Garibe Gezer adlı tutuklunun Kandıra 1 No’lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde intihar sonucu hayatını kaybettiği öne sürüldü. Gezer’in şüpheli ölümüne ilişkin açıklama yapan ablası Asya Gezer, kardeşi ile en son 16 Kasım’da konuştuğunu ve o konuşmada Garibe Gezer’in durumunun iyi ve moralinin yerinde olduğunu söyledi.
Mezopotamya Ajansı’nın aktardığına göre Abla Gezer, “Üzerindeki baskıların azaldığını, bu nedenle moralinin iyi olduğunu söylemişti. Ancak önceki süreçlerden toplamda 20 hücre cezasının olduğunu söylemişti. Bu nedenle hücreye gireceğini söylemişti. Ocak ayında onun görmeye geleceğimi söylemişti. Çok sevinmişti. Dört gözle beni bekleyeceğini söylemişti. Hatta ona üç tane kargo gönderdim. Bizim çocukların fotoğraflarını istemişti. Giyecek kıyafet göndermiştim” dedi.
‘KESİN ONLAR BİR ŞEY YAPTI’
Bugün cezaevinden kendini 2’nci müdür olarak tanıtan bir kişinin kendisini aradığı bilgisini paylaşan Gezer, “Bu kişi kardeşimin intihar ettiğini söyledi. Ben de buna inanmadığımı söyleyip tepki gösterdim. Haklarında şikayetçi olacağımı söylediğimde ‘buraya geldiğinizde ayrıntılı konuşuruz’ dedi. Ayrıca cenazenin adli tıp kurumuna kaldırıldığını söyledi. Ben de şu an Mardin’den Kandıra’ya gidiyorum. Kardeşimin intihar ettiğine inanmıyorum. Kesinlikle onlar bir şey yaptı” diye konuştu.
BEŞTAŞ: KORKUNÇ BİR HABER ALDIK
Öte yandan HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ise Meclis Genel Kurulu’nda devam eden görüşmelerde söz alarak Garibe Gezer’in yaşamını yitirmesine ilişkin şunları söyledi:
Görüşmelerin devam ettiği sırada korkunç bir haber aldıklarını kaydeden Beştaş, “25 Ekim’de HDP Kadın grubu olarak tek bir soru önergesi vermiştik. Bir kadın mahpus hakkında 28 yaşındaki Garibe Gezer Nusaybinli bir Kürt kadını. Kayseri Cezaevi’nden Kandıra Cezaevi’ne sevk edilmişti. Kandıra Cezaevi’ne sevk edilirken çok ciddi işkence, taciz ve tecavüze maruz kalmıştı. Garibe Gezer bunu ailesine, avukatına aktarmak istemiş ama bunun sonucunda 22 gün hücreye konulmuştu. Hücreden çıktıktan sonra mektup yazmak istemiş ancak bunun sonucunda da ‘itaat etmediği’ gerekçesiyle süngerli odaya alınmıştı. En son çareyi telefonla ailesine aktarmakta çareyi buldu. Aktardıktan sonra bize de ulaştı. 22 önerge verdik, burada da ifade ettim. Avukatları da takip etti” dedi.
‘İŞKENCE, TACİZ, TECAVÜZ…’
Gezer’in ölümünün intihar değil, şüpheli ölüm olduğunu söyleyen Beştaş, “Bir kere işkence, taciz ve tecavüzü soruşturmayan savcılık makamı başta olmak üzere, Kandıra Cezaevi yönetimi, Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü bakanlığa kadar bu olayın üstünü örtmeye çalıştılar. Genç bir kadının cezaevinde tecavüz edilmesine, şiddet görmesine darp edilmesine, savcılığa, İnfaz Hakimliği’ne müracaat etmesine rağmen hiçbir işlem yapmadılar ve onun ölümü altında imzaları var. Hakikaten çok üzgünüz. Sadece bakanlık bile bizim önergemizi açıp okusaydı ve yanıt verme ihtiyacı duysaydı ya da cezaevi yönetimini uyarsaydı bugün Garibe Gezer ölmemiş olacaktı” şeklinde konuştu.
‘BU OLAY BİR CİNAYETTİR, SORUMLULAR GÖZALTINA ALINMALIDIR’
Tek kişilik hücrede kalan bir kişinin nasıl intihar edebileceğini soran Beştaş, “Daha önce çarşafıyla intihara teşebbüs etmiş. Meyilli olduğu biliniyor. Velev ki intihar ettiğini kabul edelim. Cezaevi yönetimi ne iş yapıyor orada. O insanların can güvenliği devlete ait değil mi? Onları koruma sorumluluğu yok mu? Biz hergün burada cezaevlerine dair bir olay anlatıyoruz. Bu olay cinayettir aslında. Derhal Kandıra Cezaevi yönetimi görevden alınmalıdır. Sorumluların gözaltına alınmasını, soruşturmanın acilen başlatılmasını talep ediyoruz.”
Serbest Görüş:
SÜRGÜN GAZETECİ MELTEM OKTAY: SİSTEMATİK İŞKENCEYE MARUZ KALDI
Sürgünde yaşayan gazeteci Meltem Oktay ise, “Garibe’yi ilk ağabeyi Bilal Gezer’in 2014 yılında devletin ortaya saldığı çeteler tarafından katledilmesi ile tanıdım. Diğer ağabeyi Mehmet Emin Gezer ise ağabeyinin katledilmesini protesto ederken, karakoldan açılan ateşle sırtından vurulmuştu. Ve belden aşağısı felç kaldı.” diyerek sosyal medya hesabından şu bilgileri paylaştı:
“Haksız yere aldığı “cezaya” rağmen bir gün dahi boyun eğmedi, dik duruşundan ödün vermedi. Boyun eğmediği için o cezaevinden bu cezaevine sürgün edildi. En son Kandıra cezaevine sürgün edildi ve sistematik olarak işkenceye maruz bırakıldı.
Garibe’nin yaşamına son vermesi bir intihar değildir. Onu adım adım bu intihara sürükleyen devletin sistematik katliamcı ve işkenceci uygulamalarıdır. Bu bir cinayettir.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***