Kandıra Cezaevi’nde sistematik işkence ve kadın gardiyanların tecavüzüne uğradığını yazdığı bir mektupla duyurmaya çalıştıktan sonra tek kişilik hücresinde intihar ettiği ileri sürülen Garibe Gezer’in “cinsel saldırı” suçundan yaptığı suç duyurusuna takipsizlik kararı verildi
Kandıra F Tipi Cezaevi’nde şüpheli şekilde hayatını kaybeden Garibe Gezer’in, daha önce aynı cezaevinde yaşadığı işkence ve tecavüz olayına ilişkin devam eden soruşturma dosyasında meydana gelen gelişmeler ile ilgili Gezer ailesinin avukatları İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul şubesinde basın toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıya Gezer’in avukatlarından Eren Keskin ve Jiyan Tosun, Beritan Kalbişen ve Veysi Eski katıldı.
Gazete Davul’da yer alan habere göre, Gezer ailesinin avukatlarından İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, Gezer’in şikayetlerinin kendilerine ilk ulaştığında Kayseri Bünyan Cezaevinde olduğunu söyledi. Gezer ile görüşmek üzere Kayseri’ye gittiklerinde Kandıra’ya sevk edildiğini öğrendiklerini ifade eden Keskin, “Garibe Gezer’den ilk haber aldığımızda kendisi önce Kayseri Bünyan Cezaevi’ndeydi. Jiyan Tosun ve Jiyan Kaya gittiler. Kandıra’ya sevk edildiğini öğrendik ve yaptığımız görüşmede Kandıra’da 21 ile 24 Mayıs’ta ve 6 Temmuz tarihlerinde süngerli odaya konularak orada son derece kötü muamelelere ve cinsel saldırıya maruz kaldığını öğrendik. Ve suç duyurusunda bulunduk” dedi.
DOSYAYA TAKİPSİZLİK KARARI
Devlet eliyle işlenen cinsel suçların 90’lı yıllarda kadınlara dönük yoğun yaşandığını dile getiren Keskin, Gezer’in bu dosyasının tüm çevreler için bir eğitim dosyası niteliği taşıdığını dile getirdi. Keskin, Garibe Gezer’in sistematik işkence ve tecavüz dosyasına “takipsizlik” kararı verildiğini belirterek, “Bu dosyada kararı veren savcı hem hukuk tekniğinden hem kendi vicdanından hem de insan olarak vicdandan yoksundur. O kadar çok delil var ki bu dosyada. Garibe’nin erkek kardeşiyle yaptığı Kürtçe konuşma tercümesi yapılmış burada. Garibe isyan etmiş ağabeyine. Ama buna rağmen Garibe ısrarla anlatıyor yaşadıklarını. Buna rağmen bunlar değerlendirilmiyor, yok sayılıyor. Bizden gizlenen kamera görüntülerinde Garibe’nin yerlerde sürüklendiği yazılmamış” şeklinde konuştu.
EREN KESKİN: KARARA İTİRAZ EDECEĞİZ
Keskin, devamında şunları söyledi: “Bu dosyada savcı tutuklu bulunan Durmuş Ay için yazdığı bir mektubu deliller içinde gösteriyor. Durmuş Ay adlı kişi bir seri katil. Burada Ay için utanmadan A Bloktan bir not geldiğini, bu notta acil erkek menisi istendiğini çünkü bunun üzerine iftira atılacağından söz ediliyor. Böylesine iğrenç olan bir mektubu delillerin arasına koyacak kadar insanlıktan uzak bir savcıdan bahsediyoruz. Bütün bunlara değinerek takipsizlik kararı vermiştir. Biz bu karara itiraz edeceğiz. Ama bu karar gerçekten bu coğrafyada hukuk tarihinde utanç verici bir karardır.”
