Danıştay, basın kartı yönetmeliğinin yürütmesini İletişim Bakanlığı’nın yetki aşımı nedeniyle durdurdu. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) “Bu karar, gazetecilerin basın kartı mücadelesinin haklılığını ortaya koydu” dedi.
Danıştay 10. Daire, basın meslek örgütlerinden üçünün gazetecilerin turkuaz basın kartı almasını zorlaştıran hükümlerin iptali için açtığı davada karar verdi. Yönetmelik değişikliğinin yürütmesi ikiye karşı üç oy ile durduruldu.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, gazetecilerin turkuaz basın kartı almasını düzenleyen Basın Kartı Yönetmeliği’nde değişiklik yapmıştı. Yönetmelik değişikliğiyle “sigorta primlerinin çalışma mevzuatı esaslarına uygun olarak yatırılmış olması” ibaresinin yerine “mücbir sebepler dışında bir aydan fazla olmamak üzere ara vermeden çalışması” ibaresinin yanında “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, üyesi olmak veya yardım etmek”, “hedef gösterme, teşvik etme, meşru gösterme, övme”, “Taşıdığı sıfatın saygınlığına gölge düşürebilecek yöntem ve tutumlar sergilemek suretiyle basın meslek onurunu zedeleyecek şekilde faaliyette bulunması” gibi ifadeler eklenmişti.
Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Türkiye Foto Muhabirleri Derneği (FMD) ; bu değişikliğin basın kartı verilmesinde “keyfiyete yol açtığını” ve “hukuka aykırı olduğunu” ileri sürerek, yönetmelikteki 11 maddesi ile İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin bir bendinin iptali ve yürütmesinin durdurulması talebiyle Danıştay’da dava açmıştı.
İLETİŞİM BAŞKANLIĞI: İŞSİZLİKTE DOĞRUDAN BASIN KARTININ İPTALİNİN SÖZ KONUSU DEĞİL
Danıştay’a savunma veren Cumhurbaşkanlığı İletişim Bakanlığı, “Belli bazı suçlardan hüküm giymiş kişilerin kartı alamaması işin tabiatı. Basın kartı sahibinin ara vermeksizin çalışması gerek. İşsizlik durumunda serbest basın kartı düzenleniyor, dolayısıyla işsizlik durumunda doğrudan basın kartının iptalinin söz konusu değil” savunmasını verdi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına da işaret eden İletişim Başkanlığı’nın savunması şöyle:
“Haberlerde ve olayların yorumunda gerçeklerden saptırma, çarpıtma veya kısaltma yoluyla amaçlı olarak ayrılınamaz. Doğruluğu kuşku uyandırabilen ve araştırılması gazetecilik imkânları içinde bulunan haberler, araştırılıp doğruluğuna emin olunmadan yayınlanamaz. AİHM kararlarında da gazetecilik görevi yerine getirilirken gazetecilik etiği ilkelerine dikkat edilmesi gerek.”
ÜÇ ÜYE “YETKİSİ YOK” DEDİ
Danıştay 10. Daire, yönetmelik değişikliğinin yürütmesini ikiye karşı üç oy ile durdurdu.
Danıştay 10. Daire Başkanı Yılmaz Akçil ve üye Hamdi Şenler ise karşı oy kullandı. Daire’nin aldığı yürütmeyi durdurma kararında İletişim Başkanlığı’nın basın kartını kimlere verileceğini düzenleme yetkisi olmadığı şu şekilde ifade edildi:
“14 sayılı İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 3. maddesinin (k) bendinde, ‘Basın-yayın kuruluşu mensuplarına basın kartı düzenlemek, Basın Kartı Komisyonunun sekretarya faaliyetlerini yürütmek’ hükmüne yer verilerek, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığına basın kartı ile ilgili olarak sadece basın-yayın kuruluşu mensuplarına basın kartı düzenleme yetkisi verildiği, basın kartının kimlere verileceğinin ve hangi hallerde basın kartının iptali gerekeceğinin belirlenmesi konusunda bir yetkiye yer verilmediği görülmektedir. Anayasanın 13. maddesi ve 26. maddesinin 4. fıkrası gereğince, bu belirlemelerin bizzat kanunla yapılması gerektiği aşikardır. Bu nedenle, basın kartının kazanılması ve iptaline ilişkin hükümlerin idarenin keyfiliğine izin vermeyecek şekilde sadece kanunla düzenlenebileceği, kanun dışında yönetmelik ve diğer alt düzenleyici işlemlerle bu konuda düzenleme yapılmasının hukuken mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.”
DAİRE BAŞKANI “YETKİ VAR” DEDİ
Başkan Akçil ve Üye Şenler ise yazdıkları muhalefet şerhinde İletişim Başkanlığı’nın basın kartını kimlere verileceğini yönetmelikle düzenleme yetkisi olduğunu şu şekilde savundu:
“24 Temmuz 2018 tarih ve 30488 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 14 sayılı İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin ‘Görevler’ başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde, ‘Basın yayın kuruluşu mensuplarına basın kartı düzenlemek, basın kartı komisyonunun sekreterya faaliyetlerini yürütmek’ İletişim Başkanlığının görevleri arasında sayılmıştır. Anılan Kararnamenin ‘Düzenleme görev ve yetkisi’ başlıklı 19. maddesinde de, ‘Başkanlık; görev, yetki ve sorumluluk alanına giren konularda idari düzenlemeler yapabilir’ kuralına yer verilmiştir. Dava konusu Yönetmeliğinin 3. maddesinin 1. fıkrasında, bu Yönetmeliğin, 14 sayılı İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3. maddesinin birinci fıkrasının (h), (ı), ve (k) bentleri ile 19. maddesine dayanılarak hazırlandığı belirtilmiştir. İletişim Başkanlığına basın-yayın kuruluşu mensuplarına ‘basın kartı’ verme ve bu konuda düzenleme yapma yetkisi, 14 sayılı İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3. maddesinin birinci fıkrasının (k) bendi ile 19. maddesi uyarınca verilmiş olduğundan, 21 Mayıs 2021 tarih ve 31487 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 20 Mayıs 2021 tarih ve 4001 sayılı Cumhurbaşkanı Kararına ekli Basın Kartı Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile değiştirilen Basın Kartı Yönetmeliği’nin 3. maddesinin 1. fıkrasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.”
ŞAHİN: ”İLETİŞİM BAŞKANLIĞI’NIN YETKİLERİNİN SINIRLARINI ÇİZMİŞTİR”
BirGün’ün haberine göre kararı değerlendiren Türkiye Gazeteciler Sendikası Hukuk Biriminden Av. Ülkü Şahin “Bu karar, gazetecilerin basın kartı mücadelesinin haklılığını bir kez daha ortaya koymuştur. Önceki kararlarda Danıştay, yalnızca düzenlemelerin hukuki belirsizliğine değinerek yürütmenin durdurulmasına karar verirken, bu son kararında İletişim Başkanlığına yetkilerini sınırlarını çizmiştir. Daha önce verdiği kararlarına rağmen belirsizliklerle dolu, gazeteciliği kriminalize eden düzenlemeler yapmaktan bıkmayan İletişim Başkanlığına Danıştay, senin yetkin sadece kartı vermektir, kart verilecek gazetecileri belirleme işi ancak ve ancak kanunla yapılabilir, yasama organın yetkisindedir demiştir” dedi.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***