2010 yılında demokrasi, özgürlük ve insan hakları talebiyle Arap ülkelerinde ortaya çıkan toplumsal ve siyasi bir hareket olarak nitelendirilen Arap Baharı, 2011 yılının Mart ayında Suriye’de de başladı.
Muhalif oldukları için suçlu ilan edilmek istemeyen, daha özgür Suriye kurulmasını talep eden Suriye halkının, Beşşar Esad rejimine karşı düzenlediği protestolar ve silahlı çatışmalar zaman içinde kanlı bir iç savaşa dönüştü. Çatışmalar nedeniyle 500 binden fazla Suriye vatandaşı hayatını kaybederken, can güvenliği tehlikesi altında bulunan yaklaşık 6 milyon Suriyeli ülkesini terk etti.
TÜRKİYE, 2011’DE “İLK BÜYÜK MÜLTECİ AKINI ” İLE KARŞI KARŞIYA KALDI
İç savaştan kaçan Suriye vatandaşı 252 kişi Hatay Yayladağı’nda yer alan Cilvegözü sınır kapısından Türkiye’ye giriş yaptı ve ülkedeki suriyeli mülteci sayısı aynı yıl 60 bine kadar ulaştı.
Beşşar Esad yönetiminin değil baskı altında yaşayan Suriyelilerin yanında olacağına yönelik açıklama yapan AKP hükümeti, Başbakanlığa bağlı Afet ve Acil Durum Koordinasyon Başkanlığı (AFAD) ve Kızılay aracılığıyla Hatay’ın Reyhanlı, Yayladağı ve Altınözü ilçelerinde mülteci kampları kurarak, göçmenlere ev sahipliği yapmaya başladı.
AB’DEN, TÜRKİYE’YE 6 MİLYAR EURO’LUK GÖÇMEN FONU
Olası bir mülteci akınından endişe duyan Avrupa Birliği (AB) ise 29 Kasım 2015’te düzenlenen AB-Türkiye zirvesinde, “Suriyeli sığınmacılar için Türkiye’ye 3 milyar euro yardım fonu ayıracaklarını, fonun tükenmesi durumunda 3 milyar euro daha sağlayacaklarını” açıkladı.
23 Haziran 2021’de yapılan bir diğer görüşme de ise AB Komisyonu başkanı Ursula von der Leyen, “AB ile Türkiye arasında imzalanan göç anlaşması neticesinde 2024’e kadar, Türkiye’deki Suriyeli mülteciler için 3 milyar euro ek bütçe ayrılması kararlaştırıldı” açıklamalarında bulundu.
SÖYLENENLER BAŞKA, GÖRÜNENLER BAŞKA…
2021 itibariyle yaklaşık 4 milyon Suriyeli sığınmacıyı bünyesinde barındıran Türkiye’de, göçmenlerin ve Türkiye vatandaşlarının eşit şartlarda yaşadığı söylense de günlük yaşamda karşılaşılan manzaralarda durum oldukça farklı.
Suriyeli göçmenlerin gelmesiyle birlikte Türkiye’de artan ikinci evlilikleri, işsizlik oranlarını, bir istihdam sektörü haline gelen dilenciliği, para karşılığı Türk erkeklerine satılan Suriyeli çocuk gelinleri ve Erdoğan yönetimin denetimsiz bıraktığı fabrikalarda ölen Suriyeli çocuk işçileri derledik.
Serbest Görüş:
3 MİLYON 738 BİN 31 SURİYELİ GÖÇMEN
Göçmen İdaresi Genel Müdürlüğü geçtiğimiz ay, Türkiye genelindeki Suriyeli sığınmacıların sayısını kapsayan istatistikleri yayınladı. Buna göre, 25 Kasım 2021 itibariyle Türkiye’de kayıt altına alınmış Suriyeli göçmen sayısı 3 milyon 738 bin 32 olarak belirlendi.
İstatistiklerde yer alan veriler, Suriyeli göçmenlerin 1 milyon 727 bin 376’sının kadınlardan, 2 milyon 10 bin 656’sının erkeklerden oluştuğunu gösterdi. 0-18 yaş grubunda yer alan Suriyeli çocuk mültecilerin toplamı ise 1 milyon 771 bin 666 olarak kayıtlara geçti.
