AKP iktidarında siyasetten, ekonomiye, eğitimden toplumsal yaşama kadar hayatın merkezine yerleştirilen Diyanet’ten sosyal medya karşıtı açıklamalarına bir yenisini daha ekledi. Diyanet, sanal alemin gençleri müstehcenliğe, ahlaksızlığa sürüklediğini öne sürdü.
Diyanet’e ait Aile Dergisi’nde İlahiyatçı Prof. Dr. Adnan Bülent Baloğlu’nun yazdığı makalede sosyal medya hedef alındı. Baloğlu, sosyal medyaya takılan genç kızların bedenlerinden nefret ettiği savunuldu. Yine sosyal medyanın gençleri siyasi ve dini otoriteye karşı çıkışlarının adresi olduğu da öne sürüldü. Makalede, “Bu şeffaf kötülük, yalnızca değerlerimize musallat olmakla kalmıyor, aynı zamanda cemaat, cemiyet gibi toplumsal birlikteliğimizin köklü simge kavramlarını çaktırmadan ‘ağ’ kavramı ile değiş tokuş ediyor” denildi.
Adnan Bülent Baloğlu
Sözcü’den Ali Ekber Ertürk’ün haberine göre Diyanet’in Aile Dergisi’nde yer alan makaledeki diğer bölümler şöyle:
-Facebook nefret tohumları ekiyor. Bütün sosyal medya biçimleri içinde en tehlikeli olan ise Instagram ve hedefinde çocuklar var. İlgi alanını sosyal kıyaslamalar, bedenler ve insanların hayat tarzları üzerine kurgulamış durumda.
-Genç kızların yüzde 32’si kendi bedenlerinden nefret ediyor ve kendilerini kötü hissediyorlar.
-Bu sosyal medya yüzünden gençler, kaygı bozukluğu yaşıyor ve depresyona giriyorlar.
NE OLMUŞTU?
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2021’in başında yayımladığı “Sosyal Medya Ahlakı” adlı kitapta da “sosyal medyada hukuki düzenlemelerin yetersiz kaldığı alanlarda ‘fıkıh’ın devreye girebileceği önerisi” yer almıştı. Kitabın önsözünü yazan Diyanet İşleri Başkan Ali Erbaş, sosyal medya için düzenleme çağrısı yaparak “Sosyal medyanın kullanımıyla alakalı hukuki çerçeveyi belirleyen yasal mekanizmanın yanı sıra güçlü bir bilincin inşası elzemdir. Bilhassa, Yüce Allah’ın tüm zaman ve zeminlerde murakaba ettiğinin bilinciyle şekillenen bir otokontrol sistemi geliştirmek; hakikat dünyasından kopmadan, sanal ortamlara mahkûm olmadan asil bir yaklaşımı kuşanmak gerekir” demişti.
Kitapta ayrıca “sosyal medyaya hukuki düzenleme getirmek” ve “sosyal medyada ahlak” gibi konular da tartışılmış, yasal düzenlemelerin sosyal medyada yetersiz kalabileceği belirtilen kitapta, “Bu noktada bireylere, sergilediği davranışlar karşılığında hem dünyevi hem de uhrevi sorumluluk yükleyen, onların vicdanına hitap etme yönü de bulunan fıkıh etkili olmaktadır” ifadeleri kullanılmıştı.
“Fıkıh ile insanların öteki dünyada hesap vereceği bilincinde olacağı” kaydedilen kitapta, şu ifadelere yer verilmişti: “Sosyal medyayı kullanan mükellefin ürettiği sahte deliller ya da kimliğini ele vermeyecek şekilde kullandığı sahte hesaplar, bu dünyada kendisini cezadan kurtarsa bile uhrevi sorumluluğu ortadan kaldırmayacaktır. İnsanın her daim yaratıcısı tarafından izlendiğini ve hiçbir amelinin karşılıksız bırakılmayacağını hatırlatan naslar (hadisler), kanunların çaresiz kaldığı durumlarda adeta bir otokontrol işlevi görmektedir.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***