Birgün’den L. Doğan Tılıç’a konuşan eski Avrupa Konseyi Başkanı eski İtalya başbakanlarından Romano Prodi “Bir dost olarak Türkiye’nin AB içinde olmasını istiyordum ama tarih bilen biri olarak bunun zorluklarının da farkındaydım” ifadelerini kullandı.
Romano Prodi söyleşisinin bir kısmı şöyle:
“Türkiye’yi içeride istiyorum ama 30 yıl gerekir diyordum”
Prof. Prodi, Türkiye ileride bir gün kendi insan hakları, hukuk ve demokrasi standartlarını yükseltir ve AB kriterlerini karşılarsa, AB’ye tam üye olabilir mi? Yoksa dini, kültürel ve nüfusunun fazla olması gibi demografik nedenlerle tam üyelik beklemek gerçekçi değil mi?
–“Türkiye için bu çok uzun bir hikâye. Müzakereleri ben Komisyon Başkanı’yken başlatmıştık. Tabii o zaman da hem Türkiye içinde hem de Avrupa’da farklı düşünceler vardı. Benim pozisyonum ise çok basit ve netti. Bir dost olarak Türkiye’nin AB içinde olmasını istiyordum ama tarih bilen biri olarak bunun zorluklarının da farkındaydım. O zaman Türk televizyonlarından birine verdiğim röportajda, ‘Ben Türkiye’nin üyeliğini istiyorum ama bunun için 20-30 yıllık bir müzakere süreci gerekir’ demiştim. Genç gazeteci arkadaş da ‘Neden bu kadar uzun?’ diye sormuştu.
Tarihimiz ve geçmişimizin ne kadar farklı olduğunu anlatmıştım. Benim ninem korkutucu bir şey olduğunda “Mamma li turchi!” (Anneciğim Türkler-geliyor!) derdi. İşte bu nedenle Türkiye’yi içeride istiyorum ama 30 yıl gerekir diyordum. Tarihi bilen bir dost olarak benim pozisyonum buydu.”
“Erdoğan değişti ve bu, Avrupa’da Türkiye’den kuşku duyanlar için araya mesafe koymak için bir fırsat oldu”
“Sonra önemli değişiklikler oldu. Türkiye’de de Avrupa’da da. Türkiye’de Erdoğan iktidara geldi. Biz onu Atatürk’ün devamı gibi ve Türk demokrasisini tamamlayacak biri olarak görüp selamladık. O zaman böyle düşünmüştük. Ama olmadı, zaman değişti, Erdoğan değişti. Ülkeyi radikalizmle değiştirdi ve bu, Avrupa’da Türkiye’den kuşku duyanlar için araya mesafe koymak için bir fırsat oldu.”
“Daha sonrası ise Allaha kalmış”
“Şimdi Türkiye bölgesel bir güç. Ve Türkiye’nin savaş gücünü/politikasını Avrupa’nınkiyle uyumlulaştırmak son derece güç. Türkiye’nin dış politikada AB’nin bir ortak kararını izlediğini düşünebiliyor musunuz? Çıkarlar çok farklı. Öngörülebilir bir gelecekte Türkiye’nin üyeliği çok çok çok zor ya da imkânsız. Ben de ancak bu öngörülebilir gelecek için konuşabilirim. Daha sonrası ise Allaha kalmış, inşallah diyelim.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***