Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Müslümanlar, özellikle Müslüman kadınlar, dünya genelinde birçok ülkede ırkçı, ayrımcı politikaların mağduru oluyor. Teşkilat olarak İslam düşmanlığı ve nefret söylemleriyle mücadelede daha kararlı adımlar atmalıyız.” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Afganistan’daki gelişmelerin göç akını riskini artırdığı malumunuzdur. Halihazırda 3,6 milyonu Suriye’den gelenler olmak üzere yaklaşık 5 milyon yabancıya ev sahipliği yapan ülkemiz yeni bir göç yükünü taşıyamaz.” değerlendirmesini yaptı.
Bakara Suresi’nin 155. ayetini alıntılayan Erdoğan, “Rabbimiz Kuran-ı Kerim’de “Muhakkak sizi biraz korku, biraz açlık ve mallardan, canlardan, ürünlerden biraz eksiltmekle deneriz, sabredenlere müjdele” şeklinde buyurmaktadır.” diye konuştu.
Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği 16. Konferansı Açılış Oturumu’nda konuştu.
“Salgın döneminde insanı, insan hayatını, insani değerleri merkeze alan bir yaklaşım sergiledik”
Erdoğan şu ifadeleri kullandı:
“İnsanlık olarak son 2 yıldır şimdiye kadar 5 milyonu aşkın kişinin hayatına mal olan büyük bir salgınla mücadele ediyoruz. Pek çok vatandaşımızı kaybettik. Salgın döneminde insanı, insan hayatını, insani değerleri merkeze alan bir yaklaşım sergiledik. Her fırsatta insanlığa demokrasi, hak, hukuk ve adalet dersi verenler kendi sınırları dışındaki dramlara kulaklarını tıkarken biz elimizdeki tüm imkânları dost ve kardeş ülkelerle paylaşmaya hassasiyet gösterdik.
Yerli aşı açıklaması
İhtiyaç halindeki 160 ülke ve 12 uluslararası kuruluşa yardım ulaştırdık. 11 ülkeye aşı tedarikinde bulunduk. Yerli aşımız TURKOVAC için acil kullanım onayına kısa süre önce başvurduk. Yerli aşımızla ilgili süreçleri yakından takip ediyor. İnşallah bir an önce neticelendirmeyi arzu ediyoruz.
“Kudüs’ü savunmak, insanlığı savunmaktır”
Filistin meselesi hepimizi bir araya getiren, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın da kurulmasına vesile olan yapı taşlarından birisidir. Kudüs davası yalnızca Filistin’deki bir avuç cesur Müslüman’ın davası değil İslam aleminin tamamının ortak davasıdır. Kudüs’ü savunmak, insanlığı savunmak, Kudüs’e sahip çıkmak, hukuka, adalete, medeniyete sahip çıkmaktır. Filistin davası gündemimizin en üst sıralarında yer almayı sürdürüyor. Batı Şeria ve Kudüs’te uluslararası hukuka aykırı politikalar ve tek taraflı uygulamalar günden güne artıyor. Filistinli kardeşlerimizin sokak ortasında acımasızca infaz edildiğini, ibadethanelerimize yönelik tacizlerin sıklaştığını görüyoruz.
“2. Dünya Savaşı’nda Avrupa’daki Yahudilere yönelik soykırımın bedelini bugün Filistinlilere ödetmek haksızlıktır, vicdansızlıktır”
Gelinen aşamada herkesin bu gerçekleri farkına vardığına inanıyorum. İşgal, şiddet politikalarında ısrar etmenin artık kimseye bir faydası yoktur 2. Dünya Savaşı’nda Avrupa’daki Yahudilere yönelik soykırımın bedelini bugün Filistinlilere ödetmek haksızlıktır, vicdansızlıktır.
