“Kur korumalı TL vadeli mevduat” ürününe göre, bireylerin açtığı TL vadeli hesaplarda, hesabın açılış tarihindeki kur ile vade sonundaki kur değişimi faiz oranı üzerindeyse, aradaki fark müşterinin hesabına TL olarak yansıtılacak.
Türkiye’nin uygulamaya geçtiği “Kur korumalı TL vadeli mevduat” ürününe göre, bireylerin açtığı TL vadeli hesaplarda, hesabın açılış tarihindeki kur ile vade sonundaki kur değişimi faiz oranı üzerindeyse, aradaki fark müşterinin hesabına TL olarak yansıtılacak.
Bu fark Hazine’den karşılanacak.
BBC Türkçe’den Ece Göksedef, “Kur korumalı TL vadeli mevduat”ın olası etkilerini ekonomistlere sordu.
“Çok büyük bir risk, kumar gibi bir şey”
BBC Türkçe’ye konuyla ilgili bilgi veren ancak çalıştığı bankalar ve danışmanlık verdiği kurumlar izin vermediği için ismini vermeyen banka uzmanları ve yatırım uzmanları, bunun “çok büyük bir risk olduğu” görüşünde.
Aktif görevdeki bu uzmanlar arasında “Daha önce anlatılan yeni ekonomik modelin uygulanamayacağını gören hükümet, böyle bir modele gitmeye karar verdi” diyenler de var, “Dün gece korkunç bir servet transferi olduğunu” savunan da…
Hafta sonu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı “faizden geri dönüş yok” açıklamasının ardından Türk lirası daha fazla değer kaybetmiş; dolar/TL kuru bir rekor daha kırarak 18’in üzerini görmüştü.
Uzmanlar, bu ortamda üreticilerin dolar 16, 17 TL iken kredi çekip yurt dışından hammadde aldıklarını; hem kredi faizleri hem de kur yüksekken aldıkları dolar karşısında çok büyük zarar ettiklerini belirtiyor.
“Bu kadar önemli gelişmeler yaşanırken konuşmalarına izin verilmediği” için tepkili olan bu ekonomistlere göre kamu satışıyla beraber insanlar da panik satışı yaptı. Bu sebeple kısa vadede dolar/TL kurunun düştüğünü ancak bunun “sığ piyasada” geçici bir durum olabileceğini belirtiyorlar.
Son birkaç aydır döviz kurlarının artması sebebiyle vatandaşın mülk yatırımlarını dövize çevirdiği; ancak yeni durumda güven sorunu olduğu için zaten TL’de mevduat hesabı olmayanların birikimlerini buraya aktarmasının beklenmediği de konuştuğumuz banka uzmanlarındaki hakim görüş.
İnsanların kurdaki düşüşün ardından yeniden döviz alımına geçtiği bilgisi de veriliyor.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın açıklamasında “Hesabın açıldığı tarihteki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) kuru ile hesabın kapatıldığı TCMB kurundan düşük olan üzerinden hesap bakiyesi güncellenecektir” cümlesi de yer aldı.
Uzmanlara göre bu yöntem, “Ekonominin dolardan kurtarılması değil tam tersi dolara bağlanması anlamına geliyor.”
İktisatçı Doç. Dr. Orhan Karaca, “Sorduğunuz soruları herkes merak ediyor, ben de merak ediyorum.” diyerek son durumu özetliyor:
“Bunun farkını kim ödeyecek, birden bire patlarsa sonuç ne olacak? Para basmadan, hiperenflasyona yol açmadan altından kalkılamayacak bir yük ortaya çıkarabilir. İşe yarayabilir ama çok büyük risk. Kumar gibi bir şey…”
Artan fiyatlar ve enflasyon düşer mi, uygulamanın halka etkisi ne olur?
Son haftalardaki döviz kurlarındaki artış ve enflasyonun etkisiyle, temel gıda maddeleri dahil olmak üzere birçok üründe yüksek fiyat artışları görüldü.
Bazı marketlerde, stokçuluğun önüne geçmek için ürünlerin satışına sınırlama getirildi.
