YORUM | M. NEDİM HAZAR
Erdoğan, erken seçim kararını kendine has bir yöntem ile zımnen ilan etti bence.
Samimi olarak ifade edeyim ki, “Ben demiştim” vurgusundan gerçekten hazzetmem. Lakin henüz birkaç gün önce kaleme aldığım Patlak Ülke başlıklı yazımda şöyle demiştim:
“Türkiye nicedir Lois Dega’ların ülkesine dönmüş durumda. En tepeden parti ilçe yöneticilerine kadar milyonlarca Dega var ülkede. Baş Dega ise her sıkıştığında nedense Katar’a gidiyor ve heybesinde bol parayla dönüyor. ‘Bu sefer öyle olmadı’ diyenler yanılıyor. Şu bir iki ay içinde piyasaya girecek olan kaynağı belirsiz dövizleri takip ederseniz Dega’nın tuvaletine bir patika olduğunu herkes görecektir.”
Tayyip Erdoğan’ın şapkadan çıkardığı son tavşan ile çekirgenin bir kez daha zıplayabileceğini düşünenlere kötü haberim var, maalesef yanılıyorsunuz.
Hayır, bu durum Erdoğan’ın artık beceriksiz oluşundan değil.
Ve hayır, etrafındaki çapsız kitleden de değil bu.
Adetullah’ın çizdiği tarihsel bir döngü var. Hiçbir kötü için bu yörüngeden sapma olmamış.
Erdoğan kendi devrinin 4. gününün kapılarını açtı önceki gün yaptığı açıklama ile.
Devrindeki ilk üç dönem milimi milimine tarihsel döngüye uygun hareket etti.
Ve tarih de öyle realize oldu.
Çak basit birkaç örnek ile durumu netleştireyim.
Erdoğan berbat bir halde durumu kurtarma planları yaparken son ve en büyük kozu için zaman kazanmaya çabalıyordu.
Onun hesabına göre en erken 2022 Haziran ayında erken seçim startı verecekti.
Ancak, dünyanın en acımasız sektörüdür finans ve hiçbir gücü kabul etmez para.
Döviz Erdoğan’ı köşe sıkıştırdıkça hırçınlaştı.
Son çare Katar’a gidip sakladığı parasından 14,5 milyar dolar getirdi.
Niyeti azar azar piyasaya verip dövizi kontrol altında tutmaktı.
Ancak 10 gün içinde harcadığı 4,5 milyar dolar bırakınız dövizi, doların bile dişinin kovuğuna yetmedi. Yavaşlatamadı bile.
Ve nihayet Haziran ayında uygulayacağı stratejiyi önceledi.
Yaşattığını yaşıyordu adeta.
Dedim da devrindeki 4. gün bu.
Kontrol tamamen kendisinde değil.
15 Temmuz’u yönetmekten kat kat zor ve riskli bir hamleydi bu.
Nitekim şapkadan tavşan çıkarmayla paralel olarak Necmettin Batırel taktiği uyguladı ve “şaaaak” diye 10 milyar doları piyasaya sürdü.
Bankalar Birliği Başkanı milleti saf zannettiği için dövizin böylesine amudi bir iniş için 1 milyar doların devede kulak bile etmeyeceğini bilmediğini zannediyor sanırım.
En az 10 milyar dolar harcadıklarından eminim.
Hem 20 olsa ne yazar!
18’den bozdurup, bir gün sonra 11’den toplamaya kim “hayır” der ki…
Keriz silkeleme de deniyor buna Tahtakale’de.
Erdoğan bu silkelemeyi tam 20 yıldır yapıyor ve işliyor da bu yöntem.
Ancak bu kez büyük oynadı.
Hatta hayatının en büyük ve en son kumarını.
Öyledir ama tüm diktatörlerin son oyunu en büyük olanıdır.
Şimdi kendince bir 12 ayı var ve muhtemelen 6 ay sonra baskın bir seçim ile iktidarda kalmayı başarmayı düşünüyor.
Aslında şapkadan çıkardığı bu son tavşan hiç de yabancı olmadığımız türden.
Yeşil olanından.
Vaktiyle yeşil sermayenin taktiğini güncelleyerek yürürlüğe soktu.
Neydi YİMPAŞ, KOMBASSAN gibi şirketlerin taktiği?
Milletten, özellikle gurbetçilerden topladıkları dövizleri yılda bir kez “Kâr payı” diye bol keseden dağıtıp, bir gün sonra tekrar ellerinden almak.
Yatırım, üretim filan hikaye.
Bildiğiniz İslamcı tefecilik.
Bu son tavşan tıpkı basım yeşil sermaye taktiği.
Paraları bana verin, döviz ne kadar artarsa size o kadar kar payı vereceğim.
Tutar mı?
Normalde evet.
Çünkü bu millet milyon kere çarpılsa hep bir dahasına hazırdır.
Ancak…
Hesaplamadığı iki şey var.
İlki Adetullah..
Algı işlemez, baskı etkilemez, güç yetmez.
Ve enteresandır para da öyledir.
Bu ikisine karşı şansı neredeyse hiç yok.
Şimdi manzara onun istediği gibi ama bu durum onun zannettiğinden çok daha kısa sürecek.
Birkaç gün, en fazla bir hafta sonra yaptığı hamlenin sıfırlandığını görecek.
Döviz yine indiği noktaya gelecek.
Üstelik yaptığı çılgınca hamlenin bedeli hesaplanmaya başlanınca işin şirazesi tamamen kaçacak.
Erdoğan erken seçim kararını dolaylı yolla açıkladı.
Tıpkı faiz yerine kur farkı demesi gibi.
Faizden bin beter bir riski devletin sırtına yüklerken hiçbir şey umrunda bile değil.
Rahmetli Erbakan da böyleydi.
Faiz diyemediği için kâr realizasyonu filan diyordu garibim.
Eh kolay değil yuttuğunu çıkarmak, çiğneyip gırtlaktan indirdiğini tükürmek, tükürdüğünü yalamak…
Fahrettin, Anadolu’da ve sosyal medyada birkaç saman alevi nümayiş organize eder en fazla.
Bir hafta içinde de kaldığı yerden devam eder macera.
Daha sert, daha acımasız ve alçakça…
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***