YORUM | LEVENT KENEZ
Kürsüye ne zaman çocuk çıkarsa vukuat. Ya çocuğun kafasına mikrofonla vuruyor ya da eline mikrofon verip sövdürüyor. Dünkü skandal görüntünün başka açıdan çekilen versiyonunu seyrederseniz göreceksiniz ki velet, “Bay Kemal, Cumhurbaşkanı amcaya oy verin” gibi laflar edip Erdoğan ne diyeceğini anlayınca bizzat kendisi diyor “Mikrofona konuş” diye.
Önceki gün Giresun’da da başka birisi yalvarıyordu konut ödemelerinde indirim yap diye dün de bir kurban çocuk yalvarmak için çıkmış, babası hapisteymiş. Çocuk ya da onu oraya yollayanlar biliyor ki birini içeriye tıkmak ya da içerden çıkarmak bunun iki dudağının arasında.
Bunun için bir çocuğun bile değeri kendisi için bir şey yapıp yapmaması ile doğru orantılıdır. Kendisinden önce kurdeleyi keserse kafasına vuruverir, ‘CeHaPe’ye sövecekse hediyeler ilgi alaka. Bunu bütün kitlesi için düşünebilirsiniz.
Geçen yazıda devam edeceğimizi söylediğimiz yerden devam ediyoruz. Muhalefeti susturabilir mi? Muhalefet derken çapsız siyasetçileri ve liderlerini kastetmiyorum. Bu rejimin devrilmesini düşünen, isteyen bütün sesleri.
Bunun girişle ne ilgisi var derseniz çok ilgisi var, anlatayım.
Bakmayın tornistanına, cuma namazında camide yaptığı konuşmadaki gerçek düşünce ve niyet aynen geçerlidir. Kendisi için -tabi ki bunu kendisi olarak sunmayacak piyasaya- yarın öbür gün din, diyanet, milli irade, vatan, millet, devlet vs. için sokağa çıkacak, korku salacak bir kitle istiyor, buna da ihtiyacı var. Seçim kaybederse elbette gidecek de devir teslim töreni yapıp gitmeyecek. Üsküdar’daki villasında emeklilik eşiğini epey aştık.
Pekâlâ kendisi de biliyor ki 15 Temmuz’da halk falan bir şeyi durdurmadı. Kitlesel sokağa çıkmalar, tanklar havaalanından çekildi haberi geldikten sonra oldu. Gerçek bir darbe olsaydı o gece her şey farklı gelişirdi. Önceden dışarı çıkanların birçoğunun şüpheli tipler olduğu mahkeme safahatlarında ortaya çıkmıştı. Elinde silah onların da nasıl elde ettikleri.
Bugünkü teknolojik imkanlarla muhalif sesleri susturması pek mümkün değil. İnterneti kesmesi lazım ki kaç gün kesebilirsin. Krizin durumuna göre birkaç gün kesebilir ya da 15 Temmuz’da olduğu gibi ceplere internet paketi yüklenir. Yani sosyal medya yasası, RTÜK üzerinden kısıtlamalar getirir ama yasaklı daha caziptir, yurtdışındaki muhalifler daha da çok seslerini duyurma imkanı bulur. Muhaliflerden yeni isimler hapse girebilir. Bugün muhalifiz diye muhalifçilik oyunu oynayanlar biraz da sigorta yaparak konuşmaya başlarlar.
En ufak bir gevşemede Gezi benzeri muhalif bir ayaklanmanın olabileceği hep aklında. Gezi eylemine katılanlara polis şiddeti dışında bir tehdit yoktu. Ama bu kez bunu aklından geçirenlerin karşılarına kitleleri çıkaracağı düşüncesi hep var. Zaten bu tür şeyleri önlemek için bu düşünceyi bilhassa yayıyor. Bizim ev silah deposu diyen kadın çok uç bir örnek değildi, bu şekilde düşünen ve yarın öbür gün nemalandıkları devran dönmesin diye yığınları feda etmekten bir saniye imtina etmeyecek bir yönetici kesim ve burjuva sınıfı oluştu. Beşli çeteden de ibaret değil bu.
Bence kaderini ekonomi belirlemeyecek. Şöyle, belirleyecek de belirlemeyecek. Ekonomiyi seçim kazandıracak kadar düzeltemeyeceğini düşünüyorum. 7 Haziran-1 Kasım çok öğretici bir laboratuvardır. Hükümet kurdurmayarak kafasındaki planı çok iyi bir şekilde uygulamış hem MHP’nin hem de HDP’nin aynı anda oyunu azaltan bir iklim oluşturabilmişti. Güçlü bir devlete ihtiyaç var. Bu da koalisyonla falan olmaz. Muhalefet bir hükümet kuramadığına göre yine bunu yapabilme ihtimali en yüksek olan kimse ona gitmişti oylar.
Gelecek şehit cenazelerinden şahsın sorumlu tutulacağını düşünen var mı? Peki şehit cenazeleri gelirse ilk kimi adres gösterecekler. sadece HDP’yi değil. Dün mafya işlerinden sorumlu bakanın yaptığı gibi olacak. Dün biliyorsunuz söven bacaksıza destek verirken Eren Bülbül’ün katillerinin arkadaşı dedi Kılıçdaroğlu için. CHP ve İYİ Parti ne kadar dayanabilir bu baskıya bilinmez. Meral Akşener’i bilmem ama İYİ Partililere dikkat etmek lazım. Kürt oyları olmadan kazanılmayacak bir seçim için pek güven vermiyorlar.
Bir valiliğin önündeki bayrağı indirip bir kontrollü intifada olduğu zaman bu halkın nasıl tepki vereceğini tahmin etmek zor değil. Akıl verme demeyin bunun çok daha beterlerini aralarında konuşuyor, şahıs arada ağzından kaçırıyor planları.
Bu kadar iç baymasından sonra peki çıkış yolu ne? 7 Haziran-1 Kasım arasında muhalefet adına ne yanlış yapıldı da ülkenin kaderi değişti sorusunu cevaplamadan çözüm zor. O da yarınki yazıda.
“Bay Kemal, Cumhurbaşkanı amcamızın yanında kim ki” diyor ya dün çocuk, bunda bir şey yok, güler geçersin. Ama “O adam hain, hain” diyor ya işte mesele o.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***