Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) her ayın 3’ünde enflasyon oranını açıklıyor.
Son dönemde Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) da yine her ay, kendi hesapladığı enflasyon oranıyla kamuoyunun karşısına çıkıyor.
Açıklanan oranlar arasında büyük bir makas olması dikkat çekiyor.
Örneğin hafta içinde TÜİK, 2021 yılı Tüketici Fiyat Endeksi’nin (TÜFE) % 36,08 olduğunu açıklarken ENAG ise kendi hesaplamalarının % 82,81 oranında olduğunu duyurdu.
Peki kamuoyunun son dönemde adını sık sık duyduğu ve açıkladığı enflasyon oranları TÜİK’inkilerden daha yüksek çıkan ENAG nasıl bir grup, kimlerden oluşuyor ve oranları neden farklı?
Bir doktora tezi projesi olarak doğdu
ENAG, 2016 yılında bir doktora tezi projesi olarak doğmuş.
Grup, Yeditepe Üniversitesi Ticari Bilimler Fakültesi’ndeki Finansal İktisat Doktora Programı’nda, danışmanlığını Prof. Dr. Veysel Ulusoy’un yaptığı, doktora öğrencisi Serkan Gençer’in tez projesi ile ortaya çıkmış.
Prof. Dr. Ulusoy projenin başlangıcını şu sözlerle anlatıyor:
“Esinlendiğimiz bir kaynak vardı. Harvard Üniversitesi’nde Prof. Dr. Alberto Cavalla öncülüğündeki bir grup, MIT (Massachusetts Institute of Technology) ile ortak olarak bir çalışma yapıyordu. 2007’den itibaren hem Arjantin’in hem Amerika’nın hem de Avrupa’daki bazı ülkelerin günlük enflasyonlarını internette, web scraping (Veri kazıma) yöntemiyle alıyorlardı. Biz de bunun Türkiye’de de yapılacağı fikrine kanaat getirdik.
“Danışman olarak o öneriyi yaptım ve yaklaşık 15 gün çalışarak karar verdik. Sonra devam ettik. 2016 ortalarıydı. Yani ENAG, yaklaşık 5,5 yıllık bir emeğin ürünü.”
ENAG bir süre Prof. Dr. Veysel Ulusoy ve Serkan Gençer tarafından yönetilmiş sonra ise genişlemeye başlamış.
Prof. Dr. Ulusoy, “Hemen hemen bütün yük doktora öğrencisinin kendisindeydi. Ardından başka öğrenciler bu süreçte yazılım geliştirme yönünde istekli göründüler. Birkaç yıl sonra web scraping (Veri kazıma) yönetimini onlara da öğrettik ve onlar da bize katkı verdiler.”
Bu süreçte projeye, Türkiye Ekonomik ve Mali Araştırmalar Vakfı (TEMAR) da destek vermiş.
ENAG kimlerden oluşuyor?
ENAG bugün, Prof. Dr. Ulusoy ve Gençer dahil olmak üzere yedi kişilik bir akademisyen ve ekonomi uzmanları ekibinden oluşuyor.
Grubun bir danışma kurulu da bulunuyor.
Bu kurulda eski bürokratlar da yer alıyor.
Örneğin eski Hazine ve Dış Ticaret müsteşarı Tevfik Altınok, eski Maliye Bakanlığı hesap uzmanı Dr. Hasan Yalçın, eski maliye müfettişi Sacit Akdemir, kuruldaki isimler arasında.
‘Hiçbir maddi destek almıyoruz’
Prof. Dr. Ulusoy, ENAG’ın maddi olarak kimseden destek almadığını, arkasında hiçbir grubun olmadığını söylüyor.
“Peki çalışmalar nasıl yürüyor?” sorusuna şu cevabı veriyor:
“Gruptakilerin çoğu gönüllü. Eğer bir finansman gereği duyuyorsak Veysel hocanın maaşının bir kısmı diyelim (Gülüyor). Tertemiz, arkasında herhangi bir kuruluş yok.”
‘Hiçbir siyasi yaklaşımımız yok’
Prof. Dr. Ulusoy, maddi olarak kimseden destek almadıkları gibi herhangi bir siyasi grupla da ilişkilerinin olmadığını savunuyor.
Kamuoyunun bir bölümünde haklarında yapılan, siyasi angajmanları olduğu yönündeki eleştirileri hatırlattığımızdaysa şunları söylüyor:
“Hiçbir siyasi yaklaşımımız, siyasi söylemimiz yoktur. Siyasetin temelinden kaynaklanan bir eğilimimiz veya verileri değiştirme taktiğimiz yoktur. Bütün veriler yapay zekâ yöntemiyle bilgisayardan elde edilir, kalite kurulu tarafından süzgeçten geçirilir, büyük tartışmalar, büyük analizlerden sonra ay sonunda, ayın 3’ünde yayınlanmak üzere taslak olarak hazırlanır ve kamuoyuna sunulur. Bu kadar basit.”
ENAG verileri nasıl topluyor?
Ulusoy, enflasyonu hesaplarken verileri internet üzerinden veri kazıma denilen yöntemle topladıklarını anlatıyor.
Verileri tamamen web sayfalarından, özellikle de bütün hane halklarının aktif olarak kullandığı sayfalardan topladıklarını belirtiyor.