EN ÇOK SURİYELİ BARINDIRAN ŞEHİR, İSTANBUL
2021 yılında 536 bin 99 Suriyeli sığınmacının İstanbul’a yerleştiği belirtildi. Böylece İstanbul “en fazla Suriyeli’ye ev sahipliği yapan şehir” olarak nitelendirildi. Gaziantep, 460 bin 325 Suriyeli’yi bünyesinde barındıran ikinci büyük şehir olurken, 438 bin 36 Suriyeli ile Hatay üçüncü sırada yer aldı.
Peki istatistikte yer alan rakamlara göre Suriyeli kadınların, çocukların ve erkeklerin kaçı hangi şehirde nasıl bir nasıl bir yaşam sürüyor?
İşte ayrıntılar;
OKULA DEVAM EDEN SURİYELİLER
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan 2021 Haziran raporunda, toplam 938 bin 138 Suriyeli çocuk sığınmacının aktif olarak eğitime devam ettiği bildirildi.
Raporda, Anaokuluna giden 35 bin 707, İlköğretime devam eden 442 bin 817, Ortaokula giden 348 bin 638 ve lise de eğitim gören 110 bin 976 Suriyeli göçmen öğrenci olduğu belirtildi.
ÜNİVERSİTELİ SURİYELİLER’E 1200 TL BURS
Suriyeli öğrencilere aylık olarak devlet tarafından 50 TL sosyal yardım bursu verildiği ifade edildi. Devlet Üniversitelerinde okuyan 48 bin 192 Suriyeli öğrenciye verilen 1200 liralık bursun ise yüzde 85 inin Avrupa Birliği fonları üzerinden yüzde 15’lik miktarın da devletin bütçesinden karşılandığı belirlendi.
Öte yandan Milli Eğitim Bakanlığı’nın sunduğu raporda, 432 bin 192 Suriyeli çocuğun ebeveynler tarafından bilinçli olarak okula gönderilmediği de ortaya çıktı.
513 ÇOCUK İŞÇİ ÖLDÜ: 350’Sİ SURİYELİ
“12 Haziran dünya çocuk işçiliği ile mücadele günü” nedeniyle açıklama yapan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekili Candan Yüceer, Göçmen idaresinin verilerine dayanarak, Türkiye’de, eğitimden mahrum bırakılan Suriyeli çocuklardan 200 bininin zorla çalıştırıldığını duyurdu.
Türkiye İstatistik kurumunun (TÜİK) çocuk iş gücü anketi sonuçlarına göre ise, Suriyeli çocuk işçilerin daha çok tekstil, sanayi, inşat ve tarım alanında çalıştığı belirlendi. Ayrıca, çocuk işçi sayısı arttıkça, çocuk işçi ölümlerine yönelik bilançonun da artmaya başladığı belirtildi. 11 Haziran 2021 tarihli rapora göre, ölen çocuk işçi sayısı son 8 yılda 513’e ulaştı. Bunun yaklaşık 350’sinin Suriyeli çocuklardan oluştuğu öğrenildi.
ÇOCUKLAR ÖLÜYOR, İŞ YERİ YETKİLİLERİ CEZALANDIRILMIYOR
Çocuk işçi ölümlerinin son kurbanı, 13 yaşındaki Suriyeli Ula Kerem oldu.
Mersin’de bulunan bir “Narenciye paketleme fabrikasında” çalışan ula, eşarbını paketleme makinesine kaptırdı ve boyun bölgesindeki damarın kesilmesiyle birlikte olay yerinde hayatını kaybetti. Ancak fabrika yetkililerine yönelik herhangi bir cezai işlem uygulanmadı.
YETKİLİLER GÖZ YUMUYOR
2021 yılının resmi olmayan raporuna göre ise, 20 bini aşkın küçük yaştaki Suriyelinin “İkinci eş” olarak satıldığı ortaya çıktı. AFAD tarafından yayınlanan bir raporda da; bu durum açıkça belirtildi. Öte yandan Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yapılan araştırmalar kapsamında, sadece 2018 yılında küçük yaşta evlendirilen Suriyeli sayısının 17 bin 60’a ulaştığı belirlendi.
