Ağır hasta tutuklular bir bir ölüme gidiyor. İzmir Aliağa Şakran T Tipi 2 Nolu Cezaevi’nde Abdülrezzak Suyur, Diyarbakır 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde Halil Güneş ve Siirt Cezaevin’de kalan ancak Mersin Şehir Hastanesi’nde tedavi gören Salih Tuğrul dün yaşamını yitirdi.
İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) 2020 raporuna göre, cezaevlerinde 604’ü ağır toplam bin 605 hasta tutuklu bulunuyor. Geçen yıl 27 hasta tutuklu yaşamını yitirdi. Ağır hasta tutuklular, tahliye edilmesi gerekirken, verilen olumsuz raporlarla cezaevinde tutuluyor. Adli Tıp Kurumu (ATK), hasta tutuklular için verdiği “cezaevinde kalabilir” raporlarıyla tartışmaların odağında.
Mezopotamya Ajansı’na konuşan aynı zamanda Adli Tıp Uzmanı olan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, ATK’nin siyasi bir kurum olduğunu vurguladı. Fincancı, tüm atamalarının “Siyasi otorite” tarafından gerçekleştiğini belirterek, “ATK’de her isim siyasi otorite tarafından belirleniyor. Her siyasi otoritenin mimik değişikliklerinde bile ciddi bir değişim geçiriyor. Yıllardır hep böyle oldu. O yüzden verdiği kararlarda kaçınılmaz olarak siyasi otoritenin, hangi kararların alınmasını istiyorsa, nasıl bir cezaevi sistemi ve yargı tahlil ediliyorsa ona uygun hale gelmesi anlamına geliyor” dedi.‘PİNOCHET’İN KANLI HAVLUSU’
Şili’de Pinochet’in 1973’te iktidara geldiği askeri darbe döneminde, ATK benzeri bir yapı kurulduğunu ve “Pinochet’in kanlı ellerini sildiği bir kurum” gözüyle bakıldığını hatırlatan Fincancı, “Yapılanması tümüyle değiştirilen ATK için, Pinochet’in ‘kanlı ellerini sildiği havlu’ benzetmesi yapılır. Ne yazık ki Türkiye’de de ATK devletin işlediği suçların aklanmasına dönük kararlar çıkmasını dayatıyor. Nasıl ki siyasi irade; siyaset yapanları, muhalifleri yargı eliyle rehin alıyorsa, ATK’de benzer şekilde bu rehinelerin ölüme sürüklenmesini önleyecek adımlar atmaktan kaçınıyor. ATK kimsenin ‘kanlı ellerini’ sildiği bir havlu olmamalı” diye belirtti.
Serbest Görüş:
İYİ HALLİ OLMA ŞARTI
AKP ve MHP tarafından Meclis’e getirilerek kabul edilen “Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik” ile cezaevlerinde 1 Ocak 2021’den itibaren oluşturulan İdare ve Gözlem Kurullarına (İGK) dikkati çeken Fincancı, “İnfaz düzenlenmesiyle ilgili değişiklik ardından savcılara bir yetki verildi. Cezaevinde kalabilecek olmasa bile toplum için ‘tehdit oluşturuyorsa’ infaz ertelemesi yapılamaz denildi. Araçsallaştırılmış yargını kendisi yasama da dahil olmak üzere, insanları rehin almayı, ölüme terk etmeyi siyasi bir adım olarak tanımış oldu” dedi.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***