Avrupa Birliği Komisyonu’nun “nükleer enerji ile doğal gazı “yeşil enerjiye geçiş enerjisi” olarak tanımlayarak, desteklenecek enerji biçimleri sınıflandırmasına dahil etmesi, AB içinde yılın ilk krizini doğurdu. AB Dönem Başkanı ve Nükleer enerji üreticisi Fransa’nın aylar süren bastırması sonucu “nükleer enerji” de yeşil listede yer aldı. Ancak Yeşiller ile koalisyona giden Almanya başta olmak üzere birçok ülke bu öneriye karşı çıktı.
Avrupa Birliği Komisyonu, 2021’in son saatlerinde, uzun süredir beklenen ve iklim değişikliğiyle mücadeleye yardımcı olacak yatırımların finansmanını kolaylaştırmayı amaçlayan, “Sınıflandırma (taxonomie) yasa tasarısı” taslak metnini açıkladı. Komisyon, Aralık ayı içinde açıklanması beklenen tasarıyı kamuoyuna duyurmak için, özellikle AB’nin iki büyük ülkesi Almanya ve Fransa arasında yaşanan görüş ayrılığı ve AB içindeki Yeşil partilerin direnişi nedeniyle, AB dönem başkanlığının Fransa’ya geçeceği 31 Aralık gecesini beklemeyi tercih etti.
VOA Türkçe’nin haberine göre Komisyon, AB üyesi 27 ülkeye gönderdiği taslak metinde “finansmanı sürdürülebilir enerji yatırımları” listesine, nükleer enerji ve doğal gazı da dahil etti. Komisyon, özel yatırımları sera gazlarının azaltılmasına katkıda bulunan faaliyetlere yönlendirmek amacıyla; nükleer veya doğal gaz santrallerinin finansmanının sürdürülebilir yatırımlar kategorisine alarak, “enerji maliyetini düşürmeyi ve AB’nin 2050 yılına kadar karbon nötrlüğü hedefine katkıda bulunmayı” hedefliyor.
“Doğal gaz ve nükleer enerjinin yenilenebilir enerjilere geçişte oynayacağı bir rol var”
AB Komisyonu taslak metinde bu kararını, “Doğal gaz ve nükleer enerjinin, esas olarak yenilenebilir enerjilere dayalı bir geleceğe geçişi kolaylaştırmada oynayacağı bir rol var” diye açıklıyor. Komisyon, bu iki enerji modelini yeşil enerji” değil, “geçiş enerjisi” adı verilen ikinci bir listede sınıflandırıyor ve “düşük karbon emisyonları” ile “alternatif teknoloji” sınırları konulmasını öneriyor. Taslak metinde bu öneri, “Nükleer enerji, istikrarlı bir enerji kaynağı sağlayarak, kesintili yenilenebilir enerji kaynaklarının dağıtımını kolaylaştırır ve bunların gelişimine zarar vermez” ifadeleriyle savunuluyor.
Ancak AB Komisyonu’na danışmanlık eden uzmanlar, “Taxonomie taslağına” ilişkin bildirdikleri görüşte, “nükleer enerjinin, karbonsuz olmasına rağmen, tehlikeli atıkları nedeniyle, bu sınıflandırmaya dahil edilemeyeceği” görüşünü belirtmişti.
Nükleer enerji ve doğal gazın listeye alınmasını savunanlar ise, halihazırda Komisyon tarafından etiketlenen yenilenebilir enerjilerin (rüzgar, güneş, vb.), kendi başlarına elektrik ihtiyaçlarını karşılamayacağını iddia ediyor.
Fransa ve Doğu Bloku ülkeleri bastırdı
Nükleer enerji sanayisini yeniden faaliyete geçirmek isteyen Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Kasım ayında yeni bir EPR reaktör filosunun inşasını başlatma isteğini açıklayarak AB içinde baskıyı artırdı. Polonya ve Çek Cumhuriyeti başta olmak üzere, kömür enerjisini nükleer ile değiştirmek isteyen Doğu Avrupa başkentlerinden destek alan Paris, “yükselen enerji fiyatları ve Rus gazına bağımlılık konusunda artan endişeye” dikkat çekerek, nükleer enerjinin sınıflandırmaya dahil edilmesine şiddetle karşı çıkan ülkelerin sayısını azaltma stratejisini izledi.
AB’de sert bölünme
Kömürün yerini alacak doğal gaz için AB içinde siyasi bir uzlaşma sağlanmış görünüyor. Ancak ağır radyoaktif atıklara neden olan ya da kaza durumunda çok ağır sonuçlar doğuran nükleer enerji için aynı durum söz konusu değil. Başta nükleer santrallerini birbiri ardına kapatan Almanya olmak üzere İspanya ve Avusturya gibi ülkeler ise karşı çıkmaya devam ediyor.
