“Yeni ekonomik model” sadece Türkiye’yi etkilemedi. Yaygın olarak sterlin kullanılan Kuzey Kıbrıs’ta insanlar çalışmak için güneye gitmeye başladı. Ev kredisi dolayısıyla maaşına bloke konan da var.
“Her güne korkuyla başlıyorum. Sterlinin 18 TL’ye dayandığını gördüğüm gün ‘Eyvah’ dedim. İşte o gün, benim bankaya olan kredi taksitlerim maaşımın üzerine çıktı ve şu an maaşıma bloke konuldu.”
Bu sözlerin sahibi Sevdiye Gökaydın, döviz krizinin Kuzey Kıbrıs’taki mağdurlarından yalnızca biri. Bundan iki yıl önce banka kredisiyle ev satın aldığında sterlinin karşılığı 7 TL idi; bugün ise 21,85 TL’ye tekabül ediyor.
Döviz kurunda yaşanan artış, bugün 7’den 70’e hemen herkesin gündeminde. Türk Lirası’nın her geçen gün değer kaybetmesi, halkın alım gücünün zayıflamasına neden oluyor.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) de dövizdeki artışının yansımaları daha derinden hissediliyor. Zira KKTC’de, eğitim, sağlık, ulaşım, barınma; alım-satım işlemlerinin büyük çoğunluğu döviz üzerinden yapılıyor.
“Türk Lirası’nın hiçbir değeri kalmadı” diyen Sevdiye Gökaydın, “Türkiye’de Erdoğan her konuştuğunda ya da Merkez Bankası dövize her müdahale ettiğinde yaşanan döviz artışının en büyük ceremesini biz Kıbrıslı Türkler çekiyoruz, çünkü bizim hayatımızın büyük çoğunluğu dövize endeksli” diyor.
Sevdiye Hanım, 2019 yılında satın aldığı evi için, geçen iki yıllık süreçte ödediği taksitlerin, sterlin kurunda yaşanan artış sebebiyle boşa gittiğini söylüyor:
“Ben bu evin parasını bankaya, kur farkı sebebiyle aslında iki kez ödemiş oldum. Bankalara çalışıyoruz biz burada. Sterlinde yaşanan artış uykularımı kaçırıyor.”
13 yaşındaki oğluyla beraber yalnız yaşayan bir anne olan Sevdiye Gökaydın, “Oğlumla birlikte huzurla yaşayacağımızı umut ederek satın aldığım evimin kredi taksitlerini ödeyemez duruma geldim. Maaşımdan kesinti yapılmaması ve borcumun belli bir orana çekilmesi için yasal işlem başlattım” diyor.
“Bundan sonra ne olacak, ne umut ediyorsunuz” diye sorduğumda, kısa süreli bir sessizlikten sonra “Hiçbir umudum yok” yanıtını veren Sevdiye Hanım, kredi borçlarının TL’ye çevrilmesini talep etmelerine rağmen, bu yönde hiçbir adım atılmadığını belirtiyor.
Kuzey Kıbrıs’ta bu durumu yaşayan sadece Sevdiye Hanım değil. Döviz üzerinden hesaplanan kredi borçları ve ev kiraları gibi giderler, yaşanan kur farkı sebebiyle birçok vatandaş için karşılanamaz düzeye ulaştı.
Kıbrıslı Türklerin gündeminde ekonomik sorunlar yer alırken, ülke siyaseti 23 Ocak 2021’de yapılacak genel seçimlere odaklanmış durumda. Halkın bir bölümü ekonominin düzelmesi için umudunu seçimlere bağlarken, azımsanmayacak bir çoğunluk ise “Benim derdim seçim değil, geçim” diyor.
Halkın daralan alım gücüne dikkat çekmek için “Benim derdim seçim değil, geçim” kampanyası yürüten KAMU-İŞ, KTAMS ve KAMUSEN sendikalarının başkanlarıyla Independent Türkçe için Kuzey Kıbrıs’taki ekonomik durumu ve sendikaların önerilerini konuştuk.
“Mesele sterlin kurunu 12 TL’ye sabitlemek değil, kiraları TL’ye çevirmektir”
KKTC Kamu İşçileri Sendikası (Kamu-İş) Genel Başkanı Ahmet Serdaroğlu, yaşanan her döviz krizinin KKTC’de ağır ekonomik yansımaları olduğunu söylüyor.
