KPSS’de aldıkları yüksek puana rağmen binlerce kişi sözlü mülakatta düşük not verilerek elendi. Eğitim Sen Genel Başkanı Nejla Kurul, komisyonda yer alan jüri üyelerin önüne liste gelmiş olabileceğini iddia etti.
Kamuya atanmak isteyenlerin her iki yılda girdiği KPSS sınavı, bu yıl ağustos ayında gerçekleşti. Mülakata girmeye hak kazananlar, 12-27 Kasım tarihleri arasında bulunduğu ilde mülakata alındı. Mülakat sonuçları ise 27 Aralık’ta erişime sunuldu.
Sonuçların açıklanmasının ardından mülakatta elenen binlerce kişi sosyal medya üzerinden tepki gösterdi. Tepkilerin ardından ise Milli Eğitim Bakanlığı tarafından açıklama yapıldı. Açıklamada, “Herhangi bir öğretmen adayına yönelik adaletsiz bir uygulama içinde bulunulmasının söz konusu olmadığı” belirtilerek, itirazların inceleneceği ifade edildi.
Eğitim-Sen Genel Başkanı Nejla Kurul, mülakatta elenenler ve Eğitim Sen avukatlarından Bedia Boran Bulut, mülakat yaşanan adaletsizliği ve hukuksal boyutunu ArtıGerçek’e anlattı.
Nejla Kurul, Türkiye’de 700 bin civarında öğretmenin işsiz olduğunu ve atamayı beklendiğini söyledi. Sayıştay raporlarında yer alan rakamlara göre 138 bin öğretmen açığının olduğunu aktaran Kurul, “Bir yandan işsiz öğretmenler öğrencilerini beklerken, bir yandan da sistem içinde öğretmenlerimiz çok kalabalık sınıflarda ders yaparak, nitelikli bir eğitimi gerçekleştiremiyorlar. Atama bekleyen yüzlerce öğretmen için eleme sınavları çok önemli. Bu nedenle büyük bir hakkaniyet ve adalet içinde yapılması gerekiyor” dedi.
“OLAĞAN KOŞULLAR İÇİNDE DEĞİLİZ”
KPSS sınavının ardından yeterli puan alanların sonrasında mülakata alındığını söyleyen Kurul, yazılı sınav ile sözlü mülakat sınavlarının birbirinden bağımsız işlediğine dikkat çekti. Kurul, “Örneğin, KPSS sınavının yüzde 80’i, mülakatın ise yüzde 20’sinin alınarak bir hesaplama yapılması çok daha adaletli olur. Ancak maalesef Türkiye’de olağan koşullar yaşamıyoruz. Hala bir OHAL sürecinin içindeyiz” dedi.
“BAŞKANIN ÖNÜNE LİSTE GELMİŞ OLABİLİR”
Sözlü mülakatta sorulan soruların yüzde 20’sinin eğitim bilimleri ile ilişkili olduğunu söyleyen Kurul, diğer yandan iletişim yeterlilik, ikna kabiliyeti, muhakeme gücü gibi soruların da olduğunu söyledi. Bunların neye göre ve nasıl ölçüldüğünü bilmediğini söyleyen Kurul, “5 dakikada bunu nasıl anlıyorlar bilmiyorum. Bunların keyfi bir biçimde tanımlanabileceğini düşünüyorum. Bu soruların birçoğu öznel nitelikler taşıyabilir. Zaten komisyon çok hiyerarşik. Başkanın önüne gelen listeler olabilir” dedi.
“GÜVENLİK SORUŞTURMASI LİSTESİ JÜRİYE GİDİYOR”
Türkiye’de arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması uygulamasını hatırlatan Kurul, “Adaylar kendisinin bile bilmediği akraba çevresinin, kardeşlerinin hatta dayılarına kadar izlenen bir süreç yaşanıyor. Bu toplanan bilgiler kişiye dahi bildirilmiyor. Mülakat sınavında da muhtemelen bu bilgiler jürinin önüne gidiyor. Bu şeffaf yürütülen, yasal bir süreç değil” dedi.
“ADAYLAR İTİRAZ ETMEKTEN KORKUYOR”
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada itiraz yolunun açık olduğu sözlerine de tepki gösteren Kurul, açıklamanın sözlü sınav yönetmenliğinden alınmış bir derleme olduğunu söyledi. İtiraz etmek isteyen birçok adayın sonraki sınavlar için sorun yaşayacağını düşündüğünü aktaran Kurul, “Türkiye’de çok ciddi bir korku iklimi var. Ayrıca itirazları değerlendirecek komisyonlarda yine aynı kişiler bulunuyor. Bunun da üstünü çok rahat kapatabilirler” dedi.