“Bu, Harvard ve MIT’de uygulanan yöntemin aynısıdır. Dünyada da bazı merkez bankları, kendi enflasyon verilerini oluşturmak için, kendi bünyelerinde bu yöntemi kullanırlar” diyor.
ENAG enflasyonu nasıl hesaplıyor?
ENAG olarak saatlik enflasyonu hesaplayacak bir sistemlerinin olduğunu, bunu sonra günlük hesaplayıp aylığa çevirdiklerini, onu da yıllığa çevirdiklerini anlatıyor Ulusoy.
Ayçiçek yağı fiyatındaki değişimi örnek olarak aktarmasını istediğimizde bunu şöyle açıklıyor:
“Bütün elde edilebilir ayçiçek yağı fiyatlarının verileri o gün çekiliyor. O gün promosyon varsa da o gün zam varsa da o gün fiyatı değişmemişse de bütün ayçiçek yağı fiyatları çekiliyor. İstatistikteki büyük sayılar kanunu kapsamında bunun ortalaması alınıyor ve bu ortalamadan yola çıkılarak o günkü ayçiçek yağının enflasyonu hesaplanıyor.
“Hata olmasın diye en az yedi sekiz bilgisayardan, eş zamanlı olarak, Türkiye’nin her yerinden bütün fiyatları alıyoruz. Ürünlerin ortalama fiyatlarını hesaplıyoruz. Günlük hesapları sonra aylığa çeviriyoruz. Ürünlerin ortalama fiyatlarıyla TÜİK’in sayfasındaki ağırlığını çarpıp, enflasyon sepetine katkısını ölçüyoruz. TÜİK’in 415 maddelik enflasyon sepetinin aynısını kullanarak enflasyon oranını elde ediyoruz.”
Peki, bu 415 maddelik sepet konusunda TÜİK’le yaklaşım farkları var mı?
“Bir defa enflasyonun matematiksel, ağırlık vb. yöntemi hiçbir yerde değişmez. Birleşmiş Milletler İstatistik Ofisi’nin COICOP (Kişisel Tüketim Harcamalarının Amaca göre Sınıflanması) denilen sistemine göre birimler sınıflandırılmıştır. O sınıflandırma 415 madde üzerinden olmuştur. Örneğin ayçiçek yağı onlardan bir tanesidir, domates bir başkasıdır vb.” dedikten sonra TÜİK ile fiyat toplama yönteminde farklılıkları olduğunu söylüyor Ulusoy:
“TÜİK sokaktaki marketten veya belirlediği marketlerden fiyatları alıp ona göre aylık enflasyonu hesaplıyor. Bu sokağa inme, markete inme bildiğim kadarıyla ayın başında, ortasında ve sonuna doğru olmak üzere ayda birkaç defa tekrarlanıyor. Ve yine bildiğim kadarıyla TÜİK 550 bin tane günlük veri alıyor. Bu verileri o COICOP’taki 415 madde sınıflandırmasına göre enflasyon sepetine koyup, ağırlıklarıyla çarpıp enflasyon değerini elde ediyor.”
ENAG’ın ise verileri günlük olarak ve web siteleri üzerinden topladığını belirtiyor.
Ulusoy, veri kazıma yöntemiyle her ay milyonlarca veri çektiklerini belirtiyor:
“Bir saatte bütün Türkiye’nin verilerini alabiliyoruz. Günlük yaklaşık 255 bin veriyi bir saatte alabiliyoruz. TÜİK’in aylık 550 bin fiyat verisine karşın 7,5 milyondan fazla fiyat verisini elde ediyoruz. Bu da bizi büyük sayılar kanununun o güzel sonuçlarına götürüyor.”
TÜİK ile veriler neden çok farklı?
Peki TÜİK ile ENAG’ın açıkladığı enflasyon rakamları arasındaki büyük farkın nedeni, Prof. Dr. Ulusoy’un bu anlattıkları mı?
“Değildir muhakkak” diyor ENAG yöneticisi ve şu yorumu yapıyor:
“İki tane enflasyon oranı açıklanıyorsa ve bir enflasyon oranı halkın duygularıyla, hissettikleriyle, sanayicinin verileriyle, raflardaki fiyatlarla uyuşup diğeri uyuşmuyorsa, aradaki farkı uyuşmayan birimin açıklaması gerekiyor.”
Prof. Dr. Ulusoy, “devletlerin genelde kötü verilerde cimri davrandığı” yorumunu da yaptıktan sonra devam ediyor:
“Örneğin büyük bir deprem olduğunda ölü ve yaralı sayısı devlette cimriliğe neden olur. Enflasyonda da cimriliğe neden olur çünkü kötü bir veridir enflasyon. Devlet her zaman pres yapar.
“Ama ENAG olarak değil de kişisel görüşüm olarak şunu söyleyebilirim; Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki son 40-50 yılda, halkın hissettiği enflasyonla devletin verisi arasındaki fark hiç bu kadar fazla olmamıştı. TÜİK’in ÜFE’si (Üretici Fiyat Endeksi) ile TÜFE’si (Tüketici Fiyat Endeksi) arasındaki fark da hiç bu kadar fazla olmamıştı.”
KAYNAK: BBC TÜRKÇE – MAHMUT HAMSİCİ
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***