Kıbrıs’ta İngiliz Sterlini’nin yaygın bir kullanımı olduğunu hatırlatan Serdaroğlu, bu yapının yıllar içerisinde hiçbir değişikliğe götürülmediğine dikkati çekerek, “Ev kiralarından tutun, bugün gümrük dairelerine gelen malzemelerin hesaplanmasına kadar birçok şey sterline endeksli. Bugün devletin kiraladığı mülkler dahi döviz cinsinden fiyatlandırılıyor” diyor.
KKTC hükümeti, Türk Lirası’nda yaşanan değer kaybının ardından yaşanan ekonomik sıkıntıya çözüm için 4 maddelik tedbir paketi açıkladı. Bu paket kapsamında, döviz ile ödenen kira bedellerinde kur sabitlemesi uygulaması başlatıldı. Gayrimenkul bedellerinde dolar 10 TL, euro 11 TL, sterlin de 12’ye sabitlendi.
Kamu-İş Başkanı Serdaroğlu, uygulanan kur sabitlemesi kararının vatandaşlar arasında anlaşmazlıklar doğurduğunu ve banka kredileri dövizden TL’ye çevrilmediği müddetçe anlaşmazlıkların süreceğini öne sürüyor.
Kiracılar, devletin aldığı kur sabitleme kararına uyulmasını isterken, mülk sahiplerinin döviz üzerinden bankaya borçlanmasından kaynaklı ‘Kredi taksitim için banka döviz kurunu TL’ye sabitlemedikçe, ben kiracıma bunu nasıl sabitleyeyim’ diye yakındıklarını aktaran Serdaroğlu, asıl talebin kur sabitleme değil, ücretlendirmelerin dövizden TL’ye çevrilmesi olduğunu ifade ediyor:
“Bugün 250-300 sterlin olan bir kira bedelini devlet 12 TL’ye sabitliyor, fakat bu kur sabitleme kararıyla bu kez kiracı ile mülk sahipleri karşı karşıya getiriliyor. Bugün bizim kullandığımız para birimimiz belli; Türk Lirası. Niye kiraları döviz cinsinden TL’ye çevirmiyorsunuz? Mesele kuru 12 TL’ye falan sabitlemek değildir. Devlet bilinci önceliğinde kiraların TL cinsine çevrilmesi lazım.”
“Krediler makul bir kurdan TL’ye çevrilip, uzun vadeye yayılmalı”
Kuzey Kıbrıs’ta ciddi bir kredi sorunu yaşandığını söyleyen Serdaroğlu, “İnsanlarımız sterlin cinsinden bankalara borçlandı ve şu anda taksit miktarı, maaşları kadar oldu” sözleriyle kredi borçlarının “vatandaşın sırtında bir yük” haline geldiğini anlatıyor:
“Bir kişinin aylık 4 bin TL’ye tekabül eden kredi taksiti, şu anda sterlin kuru sebebiyle 7 bin TL’ye ulaştı. Bizim talebimiz, özellikle pandeminin baş gösterdiği ve ekonomide ciddi düşüş yaşanan bu dönemde, bütün bankalardaki kredilerin makul bir kurdan TL kredisine çevrilip, uzun vadeye yayılmasıdır. Vatandaşımız ancak bu şekilde rahatlayabilir.”
“İnsanlarımız çalışmak için Rum tarafına gidiyor”
Ekonomistlerin yılbaşından sonra dövizde daha da artış yaşanacağı yönünde tahminlerde bulunduğunu anımsatan Serdaroğlu, “KKTC’de bugün asgari ücret, brüt 4 bin 970 TL, net 4 bin 300 TL. Bir somun ekmek bugün 5 TL, tüp gaz 180 TL, bir lahmacun bile bugün 20 TL’den satılıyor. Bu asgari ücretle geçinmek gerçekten her babayiğidin harcı değil” diyor.
Siyasilerin toplumun refah düzeyini yükseltecek, radikal kararlar almaları gerektiğini ifade eden Serdaroğlu, özellikle Kıbrıslı Türk gençlerin göç etmeye başladığını anlatıyor:
“Gençlerimiz, işyerlerinde ödeneksiz izine çıkmaya çalışıyorlar. İnsanlarımız ya İngiltere’ye göç ediyor ya da sınırı geçip Rum tarafında çalışma yoluna gidiyor. Kur atışı yaşandıkça ciddi bir kaos ile karşı karşıya kalacağız.”
