındaki anlamsız ihtilafın çözüme kavuşturulması bölgede yeni bir işbirliği ruhunun hakim olmasına neden oldu. Bu yeni ortamda ülkemizin Körfez bölgesine yönelik ilkeli ve iyi niyetli tutumunun daha iyi anlaşılmaya başladığını görüyorum. Bu ciddi işbirliği potansiyelini en iyi şekilde değerlendireceğiz.
Bu yeni bölgesel işbirliği döneminin eşiğinde olduğumuza inanıyorum. Onun için 14 Şubat bizim için önemli bir tarih, bu tarihte inşallah BAE’de yapacağımız ziyaret adeta yeni bir dönemin başlangıcı olacak.
“DOĞU AKDENİZ’DE TÜRKİYE’Yİ YOK SAYAN PROJENİN BAŞARILI OLMASI MÜMKÜN DEĞİL”
Amerika burada kendisi için yapmış olduğu maliyet hesabı, menfaat hesaplarında beklediğini görmeyince çekildi. Bizse şu anda Libya’yla yapmış olduğumuz anlaşmayla Libya’da iş adamlarımızın attığı önemli adımlar var. Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi yok sayan hiçbir projenin başarılı olması mümkün değil.
İSMED boru hattı projesi ise teknik ve ticari fizibilitesi olmayan, bizi ve KKTC’yi dışlamaya yönelik afaki bir projeydi. Amerika’nın bu gerçeği nihayet görmesi memnuniyet vericidir.
İsrail ile de bu alanda her türlü adımı atmaya varız. Nitekim sayın Cumhurbaşkanı Herzog şubatın ilk yarısında bir ziyareti söz konusu. Bu ziyaretle birlikte İsrail-Türkiye ilişkilerinde yeni bir dönem başlayabilir. Bunu olumlu bir gelişme olarak ifade etmek istiyorum.
ABD İLE İLİŞKİLER
Dünya siyasetinde hiçbir zaman liderler düşman üretmek için yoktur, liderler dost kazanmak için vardır. Dost kazanmakta ne kadar başarılı olursanız ülkeniz de o kadar güçlü olur. Benim Bush döneminde, sonrasında Obama döneminde aynı şekilde gayet olumlu bir dönemi hayata geçirdiğimiz, ki Amerika’dan da bir başkan olarak Türkiye’ye ilk gelen Obama olmuştur. Onunla yürüttüğümüz diyalog, sonraki süreçte Trump ile aynı şekilde devam etti, o da iyi bir süreçti. Benim Biden’la olan münasebetlerim Obama dönemine dayanıyor.
O zamanlar da diyaloğumuzun, görüşmelerimizin olduğu bir dönemdi. Benim beklentilerim de çok daha farklı idi. Fakat son Roma görüşmemizden sonra bu konuda yeni gelişmelerin olacağına inanıyorum. Özellikle F-35 konusunda Amerikan yetkililerle Milli Savunma Bakanımızın görüşmeleri olumlu istikamette gelişiyor. Amerika Savunma Bakanı Austin ile sayın Hulusi Paşa arasındaki görüşmeler devam ediyor.
(Rusya’dan yeni batarya alımı) Sürecimiz devam ediyor, herhangi bir geri adım söz konusu değil. Bizim kimden ne alacağımızın kararını biz vereceğiz. S-400 tedarikimizin arka planı bizde saklı olan bir anlayıştır.
Göreve geldiğimde savunma sistemlerimizde yüzde 20 yerli ve milli gücümüz vardı, bu şu anda yüzde 80’e çıktı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***