2 MİLYONDAN FAZLA SURİYELİ, YASADIŞI ÇALIŞIYOR
Yine Göçmen İdaresi Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı rapora göre, 2021 yılı ile birlikte toplam 63 bin 789 Suriyeli sığınmacıya çalışma izni verildi. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğine bağlı Uluslararası Çalışma Örgütünün 2021 Kasım ayı raporuna göre ise 2 milyon 930 bin Suriyeli yasadışı olarak işe başladı.
İş gücü piyasasına Suriyelilerin katılmasıyla beraber Türk işçilere duyulan ihtiyaçta keskin bir düşüş görüldü. Uluslararası Çalışma Örgütünün 2017 raporunda, Suriyeli işçilerin Türk işçilerden yüzde 63 daha az maaş aldığı, yüzde 97’sinin ise sigortasız çalıştığı ve ayrıca Suriyelilerin her ay düzenli olarak devletten 150 TL “Sosyal Uyum Yardımı” (SUY) aldığı belirtildi. 2021 yılında ise bu oranlarda büyük bir değişiklik olmadı.
‘MÜLTECİLERE DEĞİL, AKP’NİN MÜLTECİ POLİTİKASINA KARŞIYIZ’
İnşaat, tekstil, tarım ve özellikle son 3 yılda büyük ölçekli fabrikalarda artan Suriyeli işçi sayısı, Türk işçi sınıfını ve sendikaları hakerete geçirdi. Çeşitli şehirlerde protestolar düzenleyerek “Mültecilere değil, AKP’nin mülteci politikasına karşıyız” pankartları açan işçiler Erdoğan yönetimine, “iş politikasına yeni bir düzenleme getirilmeli” çağrısında bulundu.
Fakat yıllardır olduğu gibi bugün de, kaçak işçi çalıştıran fabrikaların denetlenmediği, yetkililerin kayıt dışı çalışanlara müdahale etmediği ve Suriyeli işçi sayısının her geçen gün arttığı görülüyor. Türk vatandaşlarının ise kendi ülkesinde her gün biraz daha yoksulluğa sürüklendiği acı bir gerçek olarak gözler önüne seriliyor.
DİLENCİLİK, İSTİHDAM SEKTÖRÜNE DÖNÜŞTÜ
Diyarbakır, Urfa ve Mardin gibi Güneydoğu illerinin yanı sıra, Van, Ankara ve İstanbul’da artan dilencilik, adeta bir istihdam alanına dönüştü. Kayıtlara göre, Türkiye’de bulunan Suriyeli mültecilerden 18 bin 434’nün dilencilik yaptığı bildirilirken, bazılarının bunu meslek olarak gördüğü, çoğu kadın ve çocukların ise çete tarafından zorla dilendirildiği belirtildi.
22 Haziran 2021 tarihinde İstanbul’da yapılan büyük çaplı operasyon ile bir “Dilenci çetesi” çökertildi. 27 kişiden oluştuğu belirtilen çete hakkında “suç örgütü kurma ve yönetme, kişiyi hürriyetinden alıkoyma, insan ticareti yapma” suçlarından dava açıldı. Dava dosyasının detayları, “Türkiye’nin farklı şehirlerinde” Suriyeli çocuk ve kadınlara yönelik yapılanan diğer dilenci çetelerinin de çalışmalarını ortaya çıkardı.
DİLENCİLER KAÇAK YOLLARLA GETİRİLİYOR: KAZANDIKLARI PARALAR GÖMÜLÜYOR
Dava dosyasında, Suriye’deki iç savaşı fırsat bilen çete üyelerinin, ekonomik sıkıntı yaşayan ailelerden, “Türkiye’de iyi bir işte çalışacakları” bahanesiyle çocuklarını para karşılığında aldığı ve çocukları kaçak yollarla Türkiye’ye getirerek zorla dilendirdikleri ifade edildi.
İstanbul ile birlikte Şanlıurfa, Van, Ankara ve Diyarbakır gibi şehirlerde de dilenci çetelerinin yoğunlukta olduğu ve çete liderlerinin, dilendirilen çocukları uzaktan izlediği belirtildi. Dosyada, saha elemanı olarak isimlendirilen kişilerin dilenen çocuklardan saat başı paraları topladığı, zabıta yada polisten kaçmak için paraların zaman zaman gömüldüğü, daha sonra çıkarılarak örgüt liderlerine ulaştırıldığı da ifade edildi. Günlük 100 TL’ nin altında para getiren Suriyeli çocuk dilencilerin, çete liderleri tarafından dövüldüğü bilgisi de dava dosyasında yer aldı. İstanbul’da yakalan çetenin ifadelerine göre, dilendirilen bazı çocukların diğer şehirlerdeki çetelere 7 bin TL civarında satıldığı, çeteler arasında bu tür “çocuk ticaretinin” zaman zaman yapıldığı belirtildi.