“Devlet, kendi eliyle vatandaşını Rumlara muhtaç etti”
Kıbrıs Türk Kamu Görevlileri Sendikası (KAMUSEN) Başkanı Metin Atan, Güney Kıbrıs’ta Kıbrıslı Türklere yönelik açılan 8 bin kişilik istihdamı örnek göstererek, “KKTC’de devlet, kendi eliyle vatandaşını Rum’a muhtaç etti. İçimiz ağlaya ağlaya, 8 bin kişinin Rum tarafına çalışmaya gitmesini izleyeceğiz” diyor.
Independent Türkçe’ye konuşan Atan, daha fazla Kıbrıslı Türk’ün geçinebilmek için güney kesimine göç edeceğini düşünüyor ve “Çünkü yok oluyoruz. Bu ülkede, siyaset ülkeyi batırmış durumda” diye konuşuyor.
“Federasyonmuş, bağımsızlıkmış; kimsenin umurunda değil… İnsanların derdi artık geçim”
“Sinema seyreder gibi halkı seyrediyorlar. Vatandaşlarına sırtlarını döndüler. Bizim istediğimiz artık halka yüzlerini dönsünler” diye konuşan Atan, “Evet, biz bu KKTC’yi zor kurduk. Rahmetli Rauf Denktaş ve atalarımızın bu ülkeyi kurarken neler yaşadıklarını biz biliyoruz. Bu, bu kadar ucuz değil. Ama benim vatandaşımı Rum’a muhtaç etmek de sizin hakkınız değil” ifadelerini kullanıyor.
Rum tarafında asgari ücretin 970 euro olduğunu ve işe alımı yapılan vatandaşların tüm sendikal haklara da sahip olacağını söyleyen Atan, “Vatandaşlarımızı Rum tarafına göçe biz zorluyoruz. Kimse ‘niye o tarafa gidiyorsunuz’ demesin. Federasyonmuş, bağımsızlıkmış; kimsenin umurunda değil artık… İnsanların derdi artık geçimdir” diyor.
“Aynı gemide değiliz; sermaye kesimi güvertede oturuyor, biz makine dairesindeyiz”
Rum tarafının bu işe alım mevzusunu “şova dönüştüreceğini” söyleyen Atan, “‘Siz benim vatandaşımızsınız, gelin ben size iş kapısı açayım’ diye düşünüyorlar. Biz Türkiye Cumhuriyeti ve KKTC devleti olarak, ‘Bu ülkeyi yaşatacağız, tek başımıza ayaklarımızın üzerinde duracağız’ derken, bunları mı görmemiz gerekiyordu?” sözleriyle sitem ediyor.
“Gelinen son noktadır; insanların psikolojileri bitmiş durumda”
Hükümetin “23 Ocak seçimlerinden sonra daha radikal karalar alacağız” sözlerine değinen Atan, “23 Ocak’a kadar ‘bir ömür’ var daha! İnsanlar bugün için bile ‘geç’ diyor. İnanın gece yarısı uykumuzun arasında, üyelerimizden bize ‘Başkan, ben intihar edeceğim, battım, bittim’ şeklinde mesajlar geliyor. İnsanların psikolojileri bitmiş durumda. Maalesef bize bugünleri de yaşattılar. Şu an yaşadığımız, gelinen son noktadır. Bunun bir adım sonrası mezardır” diye konuşuyor.
“Türkiye hapşırdığında biz burada hasta oluyoruz”
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın son puan indiriminden söz eden Atan, “Türkiye benim anavatanım; kırmızı çizgimdir. Hükümetler gelip geçici, Türkiye Cumhuriyeti kalıcıdır. Fakat Türkiye’nin durumu da hiç iç açıcı değil. Sayın Erdoğan, dövize karşı bir savaş açmış. Merkez Bankası’nın her puan indirimiyle dolar da sterlin de tüm hızıyla yukarıya doğru gidiyor” diyor ve sözlerine şunları ekliyor:
“Türkiye hapşırdığında biz burada hasta oluyoruz. Türkiye güçlü bir devlet olabilir, ama biz değiliz. Biz çevremize bağımlıyız ve yok oluyoruz. Artık dünyada güç ekonomidir. Ekonomik olarak güçlüysen ayakta durabiliyorsun, değilsen işte bu şekilde yerlerde sürünüyorsun.”
