Şili’de devlet başkanlığı seçimlerini solcu aday Gabriel Boric kazandı. Boric, seçim zaferinin ardından yaptığı konuşmada sosyal hakları genişletme ve doğal çevreyi “yok eden” madencilik girişimlerine karşı çıkma sözü verdi.
Boric’in aşırı sağcı rakibi José Antonio Kast, sandıkların kapanmasından ve oyların yaklaşık yarısının sayılmasından bir buçuk saat sonra yenilgiyi kabul etti.
Oyların çoğu sayılmış durumda.
Şu anki duruma göre seçimlerin ikinci turunda Boric oyların yüzde 56’sını, en yakın rakibi Kast ise oyların yüzde 44’ünü aldı.
Seçim, son yıllarda en kutuplaşmış seçimlerden biri oldu ve kitlesel hükümet karşıtı protestoların ardından geldi.
Boric ve Kast, siyasi yelpazede sol ve sağın en uçlarındaki iki aday olarak görülüyor.
İki adayın ülke için vizyonları tamamen farklıydı ve ikisi de hiçbir zaman hükümette yer almamış olan siyasi partileri temsil ediyordu.
35 yaşındaki Boric, dünyanın en genç siyasi liderlerinden biri ve Şili tarihinin en genç devlet başkanı olacak.
‘Dünyayı yok etmek kendimizi yok etmektir’
Boric zafer konuşmasında, “Dünyayı yok etmek kendimizi yok etmektir. Daha fazla ‘kurban edilen bölge’ istemiyoruz, ülkemizi mahveden, toplulukları mahveden projeler istemiyoruz ve bunu sembolik bir davada gösteriyoruz: ‘Dominga’ya Hayır'” dedi.
Dominga maden projesini yazın Şili’deki bir bölge çevre komisyonu yıllar süren tartışmaların ardından onayladı. Proje 2017 yılında çevre komisyonu tarafından reddedilmişti ve ülkede davalara konu olmuştu.
Maden projesinin, başkent Santiago’nun yaklaşık 500 km uzağında olması planlanıyor.
Projeye karşı çıkanlar bölgede önemli ekolojik yaşam alanlarını bulunduğunu ve madenin çevreye geri döndürülemez zararlar vereceğini söylüyor, projenin sahibi Şilili özel bir şirket olan Andes Iron ise bunu reddediyor.
Ülke değişim sürecinden geçiyor
Seçimler 2019 ve 2020 yıllarında ülkeyi saran kitlesel hükümet karşıtı gösterilerin ardından yapılması bakımından önem ve değişim umudu taşıyor.
Eski bir öğrenci lideri olarak Boric, yolsuzluk iddialarına ve eşitsizliğe karşı yapılan bu gösterileri destekledi.
Bir zamanlar Latin Amerika’nın en istikrarlı ekonomisi olan Şili, dünyanın en büyük gelir uçurumlarından birine sahip. Birleşmiş Milletler’e göre, nüfusun yüzde biri, ülkenin zenginliğinin yüzde 25’ini elinde tutuyor.
Boric, Şili’nin emeklilik ve sağlık sistemlerinde reform yaparak, çalışma saatlerini haftalık 45 saatten 40 saate indirerek ve yeşil ekonomiye yatırımda bulunarak bu eşitsizliği giderme sözü verdi.
Rakibi ise vergi ve sosyal harcamalarda kesinti, suçla mücadele ve yasa dışı göçü engelleme sözlerinde bulunmuştu.
Ülkenin eski askeri diktatörü Augusto Pinochet’ten övgüyle söz eden Kast, rakipleri tarafından “diktatörlük yanlısı bir aşırı sağcı” olarak niteleniyor.
Ülke, Pinochet döneminden kalan anayasanın değiştirilmesinin referandumda kabul edilmesinin ardından büyük bir dönüşümden geçiyor.
Görevi devredecek olan şu anki Devlet Başkanı Sebastián Piñera Pazar günü yaptığı açıklamada, ülkede “aşırı kutuplaşma, çatışma [ve] anlaşmazlıklar ortamı” olduğunu söyledi ve halefini “tüm Şilililerin başkanı olmaya” çağırdı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***