“Asla acılar ve ölümler arasında ayrım yapmadık, yapmıyoruz”
Biz asla acılar ve ölümler arasında ayrım yapmadık, yapmıyoruz. Ne suretle olursa olsun bir halkın ya da aynı inanca mensup insanların ötekileştirilmesini, düşmanlaştırılmasını asla kabul etmiyoruz
Filistin’de kan, gözyaşı ve zulmü görmek istemiyoruz. En büyük gayemiz Filistin’de kalıcı barış ve istikrarın tesisidir. Bunun yolu da 1967 sınırlarında, başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasıdır. Bu anlayışla Doğu Kudüs’ün statüsü ve Mescid-i Aksa’nın kutsiyetine ilişkin hassasiyetimizi kararlılıkla sürdürüyoruz.
“Filistin davasını zaafa uğratacak hareketlerden kaçınmalıyız”
Teşkilat üyesi ülkeler olarak birlik içinde hareket etmeli, Filistin davasını zaafa uğratacak hareketlerden kaçınmalıyız.
Afganistan’ın kalıcı barış ve istikrara kavuşması ortak temennimizdir. Afgan halkına sırtımızı dönme veya bu ülkede yaşanan insani drama gözlerimizi kapatma lüksümüz yoktur. Özellikle şu anki zorlu kış şartlarında Afgan kardeşlerimize yönelik insani yardımların sürdürülmesi öncelik taşıyor. Kendi payımıza köklü ilişkilere sahip olduğumuz Afganistan’a ve Afgan kardeşlerimize elimizden gelen desteği ve yardımı sağlıyoruz.
“Afganistan’daki siyasi süreçte içimize sinmeyen, tasvip etmediğimiz, kapsayıcılık noktasında eksik bulduğumuz hususlar elbette var”
Devam eden siyasi süreçte içimize sinmeyen, tasvip etmediğimiz, kapsayıcılık noktasında eksik bulduğumuz hususlar elbette var. Bu konudaki tavsiye, fikir ve eleştirilerimizi çok net biçimde kurumlarımız aracılığıyla muhataplarına iletiyoruz.
Afganistan’ın tekrar kaosa, çatışmaya süreklenmemesi için gayretlerimizi devam ettiriyoruz. Ne yapıyorsa Afganistan’la beraber bölgedeki tüm kardeş ülkelerin huzuru, istikrarı ve esenliği için yapıyoruz. İslam dünyasının da insani yardımların ulaştırılması başta olmak üzere bu konuda daha aktif bir dayanışma içinde olmalıdır.
“Ülkemiz yeni bir göç yükünü taşıyamaz”
Afganistan’daki gelişmelerin göç akını riskini artırdığı malumunuzdur. Halihazırda 3,6 milyonu Suriye’den gelenler olmak üzere yaklaşık 5 milyon yabancıya ev sahipliği yapan ülkemiz yeni bir göç yükünü taşıyamaz. Benzer zorlukların teşkilat üyesi diğer ülkeler için de geçerli olduğunu biliyoruz. Esasen göç ve mülteciler meselesinde asıl yükü sesi çok çıkan Batılı ülkelerden ziyade kriz bölgelerine komşu bizim gibi ülkeler çekiyor. Ülkemize verdikleri yardım sözlerinden önemli kısmını da şimdiye kadar yerine getirmediler. Şayet Suriye’de 1 milyona yakın kişi hayatını kaybetmiş, 12 milyon insan evini terk etmek zorunda kalmışsa bunda rejimin ve terör örgütlerinin saldırıları kadar Batı dünyasının riyakârlığının da payı vardır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde kayıtlı haklar 10 yıldır Suriyelilere çok görülmüştür.
Adeta ateşe benzin dökerek Müslümanları ve göçmenleri hedef gösteren söylemlere sarılıyorlar. Avrupa’nın kardeşlerimiz için bir toplama kampına dönüşmesine izin veremeyiz. Farklılıklarımız, görüş ayrılıklarımız olabilir. Bize düşen safları büyütmektir. Ümmetin yarınlarının bugünlerinden çok daha iyi olacağına inanıyorum.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***