AB Komisyonu’nun taslağı açıklamasından hemen sonra konuşan Lüksemburg Enerji Bakanı Claude Turmes, bunun bir “provokasyon” olduğunu açıkladı. Turmes, taslak metindeki önerilerin, yalnızca kömür ve linyit yakıtını yeşil etiketten hariç tuttuğunu, bunun dünyadaki çabaları da tehlikeye sokan bir adım olduğunu savundu.
Avusturya Çevre Bakanı Leonore Gewessler de aynı eleştiriyi getirerek, nükleer enerjiyi iklim değişikliğiyle mücadele için çok pahalı ve çok yavaş bir enerji olarak tanımladı. İspanyol Ekolojik Geçiş Bakanı Teresa Ribera da, “taslak metnin ekoloji mücadelesini gerileten bir metin” olduğunu söyledi.
Almanya’da şok etkisi yarattı
AB Komisyonu’nun sunduğu geçici taslak metin en sert tepkiyi Almanya’dan gördü. Almanya, bu karardan birkaç saat önce, 31 Aralık’ta tümüyle yenilenebilir enerjiye geçiş sürecinde ülkedeki son 6 nükleer santralden 3’ünü devre dışı bıraktı. Geri kalan son 3 santralin ise yıl sonunda, 31 Aralık 2022’de kapatılacağı Almanya’da; özellikle Yeşiller partisinden politikacılar ve çevreciler, AB Komisyonu’nun yılbaşı gecesi açıkladığı kararla “şoke” oldu.
Aralık ayında görev başı yapan yeni hükümet, 2030 yılına kadar Almanya’da elektriğin yüzde 80’inin yenilenebilir enerji ile karşılanması hedefini ilan ederken, küresel ısınmayı 1,5 C derecenin altına çekebilmek için bundan sonra rüzgar ve güneş enerjisine ağırlık verileceğini duyurmuştu. AB Komisyonu’nun kararını, “kabul edilemez” olarak tanımlayan Yeşiller Partisi’nden Ekonomi ve İklim Korunması Bakanı Robert Habeck, Avrupa‘nın “kirli nükleer enerjiye değil, temiz ve yenilenebilir enerjiye ihtiyacı olduğunu” söyledi. Habeck, komisyonun nükleer enerji ve doğal gazın sürdürebilir olarak sınıflandırılması kararının, AB ülkelerinin çoğunluğu tarafından kabul edilmesi halinde, hukuki yollara başvurma tehdidinde bulundu.
Federal Hükümet sözcüsü Steffen Hebestreit, Başbakan Olaf Scholz’un da karardan rahatsızlık duyduğunu açıkladı. “Nükleer enerjinin sürdürebilir olduğu tezini reddediyoruz” diyen Hebestreit, Habeck’in yanısıra Avusturya hükümetinin de gündeme getirdiği hukuki itiraz olasılığını, “gerçekçi ve kararı değiştirebilecek bir tavır” olarak görmediklerini duyurdu. Sözcü, kararın hukuki değil, politik olarak yanlış olduğunu açıkladı. Yeşiller üyesi Çevre Bakanı Steffi Lemke de, korkunç çevre felaketlerine yol açabilecek bir enerji şeklinin sürdürülebilir sayılamayacağını söyledi ve Başbakan Olaf Scholz’a, başta Fransa olmak üzere, kararı destekleyen AB üyelerine karşı kararlı bir tutum sergilemesi çağrısında bulundu.
Koalisyon hükümetinin diğer ortağı liberal FDP’den Federal Meclis Başkan Yardımcısı Wolfgang Kubicki ise, Yeşiller’in sert tepkisine anlam veremediğini söyledi. Kubicki, “Yeşiller, işlerine gelmeyen kararları reddetmekle iyi bir Avrupalı olamaz” dedi.
Bu arada Alman medyasında çıkan haberlerde, Başbakan Olaf Scholz’un 16 Aralık’ta Brüksel’de düzenlenen AB zirvesinde, komisyonun planlanan önerisini Macron’la ele aldığı ve öneriyi “fazla abartılmaması gereken küçük bir konu” olarak nitelendirdiği aktarıldı.
Üye başkentlere 12 Ocak’a kadar süre
AB Komisyonu, taslak metni gönderdiği üye ülke başkentlerinden, 12 Ocak’a kadar metni incelemeleri ve görüşlerini bildirmeleri için süre verdi. Başkentlerin görüş ve değişiklik önerilerini bildirmelerinin ardından, AB Komisyonu 18 Ocak’ta taslak metne nihai şeklini verecek. Üye devletler, metnin nihai şekline 4 ay boyunca itiraz edebilecekler. Bu arada Avrupa Parlamentosu da basit çoğunlukla, bu öneriyi reddetme olanağına sahip. AB liderlerinin toplandığı Avrupa Birliği Konseyi’nin de itiraz etme hakkı var ancak bunun için nükleer karşıtı 20 liderin bir araya gelmesi gerekiyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***