HABER ANALİZ | YUSUF DERELİ
AKP rejiminin TL’ye teşvik paketi kapsamında getirdiği garanti sistemi, döviz kurlarında ciddi bir geri çekilmeye neden oldu. 18 lira sınırını aşan dolar 13 TL’yi kadar geriledi. 20 liranın üzerine çıkan Euro ise 15 TL’nin altına çekildi. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önceki gün yaptığı iki konuşmayla doları tırmandırması kafaların da karışmasına neden oldu. Madem böyle bir sistem üzerinde çalışılıyordu, Erdoğan neden bir gün önce doların yükselmesine neden olacak açıklamalar yaptı?
Yeni sisteme göre bankalardaki TL mevduatlarına kur farkı garantisi veriliyor. TL mevduatında elde edilen getiri aynı dönemdeki kur artışının altındaysa aradaki fark Hazine tarafından karşılanacak. Kısaca, mevduat sahibi en az döviz artışı kadar bir getiriyi ‘garantiye’ alıyor.
Ekonomistlere göre bunun adı üst sınırı belli olmayan ‘örtülü faiz artışı.’ Dolar mevduatlarının ‘kur garantili TL’ hesabına geçirilmesini umut eden rejimin ‘nas’ları bir süreliğine askıya aldığı anlaşılıyor!
Yeni sistemde çok sayıda cevapsız soru var.
Hazine ve Maliye Bakanlığı, sistemin nasıl işleyeceğiyle ilgili ‘Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat’ başlıklı tek sayfalık bir açıklama yayınladı. Sistemin ayrıntıları anlatıldı ancak çok önemli bazı soruların cevabı yok.
SADECE GERÇEK KİŞİLER SİSTEME DAHİL OLABİLECEK
Açıklamaya göre ‘ürün, gerçek kişilerce TL vadeli hesaplar üzerinde işleyecek.’ Tüzel kişilerin sisteme dahil olma şansı yok. Faiz ile hesap açılış ve vade tarihlerindeki kur değişim oranı kıyaslanacak, yüksek olan oran üzerinden hesap nemalandırılacak ve bu mevduat ürününe stopaj uygulanmayacak. Hesaplar 3,6,9 ve 12 ay vadeli açılabilecek.
Bankalardaki toplam mevduatın yüzde 61’i gerçek kişilere ait, yüzde 39’u ise tüzel kişi ve kuruluşların. Gerçek kişilerin toplam mevduatının yüzde 92’si üç aydan daha kısa vadeli. Geri kalan yüzde 8’i ise üç aydan uzun vadeli. Vatandaşlar vade tercihlerini değiştirmezse sistem ancak yüzde 8’lik bir kısmı kapsamayacak.
Ayrıca, TL mevduat hesabını 3 ay vadeli yatıran kişiyle 12 ay vadeli yatıran kişi aynı oranda getiri mi alacak? Her iki vadeyi kullanan kişiye de kur farkının ‘yüzde 100’ü verilecekse vatandaş neden 12 ay vadeli hesap açsın?
BANKA NEDEN SİSTEME DAHİL OLMASIN Kİ!
Açıklamada sisteme, isteyen her bankanın katılabileceği belirtiliyor. Neden katılmasın ki? Zira sisteme dahil olan bankaların hiçbir kaybı olmayacak.
A bankasının vatandaştan yıllık yüzde 14 faizle mevduat topladığını varsayalım. Yıl sonunda dolar kuru yüzde 14 ve altında artarsa zaten sorun yok, müşterisine yıllık 14 bin lira faiz ödeyecek.
Döviz kuru aynı dönemde yüzde 30 arttı diyelim. Bu durumda da aradaki 16 puanlık farkı -Erdoğan’ın açıklamasına göre- Hazine karşılayacak. Yani bankada parası olanlara ödenecek kur farkı (faiz) milletten alınan vergilerden karşılanacak. Dolayısıyla bankanın cebinden fazladan bir kuruş çıkmayacak.
HAZİNEYE ‘ÖNGÜRELEMEZ’ BİR YÜK ÇIKACAK
Bakanlığın açıklamasında yer almayan konulardan biri de ‘kaynak’ meselesi. Zira devlet, adına faiz demeden yüzbinlerce mudiye ‘faiz’ ödeyeceğini ‘garanti’ ediyor. Ne kadar faiz ödeyeceği de belirsiz. Döviz kuru yıl içerisinde yüzde 40 arttı diyelim; bunun sadece yüzde 14’ünü banka karşılıyor. Kalan yüzde 26’lık dilimi ise Hazine’den ödenecek.
