TR 724’ten Ensar Nur’un haberine göre, AİHM, Yunanistan kolluk kuvvetleri tarafından uluslararası hukuku aykırı şekilde ve şiddet kullanılarak Türkiye’ye geri itilen 47 sığınmacının yaptığı başvurulardan 32’sini kabul etti.
AİHM’e müracaat edenlerin çoğunluğunu Suriyeliler oluştururken başvuranlar arasında Meriç’ten geriye itilen dört de Türk bulunuyor.
AİHM, taraflardan, iç hukuk yollarının tüketilip tüketilmediği, başvuranlara insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele yapılıp yapılmadığı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2 ve 3. maddelerinin ihlal edilip edilmediği konusunda bilgilendirme istedi.
Bazı başvurularda ek olarak, kişilerin yasal olarak gözaltına alınıp alınmadığı, alıkonulma nedenleri hakkında anladıkları bir dilde bilgilendirilip bilgilendirilmedikleri ve bu tutukluluğa itiraz etmek için etkili bir hukuk yolu bulunup bulunmadığı da soruldu.
Öte yandan, Greek Helsinki Monitor and Humanist Union of Greece Sözcüsü Panayote Dimitras twitter hesabından konuyu gündeme getirdi ve Yunanistan medyasını bu gelişmeye sessiz kalmakla eleştirdi.
Geri itilmeye maruz kalan iki sığınmacıyı temsil eden Legal Centre Lesvos da bir basın açıklamasında bulundu. Açıklamada atılan adımların önemli olduğuna ancak sistematik geri itmelerin insanlığa karşı suç olarak değerlendirilmesi için yeterli olmayacağına vurgu yapıldı. Açıklamanın bir kısmı şöyle:
“Neredeyse her gün, Yunan makamlarının Ege Denizi’nde ve Meriç Nehri boyunca hareket halindeki insanları şiddet kullanarak ve yasa dışı olarak sınır dışı ettiklerine dair kanıtlar ortaya çıkıyor ve çoğu zaman da Frontex gibi uluslararası kuruluşların suç ortaklığını gösteren kanıtlar bulunuyor. Yunanistan’dan altı, yedi veya sekiz kez geri itilen kişilerin ifadelerini duymak alışılmadık bir durum değil, ancak her olay hem yaşamları için açık bir risk oluşturuyor hem de önceki sınır dışı edilmelerin yarattığı travmayı artırıyor.
AİHM’nin yapısal problemleri ve usule ilişkin sınırlamaları göz önüne alındığında, bu iki davada çıkabilecek olumlu bir karar, bu bireysel davaların olgularıyla sınırlı kalacak ve yalnızca adı geçen başvuru sahipleri için kısmi tazminat getirecektir. Bu nedenle yargılamalar, Lesvos Hukuk Merkezi’nin daha önce İnsanlığa Karşı Suçlar olduğunu kanıtladığı, işlenen suçların sistematik doğasını kınamak için yetersizdir.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***