OSTİM Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve eski SPK uzmanı Dr. Berra Doğaner’e göre, yeni uygulamanın kurlara etkisi önemli. Ancak finans piyasalarındaki dalgalanmanın durması ve vatandaşa etkisinin ortaya çıkması da biraz zaman alacak:
“Borsa şu anda iyi gitmiyor, satış dalgası negatif etki yarattı. Dengeye kavuşması biraz zaman alacak gibi duruyor. Finansal piyasalarda dalga boyu, volatilite çok yüksek oldu. Fiyatlama biraz karıştı.”
Benzin ve akaryakıt zamları gibi kura bağlı ürün fiyatlamalarında geri çekilmenin görülebileceğini belirten Doğaner, diğer ürünler için ise “yaşayarak göreceğiz” diyor:
“Her şey çok yeni. Kurlar nerede dengelenecek, herkes ona bakarak yeniden fiyatlama yapacak. Birkaç gün içerisinde herkes önünü daha net görür.”
Doç. Dr. Orhan Karaca da benzin ve akaryakıt zamları konusunda Doğaner’le hemfikir. “Ancak diğer ürünlerde zamlar geri alınabilir mi, bu zor bir konu. Sanıyorum yeni durum fiyatlara yansımaz çünkü önümüzdeki dönemde enflasyonda büyük bir yükseliş bekleniyor.” diyor.
Karaca, enflasyondaki yükselişi de “Yeni bir kur artışı olmasa bile mevcut kur artışlarının önümüzdeki dönemde yol açacağı bir yükseliş” olarak açıklıyor.
Dolar/TL kurundaki sert düşüş kalıcı olur mu?
Son dönemde kurların daha da yükseleceği tahminiyle yüksek kurdan döviz alanlar, hafta başında kurların düşmesiyle zarar etti. Borsa’da vadeli işlemler piyasasında da zarar edenler oldu.
Eski SPK uzmanı Dr. Berra Doğaner, son dönemde kurdaki yükselişin çok hızlı ve “köpük” olduğunu; ani düşüşün de bu sebeple “normal olduğunu” söylüyor:
“Dolar tam buralarda kalmayabilir, Türk lirasının çok da lehine olmayan uluslararası konjonktürden dolayı biraz yukarı gidebilir ama uzun bir süre o çok yüksek seviyeleri bir daha görmez diye düşünüyorum. O köpük bir müddet oluşmaz.”
Doç. Dr. Orhan Karaca’ya göre, dolar kendisine yön arıyor:
“Henüz ne olacağına piyasa da karar veremedi. İnanalım mı, inanmayalım mı diye düşünüyor. Bu sistemin oturması zaman alacak. Üç, beş aylık bir geçiş olacak, o dönemde yüksek enflasyon olacağı tahminleri yapılıyor.”
Karaca, “piyasa sığ olduğu için” kurlardaki sert düşüşün dışarıdan birilerinin de müdahalesiyle ve panik satışlarıyla ilgili olabileceğini söylüyor.
Eski TCMB Başekonomisti Hakan Kara’ya göre “dolardaki bu kadar oynaklık tabii ki normal değil.”
Böyle bir düzenleme olmadan kurun gidebileceği bir üst limit olmadığını belirten Kara, “Bu düzenleme yapılmasaydı halkta panik başlamak üzereydi. Şimdi TL’den dövize hücum kısa vadede azalacaktır. Bundan sonra döviz kurunun yönü yine yukarı olabilir ama en azından bir süre için artış hızı sınırlanmış oldu.” diyor.
Büyümeye ve ihracata dayalı yeni ekonomik modelden geri adım mı atıldı?
Dolar/TL kurundaki yükselişle ilgili tepkilere yanıt verirken hükümet ve ekonomi yönetiminden üst düzey isimler, büyümeye, cari fazlaya ve ihracata dayalı yeni bir ekonomik model denendiğini; birkaç ay sonra sonuçlarının alınacağını söylüyordu.