GÜNEYDOĞU’DA DİLENCİ ÇETELERİ HÂLÂ AKTİF
Güvenlik güçleri, İstanbul ve Ankara gibi metropol şehirlerde dilenen kişi veya gruplara büyük oranda müdahale etse de, özellikle Güneydoğu bölgelerinde faaliyet gösteren dilenci çetelerini, çocukların can güvenliğine rağmen etkisiz hale getirmek için henüz harekete geçmedi.
SURİYELİLER’E UYGULANAN AYRICALIK, TÜRKIYE’DEKİ IRKÇI YAKLAŞIMLARI ARTIRDI
2021 yılına kadar yapılan tüm araştırmalarda, AKP yönetimin ilk zamanlarda Suriyeli göçmenlere karşı misafirperver tavır sergilediği, onlara Türk vatandaşları ile eşit ölçülerde hayat sunmaya çalıştığı görülse de, zaman içinde büyüdüğü düşünülen ‘ayrıcalıklar’, Türk vatandaşlarını Suriyeli vatandaşlara karşı kışkırtır hale geldi.
AKP’nin işçi istihdamına düzenleme getirmemesi ile birlikte binlerce Türk vatandaşının işsiz kalması, neredeyse her sokak başında dilenen Suriyeli çocuk ve yetişkinlere yeteri kadar müdahale edilmemesi, Suriyelilerin karıştığı hırsızlık ve taciz gibi suçların “küçük hatalar” olarak değerlendirilip cezasız bırakılması, çalışan veya çalışmayan Suriyeliler sosyal yardım alabiliyorken Türk vatandaşlarının sadece belli bir süre işsizlik maaşı alabiliyor olması gibi eşitlikten uzak politikalar karşısında binlerce Türk vatandaşı, Suriyelilere karşı olumsuz tavırlar sergilemeye ve kendi ülkesinde ayrımcılığa uğradığını, ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüğünü düşünmeye başladı.
Geçtiğimiz aylarda İzmir’deki bir sokak röportajında konuşan kadının “Suriyeliler kilo kilo muz alırken ben bir tane bile muz yiyemiyorum” sözleri, Erdoğan hükümetinin Suriye vatandaşları ile kendi vatandaşlarına uyguladığı ayrımcı yaklaşımın küçük bir örneği oldu.
KAMPTA KALAN GÖÇMENLERİN YAŞAM KOŞULLARI SIR GİBİ SAKLANIYOR
Farklı şehirlere ve kasabalara dağılarak yaşamını sürdüren Suriyelilerin yanı sıra birde yaşam koşulları hakkında herhangi bir bilgi verilmeyen, geçici Barınma merkezleri olarak isimlendirilen kamplarda kalan Suriyeli mülteciler var. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin Kasım ayı raporuna göre; Hatay, Adana, Osmaniye, Kilis ve Kahramanmaraş’ta kurulan konyetner kamplarda toplam 51 bin 774 Suriyeli mülteci kalıyor.
Ancak 2011 yılından 2021 yılına kadar hiç bir aktivist veya gazetecinin bu mülteci kamplarına girmesine ve sığınmacıların durumlarına yönelik bir bilgi sağlamalarına izin verilmedi. Anadolu Ajansı 4 Kasım 2019 tarihinde “Türkiye’deki mülteci kampları Yunanistanlı gazeteci Liana Spyropoulou’yu utandırdı” şeklinde bir manşet ile gündeme gelse de, kamp içinde bulunan bir kütüphane ve park dışında kampta kalan kişilerin yaşam, gıda ve sağlık koşullarına yönelik hiçbir bilgiye haberinde yer vermedi. 5 farklı şehirde bulunan geçici sığınma merkezlerinde kalan göçmenlerin durumu hâlâ merak konusu.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***