Hürriyet yazarı Osman Müftüoğlu, ruhsal ve bedensel sağlığa iyi gelen 4 faktörü bugünkü köşe yazısında paylaştı. “Onun için de şu muhteşem dörtlüyü mutlaka ama mutlaka daha çok üretmeye, bu dörtlüyü ruh dünyanızda daha fazla pompalamaya bakın.” diyen Müftüoğlu, serotonin, endorfin, dopamin, oksitosin hormanlarının önemine dikkat çekti.
Müftüoğlu’nun Hürriyet’te “Muhteşem dörtlü” başlığıyla yayımlanan yazısının bir kısmı şöyle:
Lütfen sağlığınıza da “bütüncül bir yaklaşım” ile bakın. Unutmayın ki “duygusal/ruhsal/zihinsel sağlığınız” da en az “bedensel sağlığınız” kadar önemlidir.
Ve yine unutmayın ki “duygu/ruh/zihin dünyanız” “SU”, bedensel yapılanmanız ve süreçleriniz “UN” ise eğer, siz ikisinin son ürünü yani “HAMUR”sunuz. O hamuru her daim kıvamında, her yaşta kaliteli, dirençli ve sağlam tutmak ve ondan yani “HAYAT FIRINI”nızdan, dünyanın en lezzetli, keyifli ve sağlam ürünlerini üretmek istiyorsanız bedenleriniz kadar ruhlarınıza da şefkat, sevgi, umut yüklemek ve iyi bakmak zorundasınız. Onun için de şu muhteşem dörtlüyü mutlaka ama mutlaka daha çok üretmeye, bu dörtlüyü ruh dünyanızda daha fazla pompalamaya bakın.
VARAN 1
SEROTONİN
BU muazzam molekül, beyni şımartan en önemli doğal ve yerel iç hormonlarınızdan biridir. Daha çok serotonin “daha fazla keyif, neşe, canlılık ve zindelik” demektir. Serotonin eksikliği ise “karamsarlık, mutsuzluk, keyifsizlik, çökkünlük hali, halsizlik, yorgunluk, uyku dengesizliği, kaygı, endişe ve gelecek korkusuyla” eşdeğerlidir. Daha çok serotonin için daha sık ve düzenli, daha keyifli egzersizler yapın. Beslenme seçimlerinizde de çikolata, kabak çekirdeği, peynir, hindi eti, yumurta gibi besinlere öncelik verin. Neden mi? Bu besinler serotoninin hammadesi “triptofan” aminoasidiyle tıka basa doludur da ondan.
VARAN 2
ENDORFİN
ENDORFİN de konu “keyif, umut, mutluluk, hoşgörü” gibi meseleler olduğunda düşünce zincirinize adeta “takla attıran” harika bir zihinsel moleküldür. Beyninizdeki endorfin yoğunluğu arttıkça siz daha rahat, daha keyifli, huzurlu ve neşeli biri olursunuz. Daha pozitif bir dünya yolculuğuna çıkmaya başlarsınız. Endorfinin eksikliği ise sizi “stresli, gergin, kavgacı, huzursuz, keyifsiz” biri yapıyor. Daha çok endorfin üretmek için de -serotoninde olduğu gibi- daha çok ve sık egzersiz yapmanız, özellikle “düzenli yürüyüşler” ile beyninizi daha fazla endorfin üretmeye zorlamanız gerekiyor. Peki, oturduğunuz yerde, mesela “pijama-terlik-televizyon” keyfi yaparken de endorfin üretmeniz mümkün mü? Evet, mümkün! Örneğin, Kemal Sunal ya da Hababam Sınıfı fimleri serisinden herhangi birini izleyerek de bol bol endorfin üretebilirsiniz.
VARAN 3
DOPAMİN
DOPAMİN özellikle “hayata bağlılık ve kişisel güven” söz konusu olduğunda ön plana çıkan bir “beyin sütü”dür. Beyniniz bol dopamin üretip dopamin denizinde yüzdüğü durumlarda, bedeninize daha fazla keyif, güven ve hayata bağlılık mesajı yolluyor. Dopaminin azalması ise sizi unutkan, üşengeç, can sıkıntısı içinde kıvranan keyifsiz biri yapabiliyor. Ne var ki dopamini üretmek önceki ikiliden biraz daha zor. Daha kalıcı ve mutluluk verici çabalar, alışkanlıklar, hobiler edinmenizi gerektiriyor. C vitamini desteği ve tirozin isimli aminoasitten zengin besinler (muz, salatalık) yemek de dopamin üretimini teşvik edebiliyor.
VARAN 4 OKSİTOSİN
DÜŞÜNCE sisteminize, iç dünyanıza, neticede de zihinsel süreçlerinize “cömertlik, hoşgörü, sevgi” yükleyen ve sizi daha paylaşımcı kılabilen 4. doğal ve muhteşem kimyasalınız da oksitosindir. Oksitosininiz eksilince kendinizi “daha yalnız, mutsuz, sevgisiz ve huzursuz” hissedersiniz. “Dokunmak, sarılmak, konuşmak” daha doğrusu sosyalleşmenin her türlüsü ve özellikle de “aşk sözcüğü”nün var olduğu her durum ya da ortam, oksitosin üretiminizi arttırıyor. Bu nedenle uzmanlar daha çok oksitosin üretebilmeniz için “sevdiklerinize daha çok ve sık sarılmanızı -bugünlerde biraz problemli olabilir, dikkatli olun- hayal kurmanızı, doğayla daha çok iç içe olmanızı, evcil bir hayvan beslemenizi ve onunla arkadaşlık yapmanızı, masaj terapilerinden faydalanmanızı” öneriyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***