YORUM | M. NEDİM HAZAR
Fransız yazar Henri Charriere’nin meşhur Kelebek (Papillon) romanı vaktiyle dünyayı sarsmış ve hatta hikayenin geçtiği Fransız Guyanasındaki meşhur hapishanenin kapatılmasına sebep olmuştu. Daha sonra Steve McQueen ve Dustin Hoffman’ın başrolünü oynadığı bir filme dönüştürülmüş ve 1973 yılında müzik dalında Oscar’a aday da gösterilmişti. 2017 yılında pek de parlak olmayan bir versiyonu daha çekildi bu klasik romanın.
Roman göğsündeki dövmeden dolayı “Kelebek” olarak çağrılan iflah olmaz bir mahkumun kaçış hikayesini anlatıyordu. (Charriere, daha sonra Banko isimli bir de devam romanı yazmıştı.)
Romandaki en ilginç karakterlerden biri olan Lois Dega yeryüzünün görebileceği en üçkağıtçı karakterlerden biriydi. (Filmde Hoffman canlandırmıştı.)
Dega’nın dolandırmadığı kimse kalmamış ve Kelebek ile aynı hapishanede yolu kesişmişti.
Yaşanmış bir hikayeden yola çıkarak yazılan Kelebek’teki bu karakter bütün parasını saklamayı başaran bir tipti ve hapishanede her işini para ile görmeye alıştırmıştı herkesi.
Ancak her para gerektiğinde bir şekilde tuvalete gidip elinde para ile dönerdi!
Romanı merak edenler en azından filmi izleyerek devamını görebilirler.
Türkiye nicedir Lois Dega’ların ülkesine dönmüş durumda.
En tepeden parti ilçe yöneticilerine kadar milyonlarca Dega var ülkede.
Baş Dega ise her sıkıştığında nedense Katar’a gidiyor ve heybesinde bol parayla dönüyor.
“Bu sefer öyle olmadı” diyenler yanılıyor. Şu bir iki ay içinde piyasaya girecek olan kaynağı belirsiz dövizleri takip ederseniz Dega’nın tuvaletine bir patika olduğunu herkes görecektir.
Romanda Dega, kaçmak için son derece kalın bir duvarı dinamitle patlatma yöntemine razı oluyor ve parasını ödüyor. Ancak dandik patlayıcılar pek işe yaramayınca Dega duvardan atlamak zorunda kalıp ayağını kırıyordu.
Bu patlama olayı bazen bir metafor, bazen de bizatihi kelime anlamıyla Türkiye’de kullanılan bir yöntem.
Örneğin AKP Haziran seçimlerinde kaybettiği oranı patlamalarla geri kazanmayı başarmıştı.
Sonrasında ise medya vasıtasıyla algı düzleminde yapılan patlamalar geldi.
Örneğin her seçim öncesi yeraltı kaynaklarındaki keşiflerimiz patlıyor nedense.
Doğalgaz, petrol ve altın rezervi birbiri ardına ortaya çıkıyordu hatırlayacaksınız.
Seçim yokken ise bol bol başta patlamalara şahit oluyoruz.
Örneğin ihracatı patlatıp duruyor havuz şeysileri.
Turizm keza. Bilmiyorum bu kaçıncı patlamadır turizmde yaşanan.
Bu türü sanal patlamalarla ülkeyi getirdikleri eşik ise yüzlerce sahici patlamanın tam ortası oldu.
Bir nevi ülke patladı.
Türkiye pek çok açıdan bir patlak ülkeye dönüşmüş durumda.
İşsizlik patladı, enflasyon patladı, döviz patladı.
Gerçi saraya göre yüzde 51 dışında hiçbir sıkıntı yok.
Ve gidişat büyük bir sosyal patlamaya doğru.
Gerçekleri sırtını dönenler korkarım ki çok da uzak olmayan bir zamanda bu patlak ülkedeki enkazın altında kalacak.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***