Gaziantep’te pitbull cinsi iki köpeğin 4 yaşındaki Asiye Ateş’e saldırmasının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Sahipsiz hayvanların yerinin sokaklar değil barınaklar olduğunu unutmamalıyız” açıklamalarına hayvan hakları savunucuları tepkili.
Euronews’e konuşan yasaklı ırklar dışında hayvanlara sahip olanlar ve hayvan hakları savunucuları münferit bir olayın suçlusunun yanlış yerde arandığı; sokakta bakıma muhtaç masum hayvanlara yönelik cadı avı başladığı görüşünde.
Altı köpek ve bir kedi sahibi olan öğretmen Cemil Özçelik, hayvan sahiplerinin Gaziantep’te yaşanan saldırıyı desteklediklerine dair bir havanın yaratıldığını ve bunun manipülasyon olduğunu ifade ediyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarını ise üzüntüyle karşıladığını ve sokaktan hayvan toplamanın ilkel olduğunu söylüyor.
“Hangi vicdan sahibi böyle bir saldırıyı destekler veya normal karşılar ? Bu manipülasyon gündem oluşturdu. Ve hayvanseverlerin iyi niyetleri de suistimal edildi. Hangi canlıya yapılırsa yapılsın gerçek hayvansever vicdan sahibidir, yüreğinde hisseder. Sonrasında yapılan açıklamalara çok üzüldüm. Sokaktan hayvan toplamak çok ilkel. O hayvanların bizimle yaşamaya hakkı var ki bu onların doğal hakkı. Zaten doğal yaşamlarını elinden alıp sokağa mahkum etmişiz ve bir de onları tutup sokaktan topluyoruz. Barınaklara götürüyoruz. Resmen işkence ve ölüm… Bunu yaparak hayatımızı ve ülkemizi cehenneme çeviriyoruz. Farkında değiliz. Etrafınızda bir kuşun ötmediğini, bir köpeğin havlamadığını veya bir kedinin miyavlamadığını düşünebiliyor musunuz? Böyle bir yaşam mı istiyoruz gerçekten? Sadece insan sesini olduğu bir dünya mı istiyoruz? “
”Sokak hayvanlarının barınaklara taşınmasıyla cadı avı başlatılacak”
Hayvan hakları savuncusu Elif Gökteke de sokak hayvanlarının barınaklara taşınmasıyla adeta bir cadı avının başlatılacağını düşünüyor.
“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sahipli ve saldırgan olarak tarif edilen bir köpeğin bir çocuğu yaralamasından sonra yaptığı açıklamanın üzerine çok büyük bir korku hissettim. Çünkü bu münferit olayın masum sokak hayvanlarına yansıtılacağını, adeta bir cadı avı başlatılacağını düşündüm. Ve belki görünürlüğü daha fazla olan İstanbul’un büyük ilçelerinde belediyelerin böyle bir şey yapmaktan geri duracağını ama özellikle anadoluda şehir merkezlerinden kırsal kesime hafriyat boşaltır gibi kamyonlarla boşaltılan sokak köpekleri için kesin ve korkunç bir ölüm fermanının verildiğini düşündüm.”
Elif Gökteke de 5199 sayılı hayvan hakları yasasında görevleri belirtilen yerel belediyelerin sorumluluğunu hatırlatıyor.
Hem “tehlikeli ırk” olarak lanse edilen bazı köpek türlerinin çoğalmasında, hem de sokaklardaki köpek sayısının artışında baş suçlu belediyelerdir diyor.
‘’5199 sayılı yasa hayvan hakları yasasında belediyelerin görev tanımı açıkça çizilmiştir. Ve bugüne kadar bizler belediyeleri göreve davet ettiğimiz halde ne ‘’üret, sat, kullan, at’’ modelinden vazgeçtiler ne devlet bu konuda bir önlem aldı. Ayrıca belediyeler kısırlaştırma, pet shop denetimi, merdiven altı üretim konusunda herhangi bir denetim ve yaptırımda bulunmadı. Asıl suçlu olan kamu yöneticileriyken, suçsuz hayvanların suçlu olarak gösterilmesini ben bir hayvansever, bir yurttaş ve bir insan olarak hazmedemiyorum.’’
Hayvan hakları savunucusu Gökteke, belediyelerin geçici hayvan bakım merkezlerini düzeltmelerini ve çoğunluğu şehir merkezlerinden uzak bu alanların daha şeffaf hale getirilmesini istiyor.
Hayvan sahiplenmek isteyen varsa sokaklarda ve barınaklarda onca mağdur, çürüyen hayvan var. Hayvanların yaşatılması gereken yerler olarak bahsedilen barınaklara herkesin en azından bir kere gitmesini istiyorum. Kafeslerin ardından üst üste istif edilmiş, ıslak ve soğuk betonlar üzerinde özgürlüğüne kavuşmayı veya da ölümü bekleyen hayvanları görecekler. Empati duyalım lafı moda, empati yakın çevremiz dışındaki doğaya, insana ve hayvana duymakla başlar.’’