Peki kurlardaki ani düşüş, bu modelden vazgeçildiği anlamına mı geliyor?
Ekonomist Hakan Kara, bu soruya kısa bir yanıt veriyor:
“Ortada bir model olduğunu sanmıyorum, yaşananlara bir kılıf bulma çabası olabilir.”
Dr. Doğaner’e göre ise açıklanan modelden bir geriye gidiş yok. Zira yeni ekonomik modele dair açıklamaların yapılmasının ardından TCMB, dolar/TL kuru 14’e gelmeden önce müdahale yapmıştı. Dolar/TL kuru, şu an da modelin açıklandığı günkü seviyelerde.
Aynı soruyu ilettiğimiz Doç. Dr. Karaca, daha önce açıklanan modelin yükselen kurlara karşı bir açıklama ihtiyacından doğduğu; samimi şekilde takip edilen bir model olmadığı görüşünde.
TCMB’nin, dolar/TL kurunun 14 sınırına yaklaştığı dönemden başlayarak toplam beş kez piyasalara gerçekleştirdiği müdahale, yaklaşık 2 milyar dolar değerinde.
Karaca’ya göre formül üzerinde çok yeni uzlaşıldı, “Daha önce bulunsaydı haftalar önce devreye sokarlardı ve TCMB’nin yüz milyonlarca dolarlık müdahalesi zorunlu olmazdı.”
Hakan Kara da TCMB’nin daha önceki müdahaleleriyle bu yeni uygulamanın tutarlı olmadığı görüşünde:
“Bütün bu olanlar ortada bir plan program olmadığını gösteriyor. Politikaların rüzgara göre oradan oraya savrulması söz konusu.”
Yeni uygulamanın Hazine’ye ve vergi mükelleflerine yükü ne olacak?
İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, Erdoğan’ın açıklamalarının ardından Habertürk ve BloombergHT ortak yayınında konuştu ve bunun Hazine’ye yükünün “bir-iki çeyrek sürebileceğini, sonrasında normalleşme olacağını” savundu.
Bu uygulamanın Hazine’ye ve dolayısıyla vergi mükelleflerine yükünün ne kadar olacağı, çeşitli etkenlere bağlı olarak değişebilir.
Karaca, yeterince kişinin bu sisteme girmemesi ve kurların herhangi bir nedenle sıçraması durumunda Hazine’ye çok büyük bir yük binebileceğini; bunun için bütçe ayrılması gerektiğini söylüyor.
Doğaner de, vade sonlarındaki kur artışlarının kritik önemde olduğu görüşünde:
“Bunu Hazine karşılayacak. Minimum üç ay vadeli olacak, üç ay sonra dolar ne olacak onu da bilmediğimiz için Hazine’ye yükünü şu anda kestirebilmemiz imkansız. Eğer hesapların açıldığı günle aynı kurda olursa Hazine’ye hiçbir yükü olmaz.”
Hazine’nin vergi gelirleriyle bu yükü karşılamadığı bir durumda, yükü kaldırmak için borçlanabileceğini de belirten Dr. Doğaner, para basmanın da mümkün olabileceğini ancak bunun yüksek enflasyona sebep olabileceğini söylüyor.
Merkez Bankası’nın eski başekonomisti Hakan Kara da, “Hazineye yansıyacak yük, yeni imkanın kullanımına ve döviz kurunun seyrine göre değişecektir.” diyor ve örnek veriyor:
“Diyelim ki bu vesileyle yeni mevduat imkanına 200 milyar kayma oldu. Mevduat faizi bir yıllık yüzde 15 olsun, döviz kuru da vade süresi içinde yüzde 30 yükselmiş olsun. Bu durumda yeni sistemin hazineye maliyeti (200’ü aradaki farka, yani 15′ bölersek) 60 milyar TL olur. Hazine, banka aracılığıyla bu miktarı mevduat sahibine aktarır. Farklı döviz kuru ve kullanım oranı varsayımlarına göre miktarlar değişebilir.”
KAYNAK: BBC TÜRKÇE – ECE GÖKSEDEF
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***