JİYAN TOSUN: TALEPLER GÖRMEZDEN GELİNDİ
Ardından konuşan avukat Jiyan Tosun taleplerinin tek tek nasıl reddedildiğini anlattı. Tosun, “Biz gidip ‘süngerli odayı inceleyin’ dedik, Garibe’nin kaç saat orada tutulduğuna dair en ufak bir şey yok. İncelemediler. Diğer bütün taleplerimiz görmezden gelindi, savcı idarenin verdiği ifadeye dayanarak ‘kovuşturmaya yer yok’ kararı verdi.”
BERİTAN KALBİŞEN: BİLGİLER BİZEN GİZLENDİ
Avukat Beritan Kalbişen ise, dosyada gizlilik kararı olması nedeniyle bilgilere ulaşamadığını aktardı. “Kovuşturmaya yer yok” kararı sonrası dosyaya erişim haklarını olduğunu ifade eden Kalbişen, dosyayı almak üzere gittiği cezaevinde yaşananları anlattı. Kalbişen, şunları söyledi: “Dosyayı almak üzere Kandıra’ya gittik. Hakikatin ortaya çıkması noktasındaki en önemli kanıtlar kamera kayıtları. Dosyadaki belgeleri istedik. Ancak kamera kayıtları verdiğimiz harici belleğe aktarılmamıştı. Uzun süren gel-gitlerin ardından ‘kamera görüntülerinin olduğu CD kırılmış bizim arkadaşlar tutanak tutmamış’ denildi. CD’nin nasıl ve nerede kırıldığına dair bilgi vermediler. Görüntüler bilirkişiye gidiyor oradan alalım dedik, o da yok. Sonrasında cezaevini arayıp oradaki süratleri istediler. Orada bir buçuk saat bekletildikten sonra müfettişe gönderdikleri örnek olduğunu söyleyip onu verdiler. Nihayetinde görüntüler kırık CD’de olan görüntüler mi bunu asla bilmiyoruz, ancak bir görüntü verdiler. Ancak bu görüntüler sadece 2 dakikadan oluşuyor. İşkence edildiği günlere dair görüntüler gönderildi mi bilmiyoruz hala. Baştan sona hukuksuzluk silsilesi yani. Soruşturma sürecinde bununla ilgili gerekli suç duyurularını da yapacağız.”
VEYSİ ESKİ: TANIĞIN İFADESİ BİLE ALINMIYOR
Avukat Veysi Eski de Gezer’in hayatını kaybettikten sonra bir anda cinsel saldırı dosya savcısının hızlandığını söyledi. Eski, “O arada Deniz Tepeli’nin ifadesine başvuruluyor. Deniz Tepeli, Garibe’ye en yakın kişi. SEGBİS odasında savcı Tepeli’ye çok kötü davranıyor ve Tepeli bu koşullarda ifade veremeyeceğini söylüyor. Peki bir daha ifadesi alınıyor mu, hayır. Savcı Deniz Tepeli’nin ifadesine tekrar başvurmadan ‘kavuşturmaya yer yok’ kararı veriyor. Garibe Gezer’e en yakın tanığın ifadesi bile alınmadan bu karar veriliyor. Deniz Tepeli 5 gün açlık grevi yaptı, ifadesinin alınması için. Ancak savcı buna rağmen ifade almadı” diye konuştu.
ADALET BAKANLIĞI SORUMLU
Gezer’in ölümü sonrası benzer durumdaki kadın mahpusların hayatına ilişkin endişeleri olduğunu söyleyen Eski, “Seher Orçu, Hüsna Kılıç, Deniz Tepeli, Bahar Demir ve Resmiye Üstünsever isimli mahpuslar için endişe içindeyiz. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra mahpusların bir arada tutuklanmasında herhangi bir engel yok. Buna rağmen idare bu konuda geri adım atmıyor ve bu insanları tek başına tutmaya devam ediyor. Tecrit, Garibe Gezer’in ölümünde gördüğümüz gibi, öldürüyor. Diğer mahpuslar aynı sonla karşı karşıya kalabilirler. Deniz Tepeli’nin psikolojisi çok kötü. Kadın mahpusların bu şekilde tecritte tutulmasının sorumlusu Adalet Bakanlığı’dır, cezaevi idaresidir” dedi.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***