HAYTAP Yönetim Kurulu Başkanı Avukat Ahmet Kemal Şenpolat ise yasanın dışında gelişen siyasi söylemlerin yansımasının kötü olacağını belirtiyor.
Özellikle meydada hayvanların suçlu olarak gösterilmesine tepki gösteren Şenpolat, yetkisi olupta görevlerini yapmayanların suçlu olduğunun altını çiziyor.
”Belediyeciler zaten sokak hayvanlarını birer angarya gördüğü için Cumhurbaşkanı’ndan gelen talimatı bir anda uygulamaya başladılar. Halbuki o güne kadar hayvan bakımevi yapması gereken belediyeler bir anda gariban, sessiz, mağdur, ağaç altında yatan, kimseyi de ısırıp ısırmadığı belli olmayan bir kuru ekmeğe bile kuyruk sallayan hayvanları karga tulumba cenaze arabalarıyla işi bilmeyen insanların eliyle o hapishane adı verilen bakımevlerine götürülmeye başlandı. Hayvanları Koruma Yasası’nın altıncı maddesinde ‘hayvanlar kısırlaştırılıp aşılandıktan sonra tekrar alındıkları yere bırakılmalıdırlar’ deniliyor. Bu yasayı da 2004 yılında bu hükümet çıkardı. Bizim bu hayvanlarla yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor ama maalesef toplum bunu kabul etmiyor. Asıl suçlu görevlerini yapmayan tarım müdürlükleri, belediyeler, çevre il müdürlükleri, bütçe ayırmayanlar, hayvan bakımevlerini yapmayanlar, pet shopları denetlemeyenler, köpek ticaretine engel olmayanlar… Yani yetkisi olduğu halde bu yetkisini kullanmayanlar. Ama onları görüyor muyuz şu anda, görmüyoruz. Hepsi sinmiş durumda.’Hayvanlar yaptı diyorlar. Kim o hayvanlar? Avukatı, sendikası, sesi olmayan hayvanlar…”
Hayvan hakları savunucuları yetkilileri göreve çağırıyor
Son bir haftadır sadece sosyal medya da değil Türkiye’nin farklı illerinde de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sokak hayvanlarının toplanmasına yönelik yaptığı açıklamalara hayvan hakları savunucuları basın açıklamalarıya tepki gösteriyor.
İstanbul Üsküdar’da bir araya gelen hayvan hakları savunucuları, yerel yönetimleri ve sorumluları göreve çağırıyor.
”Yeterli denetim ve kısırlaştırma yapmayan, köpek üretimi vanasını kapatmayan belediyelerin çoğunun geçici hayvan bakım merkezi yani barınağı yoktur. Bunlar topladıkları köpekleri komşu ilçeye ya da ıssız arazilere hafriyat boşaltır gibi boşaltmaktadır. Barınağı olan belediyelere gelince, bu barınaklar mimari, hijyen, ehil personel sayısı ve veteriner hekim istihdamı açısından köpeklerin yaşayabileceği yerler olmaktan çok uzaktır; barınaklar, köpeklerin, ıslak soğuk beton hücrelerde istiflenerek, birbirlerini parçalamalarına göz yumularak, aç, susuz ve tedaviden yoksun bırakılarak, acılı ve uzun bir can çekişme sürecine terk edildikleri birer hapishanedir. Belediyeleri, köpekleri öldürmek için değil yaşatmak için biz gönüllülerle işbirliği içinde olmaya, çerçevesi yasayla çizilmiş görevlerini yerine getirmeye, tedavi-kısırlaştırma ve bakım hizmeti vermeye davet ediyoruz.”
Ne olmuştu?
Gaziantep’te 22 Aralık’ta pitbull cinsi iki köpeğin saldırdığı dört yaşındaki Asiye Ateş, ağır yaralanmıştı.
Asiye Ateş’e, sevk edildiği Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nde pazar günü 4 saatlik operasyonla doku nakli yapıldı.
Sırtından ve bacağından alınan dokuların nakledildiği dört yaşındaki Asiye Ateş, çocuk yoğun bakım servisine alındı. Asiye’nin uyandırılma süreci başlarken, yapılan açıklamalarda durumunun iyiye gittiği ifade edildi.
Bu olayla birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan, temmuz ayında kabul edilen Hayvanları Koruma Kanunu’nu hatırlatarak, “Belediyeleri sahipsiz hayvanları sokaktan alacak adımları atmaya çağırıyorum. İşte Asiye yavrumuzun başına gelen. Beyaz Türkler, hayvanlarınıza sahip çıkın” ifadelerini kullanmıştı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***