İç piyasasındaki tüm para dolaşımının Türk Lirası üzerinden yapılması gerektiğini savunan Atan, “Biz TL’yi kullandığımız sürece, tek çıkar yolu Türkiye Cumhuriyeti’nin gerekli yatırımı buraya yapmasıdır. Bu artık kaçınılmaz bir şeydir” diye konuşuyor.
“Kıbrıs’ta TL kullanıldığı günden bu yana halk, her döviz artışında fakirleşti”
Independent Türkçe’ye yaptığı açıklamada Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası (KTAMS) Başkanı Güven Bengihan da, Kuzey Kıbrıs’ta TL kullanımına geçilen 1983 yılından beri yaşanan her döviz artışında ülkede ekonomik kriz yaşandığını söylüyor.
KKTC’nin kurulduğu 1983 yılına dek, ülkede Kıbrıs Cumhuriyeti para birimi olan Kıbrıs Lirası (KL) kullanıldığını belirten Bengihan, “1983 yılının mayıs ayında, bir gece ansızın, bir Kıbrıs Lirası 36 Tük Lirası’na dengelenerek, Kıbrıs’ın kuzeyinde KL tedavülden kaldırıldı. Tedavüldeki tüm alım satım işlemlerinin TL olarak yapılması konusunda bir ekonomik sistem yaratıldı. O sistem kurulduğu günden bu yana, yaşanan enflasyon ve TL’nin döviz karşısında her geçen gün erimesinden kaynaklı, Kıbrıs’ın kuzeyinde, özellikle asgari ücretli, dar ve sabit gelirliler her geçen gün fakirleşti” diye konuşuyor.
“Kıbrıslı Türkler, Türkiye’deki etkinin iki kat fazlasını yaşıyor”
“Türkiye’de siyasi gelişmelere bağlı olarak döviz kurları dalgalanıyor. ‘Ekonominin kitabını yazdım’ diyen Sayın Erdoğan’ın merkez bankası başkanını her değiştirmesi, faiz oranında yapılan her indirim dövizin fırlamasına neden oluyor. Kıbrıslı Türkler, Türkiye’deki etkinin iki kat fazlasını yaşıyor” diye konuşan Bengihan, sözlerine şunları ekliyor:
“Çünkü bu ülkenin girdi maliyetleri daha yüksek. Bu ülkede çoğu giderler döviz üzerinden karşılanırken, bir tek maaşlar TL olarak ödeniyor. Maaşın dışında marketlerde alışverişler TL üzerinden yapılıyor. Fakat bu ülkenin yüzde 90 ithalatta dayalı. Bu sebeple, dövizdeki dalgalanmalar buranın bir o kadar daha pahalılaşmasına ve dar ve sabit gelirli Kıbrıslı Türklerin fakirleşmesine neden oluyor”
“Marketlerde güneyden gelen Rumlar alışveriş yapıyor, Kıbrıslı Türkler izliyor”
1983’ten bu yana, her kur artışında ekonomik sorunlar yaşansa da şu anda söz konusu olan krizin “bir ilk” olduğunu söyleyen Bengihan, “Bu koşullar şimdiye dek ilk kez bu şekilde yaşanıyor” diye anlatıyor:
“Bu ülkede daha önce hiçbir zaman tüp gaz eksikliği, akaryakıt eksikliği yaşanmadı. Marketlerdeki ürünlerde ‘En çok iki adet alabilirsiniz’ ibareleri de daha önce hiç görülmedi. Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayanlar, Güney Kıbrıs’tan gelenlerin alışverişlerine bakarak hiç üzülmedi bugüne dek… Şu anda bu ülkede marketlerde Güney’den gelen Rumlar alışveriş yapıyor. Çünkü bizim kullandığımız TL her geçen gün değer kaybederken, onlar Euro kazanıyorlar.”
Annan Planı döneminde Kıbrıslı Rumların tek taraflı olarak Avrupa Birliği’ne (AB) alındığını, Kıbrıslı Türklerin ise yapılan referandumda “evet” demesine rağmen AB’ye alınmadığını anımsatan Bengihan, “Dolayısıyla Kıbrıs’ın kuzeyinde AB müstezattı uygulanmıyor. Bu ülke maalesef Türkiye’ye bağımlı bırakılmıştır ve Kıbrıslı Türkler izolasyonlar altındadır” şeklinde konuşuyor.
KAYNAK: INDEPENDENT TÜRKÇE – MERVE BAYRAKÇI
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***