Geçen hafta NYT’de yayımlanan Jovenel Moise hakkındaki detaylı dosyada Haiti liderinin ülkedeki uyuşturucu ve silah kaçakçılarının listesini tuttuğu için öldürüldüğü belirtilmişti. Jovenel Moise’in yakın ekibinin de görüşleri alınarak hazırlanan dosyada suikastın hazırlayıcıları olarak Moise’in selefi Michel Martelly, onun kayınbiraderi Saint-Rémy ve yeni atanan Başkan Ariel Henry işaret ediliyordu.
NYT’ye göre suikastın beyni eski Başkan Michel Martelly.
NYT’nin haberine göre Martelly ve Saint-Rémy’nin silah ve uyuşturucu kaçakçılığı faaliyetlerinin yanı sıra, yılan balığı ticareti adı altında yürüttüğü kara para aklama faaliyetleri Moise’ın tadını kaçırmıştı. Onlarla mücadele etmeye karar veren Moise, uyuşturucu ticaretinin yapıldığı uçak pistini yok etme emrini verdikten bir hafta sonra yatağında öldürülmüştü.
Haiti’nin önde gelen gazetelerinden Haiti News yetkilileri, cinayetle ilgili sorumuza şu cevabı verdi:
“Jovenel Moise cinayeti ABD’den bağımsız değerlendirilemez. ABD’nin son yıllarda güneydeki komşuları üzerinde git gide artan baskısı ve bağımsız politik tercihlere saygı duymaması Moise cinayetindeki esrarı çözecek yegâne anahtar. Çünkü her ne kadar ekibi ABD merkezli bir politika takip edilmesi gerektiğini ifade etmiş olsa da Moise, ABD’ye alternatif olacak şekilde Rusya, Türkiye ve Çin’le ikili ilişkileri geliştirmenin yollarını arıyordu.”
Geçtiğimiz yılın başında ülkede Amerikan karşıtlığı had safhaya varmış, sokaklarda kahrolsun Amerika sloganları atılmıştı. Protestoların büyüdüğü sırada ülke yönetiminde hâlâ etkisi hissedilen eski Başkan Martelly “ABD’nin kuklası” ilan edilmiş, ABD bayrakları yakılmış, Moskova ve Pekin’den yardım istenmişti.
O dönemde hâlâ Martelly-Rémy ikilisinin güdümünde bir başkanlık yürüten Moise ise, sokak gösterilerindeki ABD karşıtlığından da aldığı destekle Martelly ve Rémy’nin kaçakçılık faaliyetlerine savaş açmış, dış politikada da rotasını Rusya, Türkiye ve Çin üçlüsüne çevirmişti.
Serbestiyet’e konuşan Haiti News yetkilileri, 2021 yılı başında Moise’in Türkiye’ye bir seyahat planladığını ancak ABD’nin baskıları sonucunda bu geziyi iptal ettiğini de söyledi.
2010 yılında 300 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği başkent Port-au-Princé’deki depremde Türkiye aktif rol almış, Haiti’ye ekonomik anlamda güçlü bir destek sağlamıştı. Deprem günlerinin devlet başkanı Martelly ondan sonra da dış politikasını ABD güdümünde devam ettirmiş olsa da Jovenel Moise, Türkiye’yle ikili ilişkilerini ilerletme gayretinde olmuştu.
Haitili gazetecilere göre yerel halkta Moise’in Türkiye ve Rusya ilişkilerinin ABD’yi kızdırdığı görüşü hâkim, cinayeti de bu ilişkiyle açıklıyorlar. NYT’nin Moise dosyasına yorum yapan Haitililer de “Türkiye ve Rusya ile ilişkilerin ilerlemesinin ABD’yi kızdırdığı ve cinayete sebep olduğu” şeklinde yorumlar yapmışlardı.
NYT’nin haberinde suikastın beyni olarak belirtilen Michel Martelly ise Miami’deki malikânesinde tatiline devam ediyor. İsmi bir devlet başkanının öldürülmesinde zikredilmesine rağmen henüz hiçbir şekilde sorguya çekilmeyen Martelly’nin ABD tarafından korunduğu konuşuluyor.
Cinayetten önce Moise’ın güvenlik şefi Dimitri Hérard, Türkiye’den 260’tan fazla silah getirip bunları ülkedeki çetecilere dağıtmıştı. Ardından çetecilere darbe yapacakları iddiasıyla operasyon yapan Hérard, hem Başkan Moise’in güvenini kazanmış hem de silahların çeteciler tarafından Türkiye’den getirildiğini ilan etmişti. Türkiye’nin darbe teşebbüsünde silah tedarik edilen ülke olarak zikredilmesi, ülke kamuoyundaki olumlu Türkiye imajını zedeleme teşebbüsü olarak düşünülebilir.
Haiti News yetkilileri, suikastta adı geçen ve kırmızı bültenle aranan Samir Handal’ın da Türkiye’de yakalanmasının manidar olduğu görüşünde. 16 Kasım’da ABD’den Ürdün’e geçmek isteyen Samir Handal, uçağın İstanbul’da aktarma yapması üzerine yakayı ele vermiş ve tutuklanmıştı. Haiti News’in verdiği bilgilere göre Handal, ABD ve İsrail dahil 7 farklı ülkenin pasaportuna sahip. Handal, suikastta kullanılan silahları temin etmekle birlikte evini suikast gecesi ekibiyle karargâh gibi kullandı. Handal’ın Martelly’le birlikte suikastı koordine ettiğinden şüpheleniliyor.
Cinayetin ardından konuşan Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zaharova, Haiti Devlet Başkanı Jovenel Moise’in Çin ile yaptığı aşı tedariği anlaşmasına dikkat çekmişti. Zaharova, Haiti’nin komşusu Dominik Cumhuriyeti ile Çin’in artan ilişkilerinin Haiti’nin Çin’le yaklaşmasında temel motivasyon olduğuna işaret etti.
Gerçekten de Dominik Cumhuriyeti yakın zamanda Çin’le münasebetlerini ilerletmiş ve Çin’in isteği doğrultusunda Tayvan’ı diplomatik olarak tanımadığını ilan etmişti. Bunun ardından Çin, Dominik’le bir dizi ekonomik anlaşma imzalamış ve aşı tedariğinde Dominik Cumhuriyeti’ne kolaylık sağlamıştı. Haiti lideri Moise de komşu ülke Dominik’in açtığı alternatif politik güzergâhı takip ederek Çin’le ilişkilerini ilerletmek istiyordu.
Suikastı gerçekleştiren 27 kişiden 2’sinin ABD vatandaşı, 25’inin ise ABD’nin güneydeki kalesi Kolombiya’dan olması, ABD’nin bu suikastta parmağı olduğu görüşünü güçlendiriyor. Haitili yetkililerce sürdürülen soruşturmada suikast ekibinin uçak biletlerinin Florida merkezli CTU Güvenlik Ajansı’na bağlı bir kredi kartıyla alındığı da açıklanmıştı.
CTU Güvenlik Ajansı geçtiğimiz yıllarda Venezuela Devlet Başkanı Maduro’ya da bir suikast girişiminde bulunmuş fakat başarısız olmuştu. Maduro’ya suikast girişiminin Haiti’de duyulmasının ardından Haiti’de de 7 Şubat gösterileri başlamış ve “ABD karşısında Venezuela halkının yanındayız” sloganları atılmıştı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***