“DÜŞÜK NOT ALANLARIN ATANMASI SAĞLANIYOR”
Eğitim Sen avukatlarından Bedia Boran Bulut ise sözlü mülakat sürecinin hukuksal boyutunu anlattı. Yönetmeliklerin sözlü mülakatla alıma izin verdiğini belirterek, daha önceki yıllarda yazılı sınav notunun daha önemli olduğunu söyledi. Bulut, “Yazılı ve sözlü sınavın ortalaması alınınca yazılı sınavda yüksek not alanların puanı düşüyor. Böylece daha düşük not alanların atanması sağlanmış oluyor” dedi.
“İSPATLAMA KONUSUNDA SIKINTI YAŞANIYOR”
Görevde yükselme sınavlarında da sözlü mülakatın yapıldığını söyleyen Bulut, kayıt alınmadığından kaynaklı adayların yanıtlarına sadece tutanaklardan ulaşıldığını söyledi. Elenen adayların kayıt alınmamasından kaynaklı ispatlama noktasında sıkıntı yaşadığını belirten Bulut, sözlerine şöyle devam etti:
“Denetime izin vermeyen bu sistemin, hukuka aykırı olan yanı budur. Kayıt olmadığı için de hukuki denetime imkan vermiyor. Komisyonda yer alan kişilerin yazdığı tutanaklara bakıyorlar. Aday çıktıktan sonra kişi istediği şekilde tutanak tutuyor. Bu şekilde istediği kişileri güvencesiz bırakıyor ve vatandaşlık haklarına engel oluyor. Her vatandaşın kamu görevine girme hakkı var. Bu keyfi uygulamalar bu hakkın kullanımına engel oluyor. Böylece mülakat liyakata bakmaksızın, iktidarın, yürütmenin politik önceliklerine göre, personel istihdamına sebep oluyor.”
“DAVAYI KAZANSANIZ DA BAŞA DÖNÜYORSUNUZ”
Yönetmelikte işlem iptaline ilişkin imkanın olduğunu söyleyen Bulut, mülakatta düşük puan alan adayların dava açtığını ancak davayı kazanması durumunda da yine aynı kişilerin değerlendirmeye aldığını söyledi. Bulut, “Dava açıldıktan sonra kazanırsanız sizi tekrar sözlü mülakata alıyorlar. Yani tekrar başarısız sayılıyor, tekrar dava açıyorsunuz. Sizin geleceğiniz açısından bir adım atmış olmuyorsunuz, sürekli yargıyla cebelleşiyorsunuz. Bir yerden sonra insanların enerjisi kalmıyor ve mücadeleyi bırakıyorlar” dedi.
“ONCA EMEĞİ ÇÖPE ATMAMALILAR”
Sözlü mülakatta elenerek, tercih yapmaya hak kazanamayan Türkçe öğretmeni T.S, mülakatta ilk olarak kendi alanı ile ilgili iki soru sorduklarını daha sonra ise güncel operasyonlara dair sorular sorduklarını söyledi. Sordukları soruların tamamen birbiri ile alakasız olduğunu söyleyen T.S, “Yıllarca emek veriyorsun, çalışıyorsun ve sınavdan yüksel alıyorsun. Sonra sana alakasız saçma sapan sorular soruyorlar ve eleniyorsun. Böyle bir durumu asla kabul etmiyorum. Bizim verdiğimiz onca emeği böyle çöpe atmamalılar” diyerek tepki gösterdi.
“EMEĞİMİZ HİÇ OLDU”
KPSS sınavından 86 puan alan P.R ise zorlukla dershane parası ödediğini ve çok sıkıntılı günler yaşadığını anlatıyor. Mülakat esnasında jürinin yüzüne dahi bakmadığını söyleyen P.R, “Ömrümüz sınavlara hazırlanmakla geçti. Artık umut etmek, heveslenmekten de yorulduk. Kimseden bir şey istediğimiz de yok kendi emeğimizin, alnımızın terinin karşılığını almak istiyoruz. Kimse bize düzgün bir açıklama yapmıyor, neden elendiğimizi bile hala bilmiyoruz. Onca emeğimiz hiç oldu, çok üzülüyorum” dedi.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***