SONSUZ FAİZ ORANI TAAHHÜT EDİLİYOR
Peki ne kadarlık bir yükten bahsediyoruz? Basit bir hesapla yıllık 400 milyar liralık bir kur farkı ödemesi yapılması sürpriz olmayacak. Velev ki 300 milyar TL olsun. Bu arada kur artışının sonu yok. Örneğin kur artışı yüzde 50’yi bulursa Hazine’den çıkacak para daha da artacak. Zira TL’ye ‘sonsuz’ faiz oranı taahhüt ediliyor. Ne kadar faiz ödeyeceğinizi öngörmeniz mümkün değil…
Geçtiğimiz yıl Hazine’den toplam 121,2 milyar lira faiz ödemesi yapılmıştı. Bu yıl faiz giderleri için ayrılan para 179,5 milyar lira. Gelecek yılın bütçesinde ödenmesi öngörülen faiz miktarı ise 240 milyar TL! Yani rejim, bankada parası olanlara her yıl faiz için ödediği paranın yaklaşık 2 katını ödeyeceğini garanti ediyor!
YASA ÇIKARILMASI GEREKİYOR
Meselenin bir de hukuki boyutu var. Söz konusu sistemle ilgili 2022 bütçesinde tek kalem yok. Bütçede karşılığı olmayan bir sistem var karşınızda. Bu ‘garanti kur farklarının’ ödenebilmesi için ödenek gerekiyor. Bütçeye ödenek koyabilmek için de yasal düzenleme yapılması zaruri. Ne bütçede karşılığı var ne de sistemle ilgili yasal bir düzenleme.
VADESİNDEN ÖNCE PARA ÇEKİLİRSE KUR FARKI ÖDENMEYECEK
Açıklamaya göre sistemde vadeler 3-6-9-12 ay olacak. Vade dolmadan para çekilmesi halinde hesap ‘vadesiz’ hesaba dönüşecek ve kur farkı ödenmeyecek. Sisteme isteyen banka katılabilecek. Açıklamadaki en önemli madde şu: “Vadeden önce hesaptan para çekilmesi durumunda hesap vadesiz hesaba dönüşecek, faiz hakkı ortadan kalkacak.”
Yani mudi, 6 ay vadeli yatırdığı parasını 4 ay sonra çekmek isterse faiz hakkı tamamen ortadan kalkıyor.
ANA PARADAN KESİNTİ CEZASI!
Ceza bununla da sınırlı değil. Hesap açtığınızda dolar kuru 13 lira olsun. 100 bin TL 6 ay vadeli hesap açtınız. Kur karşılığı 7 bin 92 dolar. Ancak 4 ay sonra paranızı çekmek zorunda kaldınız ve söz konusu tarihte kurun 12 liraya düştüğünü farz edelim. Bu durumda alacağınız para (7.092*12) 85 bin 104 liraya düşüyor.
DEVLET ELİYLE DOLARİZASYON
Ekonomistlere göre TL söz konusu sistemle birlikte tamamen tedavülden kalkmış durumda. Rejim, TL’nin itibarını ‘dolar’ garantisi vererek korumaya çalışıyor. Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı (bankacı) Kerim Rota, sistemin tamamen dolarize olduğunu anlatıyor. Prof. Dr. Şenol Babuşçu da “Tüm mevduatı dövize çevirmiş oluyorsun. Nerede kaldı yerli ve milli!” ifadelerini kullanıyor.
Prof. Dr. Selva Demiralp ise başka bir noktaya dikkat çekiyor: “Dövize endeksli mevduat (DEM) uygulamasının başarısız olması durumunda Hazineye ciddi bir yük binecek, muhtemelen para basılacak. Peki DEM uygulamasının çok başarılı olması ve TL’nin değer kazanması durumunda Yeni Ekonomik Model nasıl işleyecek? Kur nasıl rekabetçi yapılacak?”
SİSTEM KİME YARIYOR?
Bu haliyle sistemin vergi veren ancak bankada hiçbir birikimi olmayan milyonlarca insana hiçbir faydası olmayacağı aksine zararı olacağı aşikar. Çünkü garanti faizler milletin vergilerinden ödenecek.
Sistem, sadece bankada TL mevduat hesabı olanlara yarayacak. Zira dolar hesabı bulunun kişinin parasını bozdurup TL mevduat hesabına çevirmesinin hiçbir artısı olmayacağı gibi ‘vade’ şartı gibi kısıtlamalara tabi tutulacak.
Bu arada sistemin ne zaman ve nasıl sonlandırılacağı da meçhul. Sistem sonlandırıldığında yaşanacak dolarizasyonun nasıl önleneceğiyle ilgili de hiç bir projeksiyon yok.
YASTIK ALTI ÇAĞRILARI KARŞILIK BULMAMIŞTI
Peki bu sistem neden getirildi?
Tayyip Erdoğan, bugüne kadar defalarca yastık altındaki dolarları, altınları istedi. Ancak bu çağrıları karşılık bulmadı. Son olarak büyük risklerine rağmen döviz garantili TL hesabı sistemi tedavüle sokuldu. Fiili olarak faiz artırıldı, hem de ‘sonsuz’ oranda… Sadece adı ‘faiz’ değil, ‘nema’ oldu.
Ufukta bir erken seçim ihtimali de olabilir. En azından 6 ay daha ‘idare’ etmek isteyen rejim, her türlü risk göze alır. Kazanırsa sorun yok, kazanamazsa da yeni iktidarın sırtına korkunç bir yük bırakmış olur…
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***