Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dolardaki artış sırasında fiyatları hangi hızla ve hangi oranla yükseltiyorlarsa aynı şekilde şimdi de geri indirmelerini özellikle bekliyoruz.” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ekonomi basınıyla buluştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, buradaki konuşmasında, “Şu anda IMF’ye borcumuz olmadığı gibi IMF ile herhangi bir kontağımız da yok.” dedi.
Erdoğan, Merkez Bankası’nın döviz rezervine ilişkin, “Bugün itibarıyla 115 milyar doların üzerindeyiz.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’yi başka türlü dize getiremeyeceklerini görenler, tüm güçlerini ve imkanlarını ekonomi alanına yöneltmiştir.” diye konuştu.
Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Türkiye ilk defa bizim hükûmetlerimiz döneminde kesintisiz kalkınma dönemi yaşadı.
“IMF’ye olan borcu biz bitirdik. IMF ile herhangi bir kontağımız yok.
“Bugün artık Türkiye eğitimden sağlığa ulaştırmadan sanayiye kadar her alanda ihtiyacı olan alt yapıya sahiptir. Tüm veriler artık bu altyapının hazır olduğuna işaret ediyor. Amacımız bu güçlü altyapğı üzerinde ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokmaktır. Küresel ekonominin iplerini ellerinde tutan ülkeler 2008 finans krizinden beri ciddi bir bocalama içindedir. Türkiye’nin de aralarıdna bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin bir üst lige çıkmak için yaptıkları baskıyla bu bocalama daha da artmıştır. Koronavirüs salgını bu tablonun çok daha net görünebilmesini sağlamıştır. Finans krizini çözmek için başlatılan ve salgınla daha da artarak süren para arzı pek çok sorunu da beraberinde getirmiştir. Bu tablo Türkiye için gelişmiş ülkeler sınıfın çıkma hedefini hayata geçirmesi bakımından oldukça ygun bir zeminin varlığının aynı zamanda ispatıdır. Uzak Doğu ile Avrupa arasındaki en önemli lojistik, insan gücü olduğumuz gerçeğini sadece biz değil herkes biliyor. İşte bu amaçla ekonomi politikasında tarihi bir değişim başlattık .Bu değişim yeni de başlamamıştır. Uzunca bir süredir de devam etmektedir. Öncelikle klasik ekonomi anlayışının yüksek faizle enflasyonu kontrol altında tutma yaklaşımını bir kenara bıraktık. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla ülkeyi büyütme temelli bir ekonomi politikasına yöneldik. Her şeyden önce bu tercihin beraberinde getirdiği pek çok riski pek çok soru işareti var. Yine son 9 yıldır ülkemizin kesintisiz bir şekilde maruz kaldığı siyasi sosyal askeri tehditlerin içinde zaten bulunan ekonomik boyut 2018’den sonra artık ilk sıraya çıkmıştır. Türkiye’yi başka türlü dize getiremeyeceğini görenler tüm güçlerini ve imkanlarını ekonomi alanına yöneltmiştir. Maalesef içimizde de bu kirli senaryoya figüranlık yapmaya gönüllü epeyce bir siyasetçi, akademisyen, medya mensubu çıkmıştır. Ama önümüzdeki fırsatlar öyle büyük ve tarihi ki bu risklerin hepsini de göze almaya değdiğine inanıyoruz.
Nitekim döviz kurunda bir süredir yaşadığımız anormal dalgalanma bu risklerden biri olarak kapımıza dayanmıştır. Bu dalgalanmayı faizleri yükselterek durdurmamız yönünde baskılara maruz kaldığımızı hepiniz biliyorsunuz. Bu sır değil hatta kendi arkadaşlarımız arasında bile aynı yönde değerlendirmeler yapanlar olduğunu da itiraf etmek isterim. “
“Üzerimize çöktürülmeye çalışılan kara bulutların aksine ekonomimizin üretim ve istihdam tarafında işler mükemmel denecek seviyede iyi gitmektedir. Bütçe tarafında da hiçbir sıkıntımız mevcut değildir. En çok tedirginliğe yol açan finans kısmındaki dengeyi kısa sürede oturttuğumuzda önümüzdeki yaz aylarıyla birlikte ülkemizin bambaşka bir ekonomik iklime girdiğine hep birlikte şahitlik edeceğiz. Fırsatçılar bu dönemde kendilerini belli etmiştir. Fahiş fiyat artışı yapanlar oldu.
“Dolardaki artış sırasında fiyatları hangi hızla ve hangi oranda yükseltiyorlarsa aynı şekilde şimdi de geri indirmelerini özellikle ekliyoruz. Şayet hızlı fiyat indirimleri gerçekleşmezse Hazine ve Maliye Bakanlığımız ile Ticaret Bakanlığımız ellerindeki tüm imkanlarla stokçuların fahiş fiyatlarda ısrar edenlerin üzerine gideceklerdir.
“Günde birkaç kez etiket değiştirenlerin takipçisi olacağız; milleti sömürmeye kimsenin hakkı yok.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